"Siktir git." Dedim elimi sıkmaya devam eden Carter'a. Aynı anda gözümden gelen yaşları silmekle ve sendelerken düşmemek ile meşguldüm.
"Sen ne saçmaladığını söylemeden hiç bir yere gitmiyorum." Arkamızdan gelen Paul Lee ve diğerlerine kötü bir bakış attım.
"Kolumu çekmeyi bırakmazsan çığlık atmaya başlarım." Sonunda sertçe kolumu bıraktığında avucum ile bileğimi ovaladım.
"Ne var Blake?! Ne oluyor sana!" Bakışlarımı yere çevirdim. Ne oluyordu bana?
"Onunla ben konuştum. Ve bir anda onu tekmelettirdin! Nasıl davranmamı bekliyorsun!" Sinirle soludu.
"O piçin senin etrafında dolaşmasını seninle konuşmasını istemiyorum. Tanrım o pisliğin teki!" Bağırmaya başladığında gözlerim tekrar doldu.
Şu lanet gözlerim...
"Benim yanıma gelen sendin! Anladın mı beni! Onu bırakıp benimle olmak isteyen sendin!" Şiddetli bağırışı ile iki adım geri gittim.
"Sakın onun için üzüldüğünü söyleme Blake... Çünkü bunu yapan tek ben değilim. " şiddetli bir acı mideme saplandığında dudaklarımı sinirden ısırmak ile deşmiştim.
Haklıydı. Sonuna kadar haklıydı. Can acıtacak türden haklıydı hem de. Bunu yapan tek o değildi. Shawn'ı ben de incitmiştim, ben de kırmıştım.
Ama tekrar yemin ediyorum ki yaptıklarım ile gurur duymuyordum. Sadece kendime olan nefretim için iyi sebeplerdi bunlar.
"O gün... sana göz kırpmam ile önümde resmen eridin Blake. Şuan umursadığın Shawn'ı bırakıp yanıma geldin. Hatırladın değil mi!" Yanağımın içini ısırdım.
Hatırlıyordum.
■
Fb
Blake, ceketine sıkışan saçlarını kurtarırken adımlarını durdurdu. Okulun bahçesinde göz gezdirirken gözleri küçük kalabalığı buldu.
Aralarına karıştığında Shawn ve tanımadığı bir çocuğu konuşurken gördü.
"Sen ve ben kısa bir maç. Kendinden bu kadar eminsen gelip benimle oynarsın. " Shawn'ın karşısındaki çocuk konuşurken Shawn göz devirdi. Blake ne olduğunu anlamamıştı. Gözleri kısa süreliğine Shawn'nı süzdü. Kısa siyah şortu, siyah tişörtü, siyah ayakkabısı ve biraz uzun siyah çorapları terli vücudu ile spor yaptığını belli ediyordu.
"Bak... Seni tanımıyorum bile. Geldiğimde saha boştu ve bende oynadım bu kadar." Karşısındaki çocuk gergince saçlarına ellerini attı.
"Bu sahaya ben girip oynadığımda artık boş değil demektir, küçük çocuk." Shawn'ın dudaklarından alay dolu bir kıkırtı çıktı.
"Küçük?" Elleri ile kendini gösterip başının üzerinden eliyle hayali bir çizgi çizdi. Çizdiği çizginin altında kalan karşısındaki çocuğa bakıp güldü. Shawn tabi ki ondan uzundu.
Karşısındaki çocuk başının biraz üzerinde ki Shawn'nın elini alıp onun omuz hizasına getirdi.
"Boyu burana gelen biri ile maç yapmayacak mısın? Uzun çocuk." Shawn kaşını kaldırıp çocuğa baktı. Etrafa baktığı kısa bakış ile gözleri Blake'i buldu. Içinden bir an onu etkilemek için kabul etmek geldi. Basit bir meydan okumadan kaçmasına gerek yoktu.
"Güzel. Oynayalım." Gözleri hala Blake'te iken Blake ona hızlıca el salladı. Shawn gülümseyerek karşılık verdiğinde göğsüne itilen topla hızla önüne döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blake / Shawn Mendes
FanfictionBu hikayede kötü şöhret ona aitti. Kötü şöhret Shawn'ındı.