Evdeki sesler gelmeye, kaos büyümeye devam etti. Bir kaç saniye belki de sadece bir kaç dakikaydı fakat bedenim, hareketsiz bir şekilde bu kaosun içinde saatlerdir sıkışmış gibiydi.
Yardım edemiyordum, koruyamıyordum, ne kendimi ne de onları.
Caleb bir kere daha haykırarak Matt'e seslendiği sırada bulunduğum odadaki kapı sertçe kapatıldı ve sesler ile aramıza biraz engel girdi. Belki de odadan biri çıkmıştı, bilmiyor, göremiyordum.
"Ne yapacağız?" Diye bir ses geldi. Endişe dolu sesi beni de korkuturken. Lanet ağzımı aralayıp onlara beni bırakmaları gerektiğini söylemek için resmen bu donmuş bedenimin içinde çırpınıyordum ama hala işe yaramazdım.
"Olmaz Matt. Blake'i şuan bırakamam. Bunu yapamam. Onların öylece almasına izin veremem." Çaresiz ve tedirgin sesi, hala içimde bir yerlerde çalışan kalbimi acıtırken ses tonu beni sonrasında ağlatmaya yeterdi.
"Hadi." Dedi Matt'in kararlı sesi. "Blake'i al. Gidiyorsunuz."
Ne?
"Ne?" Shawn benim yerime gereken soruyu sorduğunda etrafta bir kaç tıkırtı geldi. "Blake'i al Shawn. İkiniz gidiyorsunuz."
"Saçmalıyorsun Matt. Sizi yalnız bırakamam." Shawn'ın sesi odada dolanıp, bana ulaştığında korkuttuğumu hissediyordum.
"İstediği Blake. Onu evine götür. Biz gerisini hallederiz." Matt, kararlı ve kesin konuşuyordu.
Cesurdu. Hiçbir zaman onlar gibi cesur olacak mıydım acaba diye düşündüm bir an. Belki kendimi, Shawn'ı koruyamamın, bu denli incitmemin nedeni buydu. Ben korkağın tekiydim.
"Shawn. Hadi!" Shawn'ın şuan kararsız kaldığını tahmin edebiliyordum. Ama bir kaç saniye ardından bedenim yattığım yerden ayrılarak havalandı ve kendimi birinin kucağında hissettim. Vücudumu saran örtü ile, küçük bir çocukmuşum gibi sımsıkı saran kollarını hissettim.
Onu tekrardan hissetmek, iyi gelmişti.
"Buradan." Matt'in sesi kulaklarıma ulaştığında Shawn bedenimi daha sıkı tuttu.
Ardından nereden veya nasıl bilmiyorum fakat evden bir şekilde çıktık. Soğuk hava bedenimi titretirken Shawn bunu hissetmişcesine dudaklarını anlıma bastırdığında, bu sefer bedenim bu hareketi için titremişti.
"Eve gidin, bizden haber gelene kadar sakın çıkmayın. Tamam mı?" Matt'in fısıldayan sesi kesik kesik bana geldiğinde Shawn'ın sesli ve stresli nefesini duydum.
"Matt." Dedi gergince. Belli ki onları bırakmak istemiyordu. "Sizi bu şekilde...." Matt sorun yokmuş gibi direk sözünü kesti.
"Shawn hadi ama sorun yok. Blake üşümeden hemen eve gidin. " Shawn teprenmedi ama ardından bir adım kadar hareket ettiğini hissettim.
"Üzgünüm Matt." Hızlıca yürümeye başladığında, kalabalıktaki sese daha çok yaklaşıyor gibiydik. Kalp atışlarım korku ile hızlanırken neredeyse onların dibinde gibiydik.
"Sakin ol." Diye fısıldadı Shawn bana doğru. Duyduğumu biliyor olmalıydı. "Kalbin çok hızlı atıyor Blake." Sesi bir şeye odaklanmış gibiydi. Ama neden bu kadar onlara yakındık?
"Sadece arkalarından dolanıp seni arabaya götüreceğim. Tamam mı? Sorun yok." Kalp atışlarımın sesini duyuyor olmalıydı. Çünkü bütün vücudumun içinde dolanan bir heyecan ve korku vardı.
Shawn harekete geçti ve yürümeye başladı. Suratıma değen saçlarını hissediyordum. Büyük ihtimal ile başını eğmiş, kendini gizlemeye çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blake / Shawn Mendes
FanfictionBu hikayede kötü şöhret ona aitti. Kötü şöhret Shawn'ındı.