Acıyan gözlerimi yumarak elimle başıma baskı yaptım, neredeyse bir saat oluyordu.
Bir saattir Shawn'nın demir apartman kapısının önünde durmuş, içeri girebilmek için cesaret arıyordum, ve bunu bir saattir bulamamıştım.
Haftasonu boyunca evden çıkmamıştım. Bir kere çalıştığı yere gitmiş ve vitrin penceresinden orada olup olmadığına bakmıştım, ama onun yerine uzun boylu sarışın bir çocuğun Marie ile kahve servisi yaptığını görünce anlamıştım ki, kovulmuştu.
Insanlar çokça konuşmuş, eğlenmiş ve alay etmişti. Buluşma düzenleyip Carter'ın ne kadar çekici bir hareket yaptığını, benim ne kadar şanslı olduğumu, Shawn'nın ise ne kadar büyük bir aşağılık yaptığı hakkında konuşmuşlardı.
Her birinde yanılarak cümlelerini dizmiş ve onları birbirlerine karşı kullanmışlardı.
Hepsinin canı cehenneme.
Kimin ne yaptığı umrumda değildi. Umrumda olan tek kişi, o gece benliği ezilen bir çocuktu ve çoktan apartmanının merdivenlerini çıkma zamanı gelmişti bile.
Demir kapıyı hafifçe iterek içeri girmeye kalkıştığımda başkası tarafından içerden açılmış ve kapıyla birlikle kendimi apartmanın iç tarafında bulmamı sağlamıştı.
"Affeder- oh." Shawn'nın yorgun suratını görünce duraksayıp başımı egdiğimde Shawn kapıyı bıraktı ve kapanmasını sağladı. Sessizce nefes aldığımda bakışlarımı ona çevirdim.
Göz altları morarmıştı ve uyumadığını gösterir gibi belirgindi. Saçları biraz daha uzamıştı ve eliyle dahi taramamış gibi darmadağınıktı. Hava çok soğuk olmasa da üzerindeki ona bol gelen kıyafetlerine sığınmış gibiydi.
"Nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum." Diye fısıldadım derince yutkunurken. Shawn'nın şişmiş dudakları aralandı ve geri kapandı. Başını eğdikten sonra geri kaldırmadan öyle durdu ve dar koridordaki duvara sırtını yasladı.
Ardından yavaşça sırtı duvara sürterek yere doğru kaydı ve dizlerini kırıp yüzünü ellerine gömdü.
"Shawn..." dedim gözlerim dolarken. Ne yapacağımı bilemezken hafifçe yere çömelmeyi seçtim ve yakınından ona doğru baktım.
"Seni koruyamadığım için, özür dilerim." Parmaklarıma bakışlarımı çevirerek konuştuğumda Shawn'ın titrek nefesini duydum. "Bu kadar güçsüz olduğum için özür dilerim." Ardından kafamı ona çevirdiğimde yüzünü ellerinden ayırarak bana baktı ve tebessüm edercesine dudaklarını hafifçe oynattı.
"Blake." Dedi avucu yanağıma yerleştirirken. Kalp atışlarım hızlanırken baş parmağı yavaşça yanağımı okşadı ve nefessiz kalmamı sağladı.
Yavaşça acımın hafiflediğini hissediyordum. Yine de her seferinde şaşırmamı engelleyemiyordum.
"Gözlerime bak." Dedi diğer elinide yanağıma koyup suratımı nazikçe kendisinkine sabitledi. "Biz iyiyiz." Diye fısıldadı yüzlerimiz yakınken.
"Senin hatan değildi. Üzülmene gerek yok. " gözünden bir yaş süzülürken bir eli ile saç tutamımda kısaca oyalandı.
"Iyi görünmüyorsun." Dedim ağlamaklı sesimle. Şefkatli ses tonu, cümleleri ve hareketleri ağlama isteğini uyandırıyordu.
"Yorgunum sadece." Diye umursamıyor gibi yaparak konuştu.
"Shawn..." dediğimde yaş akmış yanağına titrekçe dokundum. "Acı çektiğini hissediyorum." Dedim bulanık gören gözlerim ile. Shawn yanağındaki elimi tutarak kendisinden ayırdı ve yavaşça ayağa kalkarak benim de bedenimi kaldırdı. Uzun parmakları çeneme yavaşça dolandı ve suratımı ona çevirmemi sağladığında dudaklarım onunkine çok yakındı, ben nefes dahi alamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blake / Shawn Mendes
FanfictionBu hikayede kötü şöhret ona aitti. Kötü şöhret Shawn'ındı.