Bölüm 8 - Tuzak

26.7K 1.7K 48
                                    

Elimden geldiğince hızlı yüklemeye çalıştım arkadaşlar bayram üzeri olunca yoğunluktan son düzenlemeleri yapmamıştım iki gün gecikti. Bu bölüm çok istediğim gibi oldu, hikayemizin gidişatı da artık yavaştan belli olmaya başladı. Hepinize iyi okumalar, güzel bayramlar dilerim. Umarım beğenirsiniz yeni bölümü. 🙏🏼🍓


"Müsaadenizle lordum, odama çıkıp yolculuktan önce biraz dinlenmek ve annemle vedalaşmak istiyorum." Diyerek Campbell'ların lideriyle konuştu. Yanında durmak tuhaf bir işkence haline gelmişti, ondan görüntü olarak hoşlanmak bir şeydi fakat vücudunda ki tarifi imkansız olan bu karıncalanma başka bir şeydi. Yemek sırasında bardakları karıştıran Kathleen liderin içkisine doğru uzandı ve o sırada elleri çarpıştı parmağından başlayıp bütün vücudunu saran sıcaklık ve karıncalanma bütün yemek boyunca geçmedi. Arsız bir kız gibi ona olan bu hissi bütün vücudunda hissetmeyi düşündü ve bu düşüncenin yoğunluğuyla titredi. Yanında daha fazla kalmayı riske edemedi, bu tuhaf düşünceler beynini ele geçirmek üzereydi. Aptal küçük bir kız gibi Campbell liderinin karşısında kızarmak ve sığ biri gibi gözükmek istemediğinden erken kalkmaya karar vermişti.

Klan lideri gözlerinde tuhaf bir onaylamayla kafasını eğdi, gece boyunca defalarca kez aynı şey olmuştu. Kathleen tuhaf derken gerçekten tuhaf demek istiyordu çünkü gözleriyle yaptığı şeyleri yorumlamak çok kolay geliyordu sanki bakışlarıyla anlaşıyorlardı ve yeni tanışan iki insan için bu kolay olmamalıydı.

Bütün bunlar bir yana babası ve James beraber bir süredir ortadan kaybolmuşlardı, Kathleen'in içinde bir sıkıntı vardı. Kalkıp annesini görmek için ana salondan çıkıp merdivenlere yöneldi.

Merdivenlerden çıkmak üzereyken James'in sesini duydu ve merakına yenilerek sesin olduğu tarafa doğru yürümeye başladı. "Aferin Kathleen, o meraklı burnunu her şeye sok da yakalan!" Diye mırıldandı, sesin babasının çalışma odasından geldiğini farketti ve "Ne rastlantı ama, içgüdülerim beni bir gün şaşırtacak mı acaba?" Başına ne geldiyse yanlış yerde yanlış zamanda bulunmaktan gelmişti, tabi içinden bir his de kendisi hakkında konuştuklarını söylüyordu yakalanırsa neler olacağını kestiremiyordu.

"Planın hatalı Henry." James'in kibir ve ima dolu sesini duyabiliyor hatta o ince gülümsemesini bile görebiliyordu.

"O aklından neler geçiyor, yaptığımız her şeyi çok dikkatli işlemeliyiz, evliliği reddetme ihtimalini gözden çıkarsan iyi olur o pagan piçinin Kathleen'a nasıl baktığını gördüm. Onu beğendi, gerçi Kathleen'in suratına o kadar zamandır bakmıyorum ki ben bile şaşırdım." Diyerek Henry şaşırdığını itiraf etti. Kathleen'inse midesi bulanıyordu, bu konuşma giderek daha az dikkatini çekiyordu ama yine de dinlemeye devam etti.

"Düşman ayağımıza kadar geldi Henry, onu sürprizsiz göndermek olmaz. Yarın sabah bir nikah kıyılacak Campbell ve güzeller güzeli Kathleen arasında..."diye anlatmaya devam ederken babası sinirle konuşmasını böldü.

"Evlilik mi, tek kızımı bir piçe vereceğimi düşünüyorsan o planı çöpe atabilirsin James, Tanrı aşkına!" Diye burnundan solumaya başladı.

"Cümlemi bitirmemi beklersen anlatıyorum Henry. Sahte bir evlilik olacak, bizden biri onları rahip kılığında kutsayacak. Campbell piçiyse kendini Kathleen'le evli sanacak, nikahtan hemen sonra Kathleen'i manastıra göndereceğiz. Böylelikle Hem Kathleen benim olacak hem de düşmanımız bir varisten olacak. Kathleen'i benim olması için çok uzun süredir bekliyorum, biraz daha bekleyebilirim. Sonra onu manastırdan alırız ve gizlice evlenirim, bizim aramızdaki anlaşmalar geçerli hale gelir ama kraldan evliliğimizi gizlemiş oluruz. Campbell, Kathleen'le evli olduğunu sandığı için ömrü boyunca meşru bir varisten kendini mahrum edecek. Kathleen sadece benim olacak, onu sadece ben göreceğim, o sadece benim yatağımı ısıtacak." Diyerek son cümlede sesindeki mutluluğu yükseltti.

Asıl Kathleen'in şimdi midesi bulanıyordu, Tanrım başı da dönüyordu o pisliğin yatağını ısıtmaktansa kendini öldürmeyi yeğlerdi, cehenneme gideceğini bilse ( ki gidecekti ) yine de yapardı! "Tanrı şahidim olsun eline düşersem canıma kıyacağım!" Diye yüksek sesle mırıldandı sonra ağzını kapattı ve etrafı kontrol etti. Daha iyisini yapacaktı, planını değiştirmeye karar verdi. Babasının James'i onaylayan mırıltısını duyunca gizli yerine doğru ağlayarak koşmaya başladı.

Saat daha erkendi, Klan liderinin gelmesine daha vardı o da bu sularda son kez yüzmeye karar verdi hem soğuk su düşünmesine yardımcı olacak hem de vedalaşmış olacaktı. Normalde içliğini de çıkarırdı ama bugün bunu riske edemedi, kalede yabancılar vardı ve tabi Rory... Adını beyninde çevirip çevirip tekrarladı, ona garip bir güven veriyordu bu isim. Soğuk kanlı bir lider olduğu belliydi, cüssesi gerçekten hikayedekiler kadar korkunçtu ama yine de çocuk ve kadınları öldürdüğüne bir türlü inanamıyordu.

Çıtırtılar duydu ve soyunmaktan vazgeçip arkasına döndü, sessizce etrafı izlemeye başladı. Sonra çalıların arasından Kurt'un geldiğini gördü "Hey büyük oğlan nerelerdesin sen iki gündür?" Diye onu azarlayarak sordu ve yere çöküp kucağını açtı. Kurt itaatkâr bir şekilde kahverengi gözlerini parlatarak, yıllardır yaptığı gibi hayatını kurtaran genç kıza doğru yürümeye başladı ve boynunu onun boynuna doğru yaklaştırdı.

"Sen burada otur bir yere kaybolma bu arkadaşının biraz yüzmeye ihtiyacı var, Kurt'un onu koruyacağını bilmesinin rahatlığıyla kıyafetlerini çıkarıp vücudunu ait olduğu tek yerin serin sularına bıraktı.

Vücudu panik halindeydi, Rory etrafta bir tehlike olduğunu hissedebiliyordu, etrafın güvenliğini almak için erken gelmişti. İlk duyduğu şey gölde yüzen biri olduğuydu, suyun çok soğuk olduğuna iddiaya vardı hangi akılsız bu havada göle girerdi ki?

Tam o sırada uzun maun rengi saçları gördü, yemin edebilirdi ki karanlıkta bile parlıyorlardı. O akılsız diye hakaret ettiği müstakbel eşiydi, lanet olası kadın ne düşünüyordu ki bu soğuk suya girmişti hem de yola çıkmadan önce, hasta olsa bile onu buradan götüreceğine yemin etti. Kafasını çevirdiği anda kahverengi parıldayan gözleri ve beyaz bembeyaz dişleri gördü, hayvanın tüylerini dikleştirdiğini ve saldırı pozisyonuna geçtiğini farketti. Oysa tehlikeyi hissetmişti, kadın yüzünden dikkati dağılmış ve yanlış hissettiğini sanmıştı. Hayvanın kadına değil kendisine doğru döndüğünü gördü, en azından artık Kathleen'le değil kendisiyle ilgileniyordu.

"Kathleen sakin ol ve suda kal!" Diye emretti sesindeki hükmedici tonla. Kadın sesin nereden geldiğini anlamak için gözlerini kısarak telaşla etrafına bakınmaya başladı. Bu ses klan liderinin sesiydi, iyi de niye bu kadar telaşlıydı, tam o anda hızla etrafını kontrol etmeye başladı Kurt neredeydi? Tam gittiğini umacakken olanları anladı.

"Durun, durun ona zarar vermeyin!" Bir taraftan adamı diğer taraftan Kurt'u korumak istiyordu. Kurt kendisine sadıktı ancak kendisi dışında insanlara karşı hala vahşiydi. Diğer taraftan Rory'de en az Kurt'u kadar vahşi ve korumacı görünüyordu, hemen bir şeyler yapmalıydı. Hiç de hanımefendice olmayan bir şekilde çimenlerden tutunup kendini suyun içinden yukarı doğru itti, göğüslerini kapama isteğini bastırarak üzerine pelerinini aldı ve ikisinin ortasına doğru koştu.

"Aptal kadın sen ne yapıyorsun, çekil şurdan!" Diye neredeyse haykıran bir sesle konuştu. Kalbi ağzında atıyor, kadınını koruma isteğiyle koşup onu sarmalamak istiyordu ama Tanrı aşkına kadın şimdi ikisinin ortasında savunmasız bir şekilde duruyordu, tıpkı ölümünü bekleyen silahsız bir savaşçı gibi.

"Kurt sakin ol, o benim arkadaşım!" Diye kurda sanki bir köpekmişçesine emir vermesini izlerken sinirden neredeyse gülecekti ama o kadar telaşıydı ki gülecek durumda değildi. "Ona saldırmayacaksın Kurt ve bana hırlamayı kesmezsen yemin ederim sana bir daha asla o sevdiğin gri tavşanlardan getirmem!" Dedi ve Rory Tanrıya yemin edebilirdi ki kurt resmen bir köpek gibi inleyip, pençelerini kıvırıp adeta patilerinin üzerine uzandı ama gözleriyle Rory'i takip etmeye devam etti.

"Özür dilerim Lordum, bilirsiniz hala itaat konusunda ufak tefek sorular yaşayabiliyoruz sonuçta o bir kurt." Diye mahçup bir şekilde gülümsedi.

"Tabi neden bilmeyeyim ki, dediğin gibi kadın o sadece bir kurt, Tanrı aşkına neden bir kurt seni adete evcil köpekmişçesine dinliyor bana bunu açıklar mısın?" Diye içindeki tüm stresi bir rahatlamayla dışa vurdu.

"Bunu daha sonra konuşuruz Lordum, şimdi daha önemli sorunlarımız var." Deyip babasıyla James'in planını içindeki vicdan azabını bastırmaya çalışarak anlatmaya başladı.

Asi Gelin (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin