Rory ailesinin ölümünün üçüncü yılında hala acısını içine gömebilmiş değildi. Ana kaleyi, kaybını her gün ona hatırlatsın diye o günkü haliyle bırakmıştı. Gözleri masmavi olan kız çocuğunun anısı kabuslarında ona eşlik etmeye devam ediyordu. Bu kabusu görmeyeli bir yıl kadar olmuştu, küçük kızı ona gülümsüyor altın sarısı saçlarını savurup "hadi yakala beni babacığım" diyordu. Rory peşinden gidiyor, ona sesleniyor ve hiçbir cevap alamıyordu. Ama bugün gördüğü rüya diğer rüyalardan daha farklıydı. Onun küçük Isla'sı ona doğru koşuyor ve kucaklaşıyorlardı Tanrı aşkına küçük kızının kokusu resmen ciğerlerine dolmuştu. O, o kadar gerçekti ki Rory uyandıktan bir süre sonra daha gördüğünün rüya olduğuna inanamadı.
Kendisine yaptırdığı ana kalenin hemen yanında bulunan küçük kulübeden giyinip çıktı. Üç yıl önce kızı, karısı ve annesi için yaptırdığı mezarlara doğru yürümeye başladı. Liderlerini gören halk ve askerler Rory'le beraber hareket etmeye başladı. Rory biliyordu ki kendi canı ne kadar yanıyorsa halkının da en az onun kadar canı yanıyordu. Bazen bir daha asla tam olarak mutlu bir klan olmayacakları aklına geliyorsa da bunu tam olarak umursadığı söylenemezdi. Ona göre bu acı yaşanmaya değerdi, onları unutup yoluna devam edemezdi.
Bugün hava da bir tuhaflık vardı her sene yağan yağmur yerini güneşe bırakmıştı ve insanın içine işleyen bir bahar havası vardı. Etrafında ötüşen kuşlara kaşlarını çatarak baktı ve eğilip kızının mezarının önünde diz çöktü, arkasında ki kıpırtıları hissediyordu, klan üyeleri teker teker sırayla dizlerinin üstüne çöküp liderlerinin acısını paylaştı.
***
Rory asma köprüde ki nöbetçinin büyük adımlarda yaklaşmasını, sonra diz çöküp Aiden'ın kulağına eğilip bir şeyler söylemesini tek kaşını kaldırarak izledi. Aiden'ı hayatta pek az şey şaşırtırdı ve yakın dostu şu anda tam anlamıyla şaşkındı. Hızla ayağa kalktı ve Rory'e doğru yürümeye başladı."Rory misafirlerimiz var." dedi, Tanrı aşkına altı üstü misafirdi aptal bir misafir için anmayı bölecek değildi. Cevap vermedi ve ellerini tekrar önünde birleştirip dua etmeye devam etti. Yalandan öksürerek ilgisini çekmeye çalışan Aiden "Lordum misafirimiz Kral James." diyerek durumun önemini vurguladı.
"James mi?" diyerek gözcüye döndü, "Sadece ulak olmadığına elin misin Bean?"
Bean "Eminim lordum, onu gördüm kaleye varmak üzereler."
Çalışanlara dönüp "Yemek salonunu hazırlayın, erzakları kullanın." Dedi ve büyük adımlarla kendisini neyin beklediğini tahmin etmeye çalışarak kralı, yani arkadaşı James'i karşılamak için yola koyuldu.Onu tam olarak surların altında karşıladı, James suratındaki kocaman ve bir krala yakışmayacak gülümsemeyle Rory'i kucakladı.
Tek kaşını kaldırarak sordu "Haber vermeden gelmek senin tarzın değildir, bu sürprizi neye borçluyuz kralım?"
"Hayatıma renk katmak istemiş olamaz mıyım?" diye imalı bir şekilde Rory'e göz kırptı.
"Kral sensin istediğini yaparsın, bugün anma vardı yemekler geç hazırlanır o zamana kadar neyle meşgul olalım?" diyerek James'in kafasındaki hinlikleri bir an önce dökmesini istediğini belirtti.
"O zaman biraz yürüyelim, ne dersin?" Dedi ve yardımcısına doğru elini uzatıp kılıcı istedi.
James'le ne zaman kılıçlarını kullansalar, James ona emrivaki yapardı, bu durum Rory'nin hiç hoşuna gitmediğinden kuzgun siyahı gözleri karardı. Elbette James'e bağlıydı ve onu severdi ama Klan'ının kaderini kendisi hariç kimsenin belirlemesine izin veremezdi, onları korumak onun göreviydi."Sana güzel bir teklifle geldim." Diyerek James Rory'nin kafasındaki düşünceleri böldü.
"Kime göre güzel James, sana göre mi yoksa bana göre mi?"
"Farkeder mi?" diyerek Rory'nin hoşuna gitmeyeceğini gözündeki manidar ışıldamayla vurguladı. Rory bunun arkadaş ziyaretinden fazlası olduğunu buraya Kralı olarak gelip emir vermek üzere geldiğini anladı.
"Ağzınızdaki baklayı çıkarın lütfen Kralım." Dedi çenesindeki seğirmeyi kontrol altına aldı.
"Sinirlenince bana Kralım diye seslenmenden oldum olası nefret ederdim... Lafı dolandırmanın sanırım yararı yok ne olursa olsun köpüreceksin Rory ve sana olan teklifimi, emir olarak algılayacağına eminim ve emir olduğu da doğru. Ama bunu İskoçya için ve sonra da senin için yaptığımı bil." Dedi kralı omuzlarını nasıl olduğuysa daha da dikleştirerek.Rory kralına tedirgin edici bir bakış attı ve kesinlikle içten olmayan, sadece dişlerini gösterdiği korkunç gülümsemesini gösterdi " Lafı dolandırmayacaktın James." Diye belirtti.
"Senin için bir evlilik ayarladım." Eğer kralı ve arkadaşı olmasaydı cümlenin ortasında Rory'nin şimşekler çakan kara gözlerini ona dikmesinden dolayı bir adım gerilerdi.
Henüz cümleyi tam idrak etmediğini umarak hızlıca devam etti. Daha en kötü kısmını söylememişti bile.
"Üç yıldır yas tutuyorsun Rory ve ben sana yeterince saygı gösterdim sen ölmedin, yaşıyorsun ve devam etmek zorundasın. Evliliğini konuştuk, her şey ayarlanıyor siyasi bir evlilik olacak bu ayrıca..."Rory yumruklarını açıp kapayarak kendini sakinleştirmeye çalıştı. "Ne zaman yasımın biteceğine ben karar vermek isterim kralım. Sana itaat konusunda hiçbir zaman sıkıntı yaratmadığımı biliyorsun ama evlilik, hayır hayatımda başka bir kadın istemiyorum, anlatabildim mi?"
"Mantıklı ol Rory, senin varise ihtiyacın var ve bunu ikimizde biliyoruz her şeyden önce İskoçya'ya, klanına ve kendine karşı sorumluluklarını yerine getirme vaktin geldi. Bundan sen bile kaçamazsın." diyerek Rory'i uzun zamandır bildiği ama inkar ettiği bir girdabın içine soktu. Rory daha olanlar dünmüş gibi gözlerinde aynı acıyla ana kaleden arta kalanlara baktı. Kralın onu her şekilde ikna edeceğinin farkındaydı, sadece arkadaşı olarak durumunu kabullensin istiyordu.
Gözlerinden bir kabulleniş geçti, tek kaşı soru sorarcasına kalktı ve "Kim?" Diye sordu.Birkaç küçük öksürükten sonra "Ackerley Dükü'nün, Henry Montgommery kızı." Dedikten sonra yutkunma isteğini bastırdı.
Rory az önce sanki boğazına bir şey batmış gibi gözleri yuvalarından fırladı. James onun ifadelerine yetişmeye çalışıyordu sırasıyla reddediş, öfke, tiksinti...Sanki ne tepki verirse versin ne kadar iğrenç olduğunu tanımlayamaz gibiydi "O kurnaz, pisliğin kızıyla mı, bir bir İngiliz'le mi evlenmemi istiyorsun, sen kafayı yemişsin bir İngiliz'le kanımı birleştireceğim ha Tanrı korusun!" diyerek yere tükürdü.
"Yarın yola çıkıyoruz Rory hazırlıklarını yapsan iyi olur ve gelininle döneceğimize emin olabilirsin." diyerek omuzlarını dikleştirdi ve Rory'i düşünceleriyle baş
başa bırakıp yürümeye başladı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asi Gelin (TAMAMLANDI)
Historical FictionRory Campbell karısını ve kızını büyük yangında kaybettikten sonra evlenmeyi bir daha asla düşünmemişti. Ancak Kralın emriyle Tanrı cezasını versin bir İngiliz'le evlenmek zorundaydı, kral arkadaşı da olsa onun emirlerine karşı gelecek kadar aptal d...