Arkadaşlar yeni bölümler için iyi okumalar diliyorum, bugün üç bölüm yükleyeceğim ama aralıklı yükleyeceğim sonra karışıklıklar oluyor ve insanlar okurken farketmeyip bölüm atlıyorlar birkaç mesaj aldım bununla ilgili. Diğer bölümü akşam üzeri birini de gece yükleyeceğim. Keyifli okumalar.
Kathleen yıllardır bu kadar huzurlu bir uyku uyuduğunu hatırlamıyordu, hep tetikte uyur ve en küçük sese uyanırdı. Oysa düne dair hatırladığı son şey küvetin içindeki anısıydı, Rory'nin onu yatağa taşıdığı düşüncesi vücudunun karıncalanmasına sebep oluyordu. Ayaklarını yataktan sarkıtıp üzerindeki battaniyeyi kenara çekti. Kolundaki yıpranmış sargıyı yavaşça sökmeye başladı, elbise giymesi için sabitlemeyi bozması ve askı yapması gerekiyordu. Çocukluğundan beri gördüğü şiddet kendi yaralarını kendisinin iyileştirmesine neden olmuştu. Kimseden yardım istemezdi, zaten istese bile babası birinin ona yardım etmesine izin vermezdi.
Sargıyı açtığında omzuna bakmak canını sıkmıştı, açıkçası pek estetik görünmüyordu tam anlamıyla çirkin görünüyordu. Sığ biri olmak istemediği için kafasına doluşan düşünceleri aklından uzaklaştırmaya çalıştı. "Kathleen tüm sorunlarımız bitti şimdi sıra omzunun çirkin görünmesine geldi." Diye mırıldandı.
Kolunu kullanabilecek olması ve kangren olmaması bile tam anlamıyla mucizeydi. Yatağa bırakılan zümrüt rengi, gösterişsiz elbisenin kendi için bırakıldığını düşündü. Tanrı aşkına küçük bir kız çocuğu gibi ağlamak, pantolonunu ve gömleğini geri almak istiyordu ancak ona yardım eden insanlara karşı şımarıklık edemeyeceği için omzunu kıpırdanmaktan kaçınarak elbiseyi giyinmeye başladı. Elbise kiminse Kathleen'in vücut hatlarına sahip biri için dikilmemişti, Kathleen göğüslerini bir türlü elbisenin için sokamıyordu. Tanrı aşkına aynadan yansımasını görmek bile sinirlerini altüst etmeye yetmişti. Ayrıca elbise bütün hatlarını sarıp sarmalamıştı. Görüntüsünden gözlerini alıp sargısını değiştirdi, büyük bir bez parçasını yırtıp boynundan geçirdi ve omzuna adlı yaptı. Saçlarını bir türlü toplayamıyordu, aşağıda bir hizmetliden rica etmek üzere kurdeleyi yanına aldı. Odanın içinde dönüp pelerinin aramaya başladı, pelerini giyerse en azından göğüslerini çekiştirip kapatabilirdi, Kathleen odayı altüst etti ve pelerini bulamadığı için kör talihine lanet okudu.
Tam çıkmak için hazırlanırken odanın kapısı çaldı ve Kathleen irkildi. Rory'nin yanında gördüğü iri yarı savaşçı odaya girdi Tanrım adamlar o kadar büyüktüler ki lanet odalara girerken kafalarını eğiyorlardı!
"Günaydın Leydim, aşağıda kahvaltıya bekleniyorsunuz. Bugün yola çıkacağız." Diye buyurdu, bakışları Kathleen'in boynundan aşağı inince asker tuhaf bir renk alıp neredeyse morarmaya başladı ve ağzının içinde bir şeyler geveleyip çıktı.
Kathleen yanaklarını çimdikledi ve kirpiklerini yüzünü yıkaması için bırakılan suyla tek tek ayırdı. Bukleleriyle sırtındaki izleri örttüğünden emin olduktan sonra odadan çıktı. Ellerini boğazına götürmüş gibi yapıyor ve göğüslerini kapamaya çalışıyordu ama ne kadar denerse denesin bu çok mümkün görünmüyordu.
********************************
Rory salonda bir baştan bir başa yürüyor Kathleen'in gelmesini bekliyordu, uyandığından beri yaptığı tek hareket saati ve Kathleen'in uyanıp uyanmadığını sormaktı. Bunu tümüyle kadından hoşlandığı için yapmadığıyla alakalı kendini telkin ediyordu, sonuçta lanet olası kadın yine kaçabilirdi ve Rory'nin gördüğü kadarıyla şans pek onun yanında değildi. Onu neredeyse ölümüne ramak kala bulmak canını sıkmıştı sadece o kadar diye düşünüyordu.
Aiden salondan içeri doğru girdi ve Rory'e doğru gelirken Kathleen'in aşağı inmek üzere olduğunun haberini verdi. Rory masaya oturmak yerine hanın küçük kapısından çıkıp merdivenlere doğru yürümeye başladı. "Nerede bu lanet olası?" diye kendi kendine mırıldanırken önünde duran kadının eteğine vuran ara camın kırmızı ve yeşil yansımalarını izlediğini farketti. Ne zaman bu kadar dikkatsiz ve gergin bir adam haline dönüşmüştü bilmiyordu.
Rory kafasını yukarı doğru yavaşça kaldırdı, ters giden bir şeyler olduğunu idrak etmesini vücudunun alarm haline geçmesiyle farketti. Kathleen'in giydiği elbise hayal etmeye fırsat bırakmıyordu kadının bütün kıvrımları, vücudunun her hattı çıplakmış gibi ortadaydı. Kafasını daha fazla kaldırdığında Rory'i elini Kahtleen gibi boğazına götürdü, göğüslerinin yarısı elbisenin dışındaydı ve elleriyle onları kapamaya çalışmasının hiçbir yararı yoktu. Rory yutkunmaya çalışıyor ya da en azından mantıklı bir cümle kurmak istiyordu ama vücudundaki lanet olası bütün kan aşağıya toplanmıştı ve düşünemiyordu. Kadının yüzüne bakıp sakinleşmek istediğinde bu gözlere ilk kez bu kadar yakından baktığını farketti, o kadar şey olmuştu ki gözlerini sıradan bir mavi sanacak kadar aptallaşmıştı ama Rory o gözlerin içindeki sıcacık kahverengi lekeleri gördüğünde aklı yine allak bullak olmuştu. Dudaklarına baktığında o uyurken onu öptüğü an vücudunun her noktasına şimdi iğneler batırıyordu ve Rory bir yüze bakmanın ne kadar tahrik edici olabileceğini ilk kez idrak ediyordu. Bakışlarının ardındaki canavarı görüp onu korkutmaktan çekinen Rory bakışlarını kızın gözlerine sabitmeye çalıştı. Ayrıca onu kendinden başka birinin bu halde görmesi fikri canını sıkmaya hatta onu etrafta kükreyerek gezme ihtimaline doğru itikliyordu.
Rory, elinin arkasında tuttuğu yıkanmış pelerini Kathleenin omuzlarına yerleştirip iplerini sıkıca bağladı. Kathleen pelerinin ipini bağlarken adamın göğüslerine hafifçe temas eden eli karşısında titredi ve tüyleri diken diken oldu hatta neredeyse nefes almayı unutacak duruma gelmişti. Adamın kokusunu almak bütün vücudunu harekete geçirmeye başlıyor ve ona doğru çekiliyordu. Tanrı Kathleen'i affetsin ama adama doğru sokulmak ve onunla temas etmek istiyordu. Kathleen istemsiz bir şekilde bir adım geri atarak ikisini de kendine getirdi.
"Kahvaltını yaptıktan sonra yola çıkacağız, özür dilerim sana dinlenme ve iyileşme şansı veremedik ama bu topraklar ben ve askerlerim için güvenli sayılmaz daha fazla bu topraklarda duramam." dedi bariton sesiyle Kathleen hakkında hikayeler duyduğu vahşi askerin ona iyileşmesi için zaman tanımadığından dolayı kibarca özür dilemesinin ne kadar tuhaf olduğunu düşünmeden edemedi.
"Önemli değil Lordum, kendimi yola çıkacak kadar iyi hissediyorum. Dışarı çıkmak için can attığımı söylersem yalan söylemiş olmam." Kathleen bu konuda yalan söylemiyordu. Hiçbir zaman bir yerin içinde bu kadar uzun kalmamıştı, artık dışarı çıkmak ve temiz hava almak istiyordu. Yaraları şimdilik iyi durumdaydı. Açıkçası babası ve James'in onlara ulaşmasını istemiyordu. Bu handa da mutlaka babasının çalışanları ve işbirlikçileri vardı daha fazla burada kalmak Kathleen için iyi olmazdı.
Rory başka bir kadının kangren olmak üzere bir omuzla, vücudundaki çürüklerle ve neredeyse tecavüze uğrayacak olma düşüncesiyle nasıl sarsılacağını düşündü. Ama Kathleen sanki olanlar hiç yaşanmamış gibi davranıyordu, kadını bu kadar güçlü olmak zorunda bırakan şeyleri merak ederek arkasını döndü uzun bir yolculuk olacaktı neredeyse iki gün at sürmeleri gerekecekti ama sonra İskoçya'da olacaktı, topraklarını ve insanlarını özlemişti. Kadın bu kadar yorgun ve kırılgan olmasaydı dinlenmek için mola bile vermeyecekti ama hiç durmadan at sürmek Kahtleen'in bacaklarını kangren ederdi. "Ben Kara'yla ilgileniyorum Kathleen, kahvaltını yaptıktan sonra dışarı gel." dedi ve arkasını dönüp ahırlara doğru ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asi Gelin (TAMAMLANDI)
Ficción históricaRory Campbell karısını ve kızını büyük yangında kaybettikten sonra evlenmeyi bir daha asla düşünmemişti. Ancak Kralın emriyle Tanrı cezasını versin bir İngiliz'le evlenmek zorundaydı, kral arkadaşı da olsa onun emirlerine karşı gelecek kadar aptal d...