"Kızı alana kadar ortaya çıkmayın, bana bir şey olsa bile söz veriyor musunuz?" diye sorarak onay bekledi Kathleen. Bu kadar çabanın boşa gitmesini ve kızın zarar görmesini istemiyordu, öncelik kızındı. Ayrıca James'e de güvenmiyordu, kızı çoktan başka bir yere göndermiş olabilirdi İskoçya'da başka müttefikleri varsa tabi. Bu ihtimali kafasını sallayarak kendinden uzaklaştırmaya çalıştı. Bebeğini boşuna riske atmış olmak istemiyordu.
"Hayır!"
"Olur."
Connor ve Brandon aynı anda konuşmuşlardı, Connor neredeyse sinirden kaskatı kesilerek arkadaşına doğru döndü. Onu parçalamak mı, yoksa kurtlara yem mi etmek istiyordu karar veremiyor gibiydi. Kathleen kargaşanın içine adım atmadan önce sakinleşmek için derin derin nefesler alıyordu. Connor'ın ve Brandon'ın askerleri kale dışında pusuya yatacak ve etrafı saracaklardı. Brandon ve Connor'sa kaleye girmenin bir yolunu bulacak ve içeride Kathleen'i gözetecek ve kızı alacaklardı. Eğer hesapları doğruysa kurtulması için bir ihtimal daha vardı o da kendisine yardımcı olabilirdi.
"Adı ne?" diye fısıldadı Kathleen, o ana kadar küçük kızın adını bilmediğini farketti.
"Kimin?" Brandon sert bir şekilde sordu, artık sabrı kalmamıştı ve oldukça gergindi. Eğer kadın bir şekilde yalan söylüyorsa bu iş onlara çok pahalıya patlayabilirdi. Sorun tabi ki McMillian değildi yıllardır onlara saldırmak için bahane arayıp duruyordu. Ancak hem kendini Rory'nin yerine koyuyor hem de kralını gücendirmekten çekiniyordu.
"Rory'nin kızının ismi ne, onu ikna etmem için adına ihtiyacım olacak." Kathleen bunun için kendine kızmadan edemedi. Rory'nin küçük bebeğinin adını sormak hiç aklına gelmemişti Tanrı aşkına ona nasıl seslenmeyi düşünüyordu ki...
"Isla, Kathleen, onun adı Isla." Connor Kathleen'nin endişelerini gidermek için onunla sakin sakin konuşuyordu ve lanet olsun Rory bu kadını hak edecek ne yapmış olabilirdi ki? İyi bir hristiyan değildi ve tanrı aşkına iyi bir adam bile değildi.
"Güzel bir ismi varmış" Bir gün kendisi de bebeğini kucağına alıp ona bir isim fısıldayabilmek ve ninni söyleyebilmek için Tanrı'ya bir dua gönderdi. Kathleen içine dolan sıcacık duyguyu anlamlandıramadı ama şimdi kendini daha rahat ve huzurlu hissediyordu.
"Kathleen ne olursa olsun sınırlarını zorlama, onları sinirlendirme ve kafa tutma." diye uyardı Connor. Bundan sonrası tabi ki Kathleen'deydi.
Kathleen kale kapısına doğru ilerlemeye başladı. Nöbetçilerin çaldıkları borulardan, kendisinin uzun süredir beklendiğine emin oldu, derin bir nefes alıp daha dik yürümeye başladı.
****************
"Artık sabrım kalmadı, Kralla görüşeceğim ve bunu sen bile engelleyemezsin. Bu adamdan nefret ediyordu, tam bir ingiliz kaltağıydı ve şimdi onu oyalaması canını sıkıyordu. Günlerdir yeterince oyalanmış her defasında karısından daha fazla uzaklaşmıştı.
"Karımın ona yazdığını biliyorum, beni oyalamayı kes." Adamı boğazından yakaladı ve sakin olabilmek için burun kemerini sıkmaya başladı. Rory bu haliyle yeterince korkunç görünüyordu, ayrıca Kralın en prestijli lordunun yakasına yapışmıştı, bu İskoçya'da bile olsa yeterince sıkıntılı bir hareketti.
Adam hem sinirden kasılmış hem de korkmuş görünüyordu, bir an için karşı çıkmayı sanki aklından geçirmişti ama korkusu ağır basmıştı.
"Efendimiz Majesteleri gittiler."
Rory ellerini yavaşça adamın boğazından çekti ve geri kalan cevapları almak için gözlerini adamın yüzüne dikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asi Gelin (TAMAMLANDI)
Historical FictionRory Campbell karısını ve kızını büyük yangında kaybettikten sonra evlenmeyi bir daha asla düşünmemişti. Ancak Kralın emriyle Tanrı cezasını versin bir İngiliz'le evlenmek zorundaydı, kral arkadaşı da olsa onun emirlerine karşı gelecek kadar aptal d...