Bölüm 6 - Yalanlara Hazırlık

26.2K 1.6K 18
                                    

Evet sonunda beklenen bölümü yarın yayınlayacağım. Bu bölüm de Kathleen ve Rory'nin karşılaşmasını istiyordum fakat bir sonraki bölüme bıraktım. Kathleen'in hazırlık kısmını biraz uzun tutmak istedim. Hepinize iyi okumalar yarın yedinci bölümde görüşmek üzere.
Dipnot: Özelden Kathleen'in görüntüsünü betimlememi isteyenler olmuş. Arkadaşlar bilerek betimlemedim ki birbirlerinin gözlerinden anlatmak istedim size ikisini de biraz daha sabır lütfen az kaldı. 🙏🏼👋🏼

Kathleen az vakti kaldığını biliyor o pagana götüreceği teklif için ince eleyip sık dokuyor ama yine de plan üzerinde düşündükçe plan sürekli daha çok mantıksız gelmeye başlıyordu. Adamın sözünde duracağına emin olmak bir yana, ailesine ve klanına da ihanet etmiş olacaktı. "Tam olarak ihanet denemez Kathleen." Diye geçirdi içinden ve emin olmadığında hep yaptığı gibi dudağını neredeyse kemirmeye başladı. Bu klan onu hiç sahiplenmemiş, hiç sevmemiş ve onu hiç kendilerinden biri gibi kabul etmemişti. Bundan sonra mutlu olmayı kendine borçluydu, hem sadece kurtulana kadar o paganlarla olacaktı. Aslında bir anlamda onları kullanacağını düşünüp kendini rahatlatmaya çalıştı. Fidye olarak vereceği çeyizini de nasıl olsa evlenmeyecekleri için babası sonra geri alabilirdi.

İskoçya'yı çok merak ediyordu, orayı o kadar güzel tasvir eden resimler vardı ki. Tabi tek neden bu da değildi, yaşlı seyislerinin ki; Kathleen ona tapardı, birçok kez onu babasının kırbacından korumuştu, anlattığına göre orası masalsı bir güzelliğe sahipti. Thomas ona çoğu zaman İskoç masalları anlatır santur çalardı, o hikayeleri dinlerken Kathleen adeta o hayal dünyasına süzülürdü. Orada yaşamak o kadar da kötü olmayacaktı.

"Mary, çeyizim yüklü bir çeyiz mi?" Diye sordu Kathleen gerçi babasının ona yüklü bir çeyiz vereceğini de düşünmüyordu. Çeyizin bir önemi olduğundan değildi ama sevilmediğini ve önemsemediğini insanlar bilsin istemiyordu.

"Çeyizinde ne olduğunu bütün İngiltere biliyor Kathleen, endişelenme kızım İngiltere'nin en yüklü çeyizine sahipsin." Kathleen için endişelenmeden edemedi Mary, her an bir delilik edeceğini biliyor ve onu sürekli takip ediyordu. "Tanrım şu günü atlatmasına izin ver, ona ve o genç ruhuna merhamet et." Diye dua etmeye başladı.
"Artık şuraya otur da seni hazırlamaya başlayalım kızım, bu kılıkla yemeğe inmeyeceksen o saçlarını hizaya sokmam gerekecek."

"Mary sana söylüyorum o fırçayla saçlarımı koparırsan, bu saçları keserim." Diye ufak bir tehdit göndermeden edemedi Mary'in dehşetten parlayan gözlerini görünce gülümsemeden edemedi. Onunla uğraşmayı seviyordu, sinirlenince yanaklarının pancar gibi kızarmasını ve bir anne telaşıyla yıllardır peşinde koşmasını... "Ah Tanrım Mary, seni çok özleyeceğim." Diyerek kucağını atladı ve gözyaşlarının akmasına izin verdi.

"Sevgili kızım böyle evliliklerden mutluluk doğabilir ben de çok sevgili kocamla böyle tanıştım ama sonra onu sevmeye başladım. Artık senin ailen kocandır ve dünyada yalnız değilsin. Hadi artık kızım su soğumadan gir en sevdiğin pembe gül suyunu döktüm biraz da yağ rahatlarsın."
Kathleen diline gelen kelimeleri boğdu onu riske atmak istemiyordu o yüzden sessiz kaldı ve Mary'nin onu iteklemesine izin verdi.

Keşke göle gidip orada yıkanabilseydi hem biraz düşünmüş ve etrafta vedalaşmış olurdu duş aldıktan sonra oraya gidebilirdi evet düzgün bir vedayı hakediyordu gizli yeri. Oraya çocukluğundan beri sığınmış, gizli yeri de onu korumuş ve ona hep sadık kalmıştı.

"Bütün vücudun parlıyor sevgili kızım bu gece kimse gözünü senden alamayacak."

"Dikkat çekmek istemiyorum Mary, şeftali tonu elbisemi çıkarır mısın?"

"Saçmalama benim güzel yavrum annen başını kaldıramadığı yataktan senin için gelinliğini tamir ettirdi. Bugün enfes görüneceksin."

Nefesinin kesildiğini hissetti. "Ama bugün düğün olmayacak değil mi Mary, neden gelinlik giyiyorum?" Panik dalga dalga boğazına biniyordu, babası planından vaz mı geçmişti?

"Sadece kutlamalar olacak akşam, annen buradaki kutlamalara kendi elbisesiyle katılmanı istedi, telaş yapma artık tatlım." Saçlarının dalgalarını belirginleştirmek için saçlarını taramaya başladı. O sırada odanın kapısı çaldı ve annesinin tamir ettirdiği gelinlik geldi. Hiçbir zaman şaşalı elbiselere, takılara ilgisi olmamıştı o rahat giyinmeyi severdi. Ama bu başkaydı elbise adete buz rengindeydi o kadar güzel bir maviydi ki bu renk ona Çağlayan bir akarsuya bakıyormuş gibi hissettirdi omuzlarından aşağı sarkan beyaz renkte boncuklar vardı.

"Seni onun içinde görmek için sabırsızlanıyorum Kathleen." diyip diğer yandan da Kathleen'i soymaya başladı.

"Saçlarım açık kalabilir mi Mary, sırtıma dökülsünler istiyorum." dedi ve gülümsedi.

"Gelinlerinin düğün günleri saçlarını açmalarında sakınca yoktur kızım, bu da düğüne en yakın gün. Bence de bu parlak ve mükemmel saçlar bugün açık olmalılar." Gülümsedi ve parmaklarını neşeyle saçlarından geçirmeye başladı.

Kathleen, saçlarını açmak isteme sebebini açıklamadı, sırtındaki izler çok çirkindiler ve biri neredeyse omzuna kadardı, elbisenin sırt dekoltesinden görünsün istemediği için saçlarını açık tutmak istemişti. Elbiseyi giyindi ve yansımasına baktı, karşısında ona bakan kadının onunla alakası yoktu sanki. Hep annesine özenmiş onun gibi sarı saçları olsun istemişti ama şimdi karşısında duran kadının saçları o kadar güzel duruyordu ki ilk kez görüntüsünden memnun kalmıştı. Elbise soluk teniyle sanki bir bütün olmuştu, kendisini oldukça çıplak gibi hissediyordu. Göğüs dekoltesinin etrafındaki parlak beyaz taşlar bir şerit oluşturuyor ve omzundan aşağıya dökülüyordu, elbise son zamanların modası gibi bol değil dar iniyor tüller arkasında uzun bir kuyruk oluşturuyordu. Mary'nin ağladığını görmek içinse yüzüne bakmaya ihtiyacı yoktu, iç çekerek arkasını döndü.

"Tüm Azize'ler aşkına sevgili kızım hayallerimin bile ötesinde bir güzelliğe sahipsin. Muhteşem oldun." Sonra Mary, Kathleen'in yanaklarını çimdikleyip kızarmalarını sağladı.

"Mary abartma hadi artık inelim babamdan azar işitmek istemiyorum yemek çoktan başlamıştır." Diyerek kapıyı açtı. Yaşlı seyisin oğlu Peter kapıda bekliyordu, ah onunla oynamaya bayılırdı küçük afacan, yürümeye başladığından beri Kathleen'in peşindeydi. Peter yüzünde aptal ve bir karış açık ağızla Kathleen'i süzmekteydi.

"Sen çok güzelsin." Cümlesi Peter'ın dudaklarından zar zor döküldü. Kathleen gülse mi ağlasa mı bilmiyordu, küçük Peter tarafından güzelliğinin taktir edilmesi mutlu etmiş ve gerçek olamayacak düğünü onu bir anda hüzünlendirmişti. Kathleen küçük yaramazın kafasına bir öpücük kondurdu sonra da ellerini arkasında kavuşturduğunu ve bir şey sakladığını gördü.

"Elindeki ne Peter, onu bana vermek ister misin?" Diye sorup ellerini uzattı.

"Aslında şey bunları senin için topladım, sonra da annem sana taç yaptı, işte." Utanarak elindeki mavi papatyalardan yapılmış tacı Kathleen'e uzattı. Kathleen duygu yüklü bir şekilde tacı Mary'e uzattı ve takmasını rica etti.

"Şimdi gerçekten hazırım Peter, benimle yürümek ister misin?" Dedi elini küçük çocuğa uzattı ve yürümeye başladılar.

Asi Gelin (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin