Sonunda baş karakterlerimin karşılaşmasına bir bölüm kaldı, çok heyecanlıyım. Umarım siz de benim kadar heyecanlısınızdır. İyi okumalar.
"Neredeyse varmak üzereyiz." Diye seslendi Aidan sesindeki İngiltere'ye olan tiksintisini saklamak için hiç çaba harcamıyordu. Rory bütün yol boyunca çenesini kitleyip sessizce at sürmüştü ve Aidan lordunun bu sessizliğinden korkmaya başlamıştı. Kral onlarla birlikte gelmediği için Lordunu neyin dizginleyebileceğinden artık emin değildi, kadınlarının ve çocuklarının katili olan bir adamın kızını klanlarına leydi olarak götürme fikri Aidan'ın bile midesini bulandırıyordu. Soğuk bir katilin kızı olan, soğuk bir İngiliz balığıyla Rory bir ömrü nasıl geçirecekti?
"Hızlı olalım bu topraklarda gerektiğinden fazla kalmak istemiyorum." diye buyurdu Rory.
Daha çocukken abisini ateşli bir hastalıkta kaybetmişti, onun ölümüne üzülse de en çok klan lideri olacağı için üzülmüştü. Bir gün sorumluluk almak zorunda kalacağının bilincindeydi ama sonra karısıyla tanışmıştı yani en yakın arkadaşıyla... Karısı onu anlamış, yanında olmuştu aldığı her kararı ona danışırdı. Aynı zamanda çocukluk arkadaşıydı bir erkeğin umabileceğinden fazlası...Aralarında aşk yoktu ama olmasına da hiç ihtiyaç duymamıştı, böylelikle klanının ihtiyaçları hep ön planda olmuştu.Şimdi kurtulduğunu sandığı bir hayat Rory'i boğazından yakalamış ve ilmeğini her gün daha fazla kıstırıyordu. Klanında kan banyosu yapan, soğuk ve acımasız herifin kızıyla evleniyordu Tanrı korusun kadın neye benziyordu. Şu an düşünebildiği tek şey bu toprakları terk etmekti, duyguları mantığının önüne geçtiği için kendisine giderek daha çok sinirleniyordu. Klan lideri yüzüne eski soğuk ifadesini oturttu, Kara'yı mahmuzlayıp kalenin içine doğru kendisi gibi memnuniyetten uzak elli İskoç savaşçısıyla gelinlerini almak için ilerlediler.
Bu lanet olası gün ne zaman bitecekti diye düşünürken atının durduğunu farketti, her şey yeni başlıyordu ve önünde uzun bir gün vardı. İşte babasının, klanının katili onu karşılamak için bekliyordu. Henry Montgommery işte oradaydı yıllar bu katile çok şefkatli davranmıştı, saçlarındaki hafif beyazlar dışında hala eskisi kadar yakışıklı bir adamdı. Babasını gözleri önünde katleden katilin, gözlerinin içine bakıyordu. Rory uzun zamandır onu görse ne yapacağını kendine soruyor ve onu öldürken kendini hayal ediyordu. Bugünse düşmanının kapısından kızını gelini yapmak için giriyordu içindeki bu hesaplaşmayı gözlerini buz gibi bir ifade büründürerek noktaladı.
"Montgommery incelemen bittiyse önce atlarımıza iyi davranıldığını görüp sonra da karnımızı doyurmak istiyoruz." diye buyurdu Rory.Henry babasının neredeyse iki katı olan adama baktı, çocukken onu öldürmediği için pişman olarak çevresindekilere talimatlar vermeye başladı.
"Atlarınızla askerlerim ilgilenir, sizi ana salona alalım yemekler hazır ve soğusunlar istemeyiz değil mi Campbell?" Diye sordu. Bakışlarından anladığı kadarıyla Rory Campbell'de babası kadar akıllı bir adamdı ve bugün iki katı dikkatli olmak zorundaydı kızı kaçıracağını anlarsa bütün planları suya düşecekti ve hataya yer yoktu.Rory buz gibi ve aşağılayan bir bakışla baştan aşağıya süzüp "Atlarımızla kendimiz ilgileniriz Montgommery, İskoç savaşçılar silahının ve atının sorumluluğunu kendileri alır, İngilizlerin aksine..." deyip seyisin ardından ahırlara yöneldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asi Gelin (TAMAMLANDI)
Historical FictionRory Campbell karısını ve kızını büyük yangında kaybettikten sonra evlenmeyi bir daha asla düşünmemişti. Ancak Kralın emriyle Tanrı cezasını versin bir İngiliz'le evlenmek zorundaydı, kral arkadaşı da olsa onun emirlerine karşı gelecek kadar aptal d...