37. Bölüm - Beklenmedik Sürpriz

19.8K 1.3K 47
                                    

Gelen kutum yeni bölüm mesajlarıyla dolup taşıyor, sanırım herkes yeni bölümde hem fikirdi. 🤦🏽‍♀️

Ama ben değildim, sadece çok merak edildiği için yeni bölümden ara bir kesit atıyorum o da sizi kıramadığım tatlı bir yazar olduğum için. 😅 Şaka bir yana bu yarım bölüm spoiler gibi oldu, güzel oldu. Zaten en fazla iki bölüm yüklenecek, hikaye bitmek üzere, Rory ve Kathleen'nin hikayesini bitirdiğim için neredeyse ağlamak istiyorum. Herhalde yaratıp bağlandığım tek hikaye Rory ve Kathleen neyse kapanış konuşmasını son bölüme bırakacağım. Aşağıyı okuyarak merakınızı biraz köreltebilirsiniz.

Güzel okumalar.

Kathleen neredeyse iki buçuk saattir yürüyordu, nehir kenarına inen yoldan atı indirmeyi göze alamamıştı. Yokuş o kadar dik ve engebeydi ki bacağını ya da boynunu kırabilirdi. Yanına yiyecek bir şey almayı akıl edememişti, diğer yandan zaten mutfağa girip görülmeyi göze alamazdı. Yürürken düşünceleri sürekli kocasına kayıyordu, her şey planladığı gibi giderse çocukla beraber evine geri dönebilirdi. Risklerin farkındaydı, James onu savaşmadan bırakmayacaktı ancak çocuktan tehlikeyi uzak tutsa yeterdi. Son dakikaya kadar Rory'e küçük bebeğinin yaşadığı haberini vermemek için kendini zor tuttu. Ancak Rory duygusal davranacak ve onun için harekete geçecekti, Kathleen James'i uzun yıllardır tanıyordu. Amaçları için kadın ya da çocuk fark etmezdi, tıpkı babası gibiydi. Eğer kendi ayaklarıyla ona gitmezse küçük kızı öldüreceğinin bilincindeydi.

Kathleen ayaklarının şiştiğini hissetmeye başladı, tanımadığı yollardan geçmek ve bunu gece yapmaksa pek yardımcı olmuyordu. Yol sürekli eğilip iki sapak haline geliyordu, bu yolun onu günlerce dolaştırması çok muhtemeldi ve Kathleen'nin buna zamanı yoktu. Yolda yürürken bazen bir ağacın altına oturup sadece ağlamak istiyor, bazense alabildiğine güçlü hissedip yarım saatlik yolu en fazla on beş dakikada yürüyordu. Bebeğe bir şey olur kaygısıyla sürekli dinlenmeye vakit ayırıyordu ama hava aydınlanmadan yolun çoğunu yürümüş olmak istiyordu. Özellikle çok yorgun düştüğü anlarda Rory'ye her şeyi anlatmış olmayı diliyordu, bebeğinin başına bir şey gelme ihtimali bile ağlamasına neden oluyordu. Ancak bunların doğal olduğunun farkındaydı, kocasının şu anki düşüncelerini bile bilmek için canını bile verirdi. Ayakları şişmiş, aç halde yürürken onu motive eden tek şey aklına gelen mutlu hayallerdi.

Kathleen çıkmadan önce kendini iyice korumaya almıştı, geçen defa şaşkınlıktan kullanamadığı alet bu defa işine yarayacaktı. Gerçi her şey yolunda giderse buna ihtiyacı olmayacaktı ama işini şansa bırakmayacaktı.

Neredeyse üç ya da dört saattir yürüyordu artık ayaklarını hissetmiyordu ve gergindi, kulağındaki uğultu ve çınlama hiç geçecek gibi değildi. Etrafa uzun zamandır dikkat etmeden yürüyordu, vahşi hayvanlara karşı kendisini korumasız hissediyordu. Ayrıca ilerde nehir bir yere boşalıyor olmalıydı, suyun düştüğü yerin gürültüsü Kathleen'e kadar ulaşıyordu.

Rory, bu kadar çok sinirlenmemiş ve Kathleen'e bu kadar bağırmamış olmayı diliyordu. Sadece Kathleen'i gördüğü ilk günden bu yana kendini zayıf ve küçük bir ergen gibi hissediyordu, hayatı boyunca kimseye böyle yoğun duygular hissetmediği için bunu zayıflık olarak görmesi normaldi. Yine de bu dün geceyi haklı çıkarmayacaktı, zaten Kathleen ona karısını ve kızını unutturmaya çalışıyor olsaydı ne diye salonun ortasına kızının tablosunu asacaktı ki? O tabloyu hatırlıyordu küçük kızını ilk kez saraya götürmüştü ve Kral James'ten rica etmişti. O odaya yangından sonra hiç girmediği için tablonun varlığını da unutmuştu. Tablonun bu kadar iyi durumda olmasının imkansız olduğunu da biliyordu, demek ki karısı tamir ettirmişti. Rory, burun kemerini sıkarak kendine lanet okudu, zaten yeterince endişeli duruyordu. Ona bağırıp çağırmış ve klanının önünde kendi karısının kalbini kırmıştı, onun ana kaleden kapıya yürüyüşünü hayal meyal hatırlıyordu. Gidip karısının gönlünü almak zorundaydı, ana kalenin odalarını kullanmadıkça orayı kullanmayı kafasına takmayacaktı.

Askerler için yaptırdığı dinlenme alanında yatağından kalktı ve çizmelerini giyindi, bir an önce karısının yanına gitmek ve ona sarılmak istiyordu. Onu uzak kaldığı günler boyunca yeterince özlemişti, şimdi bir de burada ayrı kalmak saçmalıktı. Ayrıca saman yatak belini ağrıtmıştı, bu lanet yerde niye uyumuştu ki? Rory, aceleyle kiltini giyip kılıcını arandı, tam çıkmak üzereydi ki Aiden'nın hızla yanına doğru yürüdüğünü farketti. Bu yüz ifadesini tanırdı ve en son ne zaman gördüğünü de iyi hatırlıyordu, hem de çok iyi. Aiden neredeyse hayalet görmüş gibiydi, Rory haberi daha çabuk almak için ona doğru yürümeye başladı.

"Efendim." Dedi ve yüksek sesle yutkundu, yüzü neredeyse bembeyazdı ve kılıcını tuttuğu elini sıkıyordu.

Rory, Kathleen'e bir şey olduğu düşüncesiyle içten içe kendini tüketmeye başlamıştı.

"Kathleen mi?" dedi ve cevap için beklemeden yürümeye başladı.

"Hayır, sorun leydimiz değil."

Rory durdu ve arkadaşına doğru döndü, tek kaşını kaldırıp ona sorarcasına baktı. "Lanet olası sorun, Kathleen değilse bekleyebilir. Karım benden bir özür bekliyor."

"Bunun bekleyeceğini sanmıyorum efendim, o kapıda."

Rory, Aiden'nın neden bu kadar endişelendiğini anlamıyordu, karısına bir şey olmadıysa Rory'i endişelendirecek tek şey kapısına dayanmış bir ordu olurdu. Kapıda bir ordu yoksa, karısının yanına gidecekti. Rory kılıcını şöminenin yanından alıp kapıya yöneldi ve nöbetçi askere selam verdi.

Ana kapıdan çıkan Rory kaleye doğru dönmek için sola döndüğünde gördüğü karşısında aklını kaybedecekti. Kadının sarı saçları kir içindeydi ve üstü neredeyse parçalanmıştı. Gözünün altında ve çenesinde morluk izleri bu karanlık havada bile seçilebiliyordu. Rory her ne kadar kir içinde olsa ve yüzü yer yer şiş olsa da bu kadını tanırdı, bu gerçek olamazdı. Nasıl gerçek olabilirdi ki, onun sert yüz hatlarına bakınca dehşetle sarsıldı, karısı yaşıyordu.

                                **************

Kathleen birkaç adım daha atacak takati kendisinde bulamıyordu ama en dayanıksız haliyle bile direnmek zorunda olduğunu biliyordu. Yürümeye devam ediyor, ara sıra dayısının ona mırıldandığı şarkıları mırıldanıyordu. Az önce şans yüzüne gülmüş ve büyük bir elma ağacından bir elma almıştı. Gerçi elma karnını daha çok acıktırmıştı ama yine de enerji vermişti.

Kathleen bir adım daha atmak üzereyken ayağının altındaki taşın kaymasıyla birlikte yuvarlanmaya başladı. Baş dönmesi yüzünden yan tarafının dik olduğunu farketmemiş olsa gerekti, buraya ne zaman yürümüştü ki? Etrafındaki ağaç dallarına tutunmaya çalışıyor ama yapamıyordu yerler çok kaygan ve vıcık vıcıktı. Kendini durdurmak için birkaç yol denediyse de başarılı olamadı. Etrafındaki her şeyin kararacağını düşündüğü anda yer Kathleen'nin ayağının altından kesildi. Kathleen neler olduğunu düşündüğü ve çığlık atmak için debelendiği sırada kulağının dibindeki gürültüye kulak verebildi. Düşüyordu hem de nehrin döküldüğü yere.

Kathleen'nin son düşüncesi bebeğine bir şey olmaması için Tanrı'ya yakarmasıydı. Sonra her şey karardı.

Asi Gelin (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin