Dün yüklediğim bölümden hemen sonra bu bölümü paylaştığım için çok mutluyum. Bu bölüm benim çok içime sindi umarım beğenerek okursunuz. Yorumlarınızı bekliyorum, hepinize iyi okumalar. ❤️Bu şarlatanların arasında durmak giderek daha can sıkıcı bir hal alıyordu ayrıca kendi askerleri ve İngilizler arasındaki laf dalaşı ne zaman fiziksel bir kavgaya dönüşecek belli değildi. Daha erken yola çıkmış olsalardı bu Tanrı'nın cezası lanet topraklarda gecelemek zorunda kalmayacak işlerini halledip yola çıkmış olacaklardı. Gece askerlerinin güvende olmasını istiyor bunun için çözüm arıyordu, düşünecek o kadar şey vardı ki hala evleneceğini idrak edememişti içinden piç kurusu arkadaşına küfürleri sırasıyla saydırmaya başladı. Siyasi emeller için kendisinin ve klanının kullanılacak olması hoşuna gitmese de İskoçya'nın özgürlüğü için her şeyi yapmaya hazırdı, tıpkı babası gibi.
İçgüdüleri birinin onu izlediğini söylüyordu, gözlerini yemekten kaldırdığında Montgommery'nin kendisini bir tür kurnazlıkla izlediğini gördü. O gözlerdeki ifadeyi hatırlıyordu, bir şeyler planlıyor olmanın verdiği kurnazlık gözlerinde ışıyordu. Bunlar öyle sıradan insanın anlayacağı ifadeler değildi, Montgommery'nin gözlerindeki kurnaz ifade neredeyse bir anlıktı Rory karşısındaki başka biri olsa yanıldığını bile düşünebilirdi.
"Askerlerimle ben şatonun dışında, bahçede konaklayacağız Montgommery, oda ve ya yer hazırlamanıza ihtiyacımız yok." Buz gibi ses tonunda izin istemediği ve sadece yapacağı şeyi belirttiği çok açıktı. Bu fikir az önce aklına gelmişti gece tek başına odada kalıp askerlerinden ayrı olmayı göze alamazdı, hem böylelikle hepsi bir arada kalabilir ve sırayla dinlenebilirlerdi. Ayrıca Aiden'ın içeceğini ve yemeğini önce kendisinin yiyip içmesi de sinirlerini bozmaya başlamıştı, onları korumak Rory'nin göreviydi askerinin değil. "Lanet olası yemeğimden ve içkimden bir daha tadarsan seni gırtlaklarım Aiden!" İngilizlerin bakışlarının altında Aiden'ın yaptığı kontrol onlara asla güvenmeyeceğinin mesajını taşıyordu. İngilizler, misafirleri olan İskoçlardan her ne kadar hoşlanmasalar da aralarındaki bağlılığı taktir ettikleri gözlerinden belliydi.
"Ah ben de hizmetkârlarıma odaları hazırlatmıştım, gerçi isterseniz burada da uyuyabilirsiniz, İngiltere'nin soğuğuna alışık değilsiniz." Derken Montgommery'nin bir kaşı havaya kalkmış ve sinir bozucu alaycı ifadesiyle gülümsüyordu.
Rory bu aptal şırıtışı bozmak için nelerini vermezdi "Gerek yok Montgommery askerlerim ve ben en zorlu şartlara alışkınız, İngiliz'ler gibi kuş tüyü yataklarda yatmaya ihtiyaç duymayız. Sonuçta narin kelebekler değiliz değil mi, askeriz." Cümlesini bitirdikten sonra salondaki her insanın kanını donduracak bir gülümseme gönderdi.Daha sonra dönüp "Aptal sarışın yemeğe teşrif etse de şu işkenceyi bitirsek artık. Nerede kaldı bu lanet olası kadın?" Diye sadece Aiden'ın duyabileceği şekilde mırıldandı.
Tam o anda salondaki sessizlik dikkatini çekti insanların suratında ilk kez karşılaştıkları bir güzelliğe bakarken oluşan şaşkın bakış vardı özellikle de erkeklerde, Aiden'dan da cevap gelmeyince kafasını salonun girişinde ki tahta ve işlemeli kapıların olduğu tarafa çevirdi.
"Aptal sarışın mı demiştiniz lordum?" Diye alaylı bir şekilde konuşan askerini zor duydu.Şaşkınlıktan küçük dilini yutmak üzereydi, karnına sert bir yumruk yemiş kadar afallamıştı. Her şeyden önce karşısında bir sarışın yoktu. Onu anlatmak için doğru kelimeleri bulmak zordu, Tanrım adını bile bilmiyordu. Kız geleneksel güzellik anlayışına hiç uymuyordu, buz mavisi gözlerinin içinde ki kahverengi benekleri görebiliyordu, bakışları o kadar kışkırtıcıydı ki... Elmacık kemikleri yukarı doğru çıkıktı yuvarlak gözlerini sarmalıyor bakışlarını vurguluyordu. Dolgun ve koyu pembe dudakları vardı adeta bir erkeğin öpülmesi için yaratılmıştı. Küçük burnu ve mermer gibi pürüzsüz teniyle yüzü tamamlanıyor, yüzünün etrafını maun rengi dalgalı saçları çevreliyordu. Tanrım kız yanındaki ufaklığa çekingen bir gülümseme gönderdiğinde iki kocaman gamze ortaya çıktı ve Rory vücudundaki hareketlenmeyi ancak o zaman farketti. Kadın onu resmen ergen bir çocuğa çevirmişti, hayatında hiç böylesine bir şehvet hissetmemişti kadının vücuduna bakmak için daha aşağılara inince ayağa kalkıp göğüslerini kapatmamak için büyük bir çaba sarfetti. Üzerindeki buz mavisi gelinlik vücudunun her noktasını fazlasıyla vurguluyor ve göğüsleri beyaz taşların arasından gururla kabarıyordu. Beklediği gibi uzun, dümdüz bir İngiliz kadını değildi boyu uzun sayılmazdı sanırım bir altmış beş civarındaydı, kıvrımları belirgindi ve bir erkekte şehvet duygusu uyandıran narin bir vücudu vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asi Gelin (TAMAMLANDI)
Historical FictionRory Campbell karısını ve kızını büyük yangında kaybettikten sonra evlenmeyi bir daha asla düşünmemişti. Ancak Kralın emriyle Tanrı cezasını versin bir İngiliz'le evlenmek zorundaydı, kral arkadaşı da olsa onun emirlerine karşı gelecek kadar aptal d...