7.BÖLÜM

9.3K 265 6
                                    


Neydi bu gözlerde gördüğüm öfke pişmanlık özür neydi bu Allah ın cezası gözlerde gördüğüm. Üzerimden kendisini atması ve bir hışım çıkardığı pantolonu giyip yine bir hışımla çıkıp gitmesi.. Üzerinde ki kan lekesine aldırmadan bedenime sarıp boydan olan cam kenarına oturdum. Tek tük yanan lambalar. Beyaz turuncu ve anlam veremediğim bi iki daha renk. Kaç saniye kaç dakika kaç saat orada oturduğumu bilmiyordum sadece bakıyordum etrafa. Doğmaya çalışan güneşe. Batmamak için çabalayan aya. Tecavüz müydü olan yoksa bende ki kabulleniş mi. Neden çabalamadan sadece göz yaşı döktüm. Çabalasam dahi ne olurdu ki. Daha da kendimi aşağılık hissetmeme yol açmaz mıydı. Şimdi çok mu iyiydi durumum sanki. Kapının açılması ile gözlerimi dahi kırpmadım gelenin kim olduğunu bilene rağmen. Gece sadece tek bir koku duydum şimdi de gelen burnuma. Yerde bitik halde duran bana baktığını bildiğim halde yine tek ses tek hareket yok. Dünkü hırıltılı sesleri yerine çıkmamaya özen göstermiş sesi ile

"Aşağı gel."

Yerden kalkıp üzerinde bakirelik testinin onayı olan kanlı çarşafla önünden geçip banyo olduğunu tahmin ettiğim yere gireceğim zaman tam önünde durup çarşafın bedenimden düşmesine aldırmadan çıplaklığımdan utanmadan

" Al ispatla kime istersen. Bu senin onurun benim ise kaybettiğim tek umudum. "

Daha sonra banyoya girip kapının dibine çöktüğüm gibi ağlamaya başladım. Daha sonra duşa girip izlerini çıkarmak istercesine sert darbeler ile kazıyarak temizlemeye çalıştım kendimi. Morardığından habersiz. Kendimi toparlamam gerekti. Odaya girdiğimde orada olmaması benim için büyük bir şanstı. Geniş kapaklı dolaba yönelip bana ayrılan taraftan beyaz bir t-shirt ile midi boy çiçekli etek giyip dışarı çıktım. Saçlarımı ise özensiz bir şekilde at kuyruğu yaptım ayağıma birşey giyme isteğime karşı çıplak ayak indim aşağı. Avluda maile kahvaltı yapıyorlardı. Merdivenlerin başında beni görmeleri ile Günaydınlar ve sahte tebessümler havada uçuştu. Benim için havada uçan tek şey koskoca bir gerginlik. Benim için masada ayrılan yere oturmak hiç içimden gelmese bile mecburiyetten oturdum.

"Günaydın gelin Hanım. Uyanmak zor geldi galiba."

" Günaydın Efendim. Kusura bakmayın kaç gündür uykusuzdum malum olaylar yüzünden."

" Efendim yok gelin Hanım. Baba de bana."

Hafif bir baş sallaması ile kahvaltılıklarımla oynamaya başladım. Üzerimdeki bakışın sahibi daha da bakışlarını yoğunlaştırarak boynuma yöneltti bakışlarını. Boynumdaki morlukları fark ettiğinin farkındaydım elbette. Daha fazla duramayacağıma kanaat getirip

" Izninizle. Afiyet olsun sizlere."

" Tanış gelin Hanım ailenle. Hemen odaya kaçmak da nereden çıktı. "

Ah eziyet etmeyi kesin artık bana lütfen. Bünyem kabul etmiyor artık. Masada bulunan insanlarla tanışmıştım kimin kim olduğunu veya isimlerini umursamadan. Tek kişi vardı ki dün gecenin sorumlusu. Işte sıra ondaydı. Amcamızın karısı Güzide Hanım. Selam verip Ardin in gözlerine baktım ta içine. Sanki birazdan yapacağım şey için korkarcasına bakıyordu. Geç kalmıştı maalesef dün benim geç kaldığım gibi.

"Bekaret simgemi gördünüz mü Güzide Hanım? Ardil neredeydi o kanlı çarşaf. Güzide Hanıma göstermek lazımdı dünkü sözlerinden sonra. Yoksa parçaladın mı çarşafı nede olsa parçalamayı huy ettin dün gece."

İşte bu kadardı. Kendi aralarında halletsinler konuyu. Mehmet Bey bir Ardil e bir Güzide Hanım a bakıp duruyordu. Elindeki sıkı sıkıya tuttuğu çatal ile..

"Konuşalım!"
Kapının kapanma şekli önümde duruşu yıkım yaratmak için vardı adeta.

"Haklıymışsın. Kendine olan güveninde. Dünkü halinden eser yok yoksa yine mi dün geceyi tekrar edeceksin. Cidden nerde o çarşaf. Bedenime iznin olmadan sahip oldun parça parça eksilterek beni. Parçalayarak vücudumu..." durmaya niyetim yoktu. Sözlerimi kesmeye yoktu kimsenin dermanı.

"Sus"

Tek kelime. Bu muydu olan şeyler tüm herşey. Acımasını mı istedim biran yoksa parça parça dağıtılan beni birleştirmesini mi?

"Avlak avlak bakma suratıma olması gerekeni yaptım sadece. Elbette olacaktı ama belki bu şekilde değil. Hak vermeni ya da kabul etmeni beklemem senden. Ama emin ol o çarşaf olmasaydı sen burada bu halde olmazdın."

"Haklısın oldu işte. Ne yapalım. Unuttum bile bak."

" Oyun katma cümlelerine. Zarar verdiğimin farkındayım sana. Ne kadar dil döksem de anlamazsın sen."

" Zor kullan yine. Bakarsın bu sefer anlarım. "

"Mersa alışsan iyi edersin. Bu sana son ıyi yaklaşımım. Dün gecenin özrü için. Yine aynı şeyler olsun istemezsin emin ol. Vücudundaki izlerimi kapatamazsın bunu da bil. Her ne kadar inanmasan da sen benimsin. Bu değişmez bir gerçek dün gecede kanıt olarak bekâretin.. "

Alışmak ne de büyük kelime..

Reyhan KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin