Kapı ardımdan yavaşça kapanırken minik kahveciden içeriye adımımı atmıştım. Etrafa bakarken heyecanlı ve biraz da korkuyordum. Doğrusu asla bir yerde çalışmamıştım ve bu küçük kasabada buraya bir şeyler içmeye gelen tanıdığım biri olursa, pek mantıklı bir açıklamam yoktu.
Mini bara biraz daha yaklaşıp bir şeyler sipariş eden müşteriler gibi bir sandalyaye oturdum. Gergince parmaklarımı siyah yüzeyde tıklatırken bir kız elindeki bez ile bana yaklaştı.
"Siparişiniz neydi?" Gergince gülümseyerek ona döndüm.
"Aslında bakarsan sipariş vermek için gelmedim." Kız kaşlarını çatarken elindeki bardağı silip kenara koydu.
"Üzgünüm ama bildiğim kadarı ile eleman alımı yok." Diğer bardağı da alıp elindeki mavi bez ile kurutmaya başladı.
"Ah hayır burada çalışan bir arkadaşımın yerine bakmaya geldim sadece." Kız elindeki bardağı temizlemeyi bitirip bezi de bıraktı.
"Shawn'ın yerine mi geldin yani?" Kafamı sallarken gözlerimi ondan kaçırdım.
"Bu kaçıncı? Tanrım kendini kovdurtmayı mı planlıyor?" Gergince dudaklarımı ezerken sadece bugünün bitmesini istiyordum.
"Biraz rahatsız sadece." Kız eliyle küçük arka kapıyı işaret etti.
"Gel, patronla konuş öyleyse."
Onu takip edip kilitsiz kapıdan içeri girip etraftaki küçük dolab ve makinelere göz gezdirdim.
"Jaxson! Bu..." eliyle beni işaret ederken patron olduğunu düşündüğüm adama bakıyordum.
"Blake." Dedim sessizce.
"Ah evet Blake. Shawn biraz rahatsız onun yerine bakmaya gelmiş." Gergince adama bakmaya devam ederken Jaxon beline soktuğu gömleğini hızlıca düzeltti ve kaşlarını çatarken beni süzdü.
"Bu kaçıncı oluyor. Ona bir daha tekrar etmemesi gerektiğini söylemiştim." Dedi kuru ve soğuk sesi ile.
"Aslında bakarsanız gelmeyi istedi fakat yerine idare edebileceğimi söyledim. Umarım sorun yoktur." Gözlerini devirerek bana baktı.
"Her neyse en azından bu sefer birini yollamış. Uzun arkadaşına söyle bir daha aksatırsa sadece içecek için buraya gelebilir." Odadan çıkarken yanımdaki kız önlüğü bana uzattı.
"Önünde koca bir mesai var. Başlasan iyi edersin."
》》
"Soğuk kahve." Hızlıca plastik bardağa kahveyi döküp kapak ile kapattıktan sonra karton altlığa kahve bardağını yerleştirip adama uzattım.
"4 dolar." Tezgaha bıraktığı parayı alırken para üstünü geri uzattım.
"Afiyet olsun." Adam kahvesini alıp dışarı çıkarken derin bir nefes aldım. Tahta masalar ve renkli yastıklı sandalyeleri ile gayet şirin bir yer olduğu kesindi. Müşterisi anladığım kadarı ile çoktu çünkü sadece ilk saatten onlarca kişiye kahve ve donut uzattığıma yemin edebilirdim.
"Normalde bu kadar gelmez. Shawn'dan maaşının yarısını iste bence." Yanımdaki kızın dediğine gülerken ellerimi önlüğüme sürttüm.
"Beceremiyorum değil mi?" Kız gülerek bana elindeki iki koladan birini uzattı.
"Tecrübesiz olduğun kesin ama idare ediyorsun." Ona gülerken kolayı içip sıcak basan bedenimi rahatlattım.
"Onun neyi var." Dedi aklıma Shawn'ı tekrar sokarken. Daha doğrusu bütün gün sadece onu ve nasıl olduğunu düşünmeden edememiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blake / Shawn Mendes
FanfictionBu hikayede kötü şöhret ona aitti. Kötü şöhret Shawn'ındı.