"Gülümse biraz sevgili karıcığım, benden daha ne istiyorsun bilmiyorum. Onu bir paganla evlendireceğimize, bir manastıra yollamanın daha iyi bir fikir olacağını senin de onay vereceğine neredeyse emindim. Bunu güzel kızımızın iyiliği için yapıyorum." Dedi Henry karısını tepesine bir öpücük koyarak. Bu fikir beş gün önce aklına gelmişti, onu bir manastıra kapatıp, bir yıl sonra geri alacak ve James'le evlendirecekti. Hem kralına karşı gelmemiş olacaktı hem de tekrar kızının nimetlerinden faydalanabilecekti.
"Kathleen asla bir manastırda yaşayamaz Henry, bu onun hassas ruhunu öldürecektir. Bunu Kathleen'in istediğine emin misin?" Diye sordu Diana, vücudu histerik bir öksürük krizine tutulmuş, dal gibi kalmış bedeniyse sarsılmaktaydı. Kızının mutlu olmasını istiyordu, onun özgürlüğüne ne kadar düşkün olduğunu görüyordu. Keşke sağlıklı olsaydı ve onu yalnız bırakmasaydı, ne kadar istese de sevgisiz büyüyen bir çocuk olmuştu. Kocası zamanla ona bakarken gözlerinde gördüğü sevgi ve merhameti yitirmiş, kendini sadece savaşmaya adamıştı. Kathleen ise koca şatoda tek başına, eğitimsiz ve sevgisiz büyümüştü. Ölmeden önce yapmak istediği tek şey kızını gerçekten gülerken görmekti.
"Tabi ki eminim sevgilim, bana bir Paganla evlenmektense bir manastırda yaşamak istediğini kendi söyledi. Ayrıca rahibelere ilettim ona daha yumuşak davranacaklardır." Diyerek sevgili karısını rahatlatmaya çalıştı. Bu dünyada içinde biraz bile sevgi kaldıysa bu sadece karısınaydı, onun az zamanı kaldığının farkındaydı ve huzur içinde ölmesini arzu ediyordu.
"Onun için endişeliyim, uyumadan görmek istiyorum. Çıktığında onu odama gönderir misin?" Dedi ve titrek nefesini verdi başını yastığa geri koydu.
"Tabi gönderirim, şimdi o gelene kadar biraz dinlensen iyi olur Diana." Karısının tepesine tekrar bir öpücük koyup odadan çıktı.
...
"Mary annemi görmek istiyorum, babam gelirse yıkandığımı söyle lütfen." diyerek saçını toplamaya başladı.
"Kathleen lütfen, kaleden ayrılmadan leydimizle görüşürsün, şimdi hazırlanman ve toparlanman gerek ne kadar zamanımız olduğunu düşünüyorsun ki? Ayrıca baban anneni ziyarete gittiğini öğrenirse beni bu defa köye yollayacak, Tanrı'ya yemin ederim senin yüzünden köyde aç öleğim." Diyerek söylenmeye başladı, Mary söylenmeye devam ederken Kathleen odanın eşiğinden başını dışarı çıkarıp etrafı kontrol etti ve neredeyse hiç nefes almadan üçüncü kata annesinin odasına çıktı.Diana kapının sesine hafif uykusundan hemen uyandı.
"Minik perim benim güzel kızım, gel buraya." Diye fısıldadı ve elini yatağın hemen kenarına otur dercesine vurdu. Kathleen ne yaparsa yapsın, annesinden bir şey gizleyemezdi. Onu ve narin vücudunu görünce gözlerindeki acı ve burnundaki sızıyı engelleyemezdi. Onunla kaçırdığı zamanları düşünürdü, o kadar güzeldi ki keşke onun gibi altın sarısı saçları olsaydı, keşke aynaya baktığında annesini görebilseydi kendinde."Anne, bugün nasılsın?" Diye sordu daha sonra öksürerek sesini açtı.
"İyiyim sevgili kızım, bugün önemli olan senin nasıl olduğun. Neden manastıra gitmeyi kabul ediyorsun? Belki de..." Diana kızının gözlerindeki şaşkınlığı yakalamıştı, mimiklerine yansıtmadığı ve ifadesiz tuttuğu yüzü sebebiyle Diana kızının duygularını anlamak için dikkat eder olmuştu. "Baban haberin olduğunu söylemişti, sana söylemedi değil mi?" Diye sordu ve diğer taraftan da küçük perisinin elini okşuyordu.
"Babam bu sabah bana evleneceğimi söyledi ve kocam beni almak için buraya geliyormuş. Aslında ben vedalaşmaya gelmiştim, ne manastırı anneciğim?" Dedi ve babasının aklından neler geçtiğini düşünmeye çalıştı. Ya manastıra gidip özgürlüğünün son zerresini Tanrı'ya teslim edecek ya da bir katille evlenecekti öyle mi? Tanrı'm ben sana ne yaptım diye sordu içinden ve yemin edebilirdi ki sesli bir gülüş duymuştu. Sanki bir ses ona "Hiç itaatkar değildin kızım." Demişti.
"Perim babanın bir demir kadar soğuk olduğunu biliyorum ve bütün erkekleri de baban gibi sandığını... Ama bu doğru değil. Manastır senin için doğru bir fikir değil, evlilik zincir demek değil. Birini sevmek zaten en büyük özgürlüktür. Birine aşık olunca beni çok iyi anlayacaksın ama yine de karar senin, senin için babanla konuşmamı ister misin? Manastıra göndermez seni ve evliliği de nişana çevirebiliriz." Diyerek sözlerini sürdürdü. Annesinin üzülmesine içi el vermiyordu, onu yatıştırmak bildiklerini zihninden geri almak için her şeyi feda edebilirdi.
"Anneciğim, sen bütün bunları düşünme, her şeyi halledeceğim. Gidip hazırlanmam gerek sonra yanına dönerim." Diyerek odadan çıktı.Kathleen o gece babasının onu düşmanıyla evlendirmektense bir manastıra kapatabileceğini öğrendiğinde, kendisinin biraz bile olsa sevebileceği ihtimalinde yanıldığını öğrenmişti. İçinde bir şeylerin yok olduğunu hissetti, bir gün sevilebilme umudunu kaybetmişti. Artık boyun eğmeyi bırakmanın zamanı gelmişti ve çok sevgili kocasına planından bahsetmek için büyük bir heyecan duydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asi Gelin (TAMAMLANDI)
Historical FictionRory Campbell karısını ve kızını büyük yangında kaybettikten sonra evlenmeyi bir daha asla düşünmemişti. Ancak Kralın emriyle Tanrı cezasını versin bir İngiliz'le evlenmek zorundaydı, kral arkadaşı da olsa onun emirlerine karşı gelecek kadar aptal d...