Shawn.
Omuzuma düşen başı tekrardan kalkmayınca kaşlarımı çattım.
"Blake?" Diye fısıldadım dudaklarımın hemen hizasındaki kulağına. Hafif bir nefes sesi harici ondan cevap gelmemişti.
"Pekala." Yavaşça beline kolumu koyup destek verdim. Hafif eğilip dizlerinin altından ellerimi geçirerek onu kucağıma aldım. Bunu yaparken ağzımdan sessiz bir inilti kaçmıştı. Çünkü hala vücudumun bir çok yeri sızlıyordu. Blake'in yaptığı şey her ne kadar sinir bozucu ve saçma da olsa, bütün gün evde oturup dinlenmek biraz da olsa toparlanmamı sağlamıştı.
Onu odama taşıyıp hafif aralık olan kapıyı yavaşça ayağım ile ittim ve bir kaç adımda yatağıma ulaştım. Bir dizimi yatağa koyup hafifçe eğildim ve onun bedenini yavaşça yumuşak yüzeğe bıraktım. Kollarımı bedeninden yavaşça çekerken nefesimi tutmuştum. Ona bakmamaya çalışmıştım. Gözlerimi yüzünden sakınmıştım ama yinede hala ona bu kadar yakınken gözlerimi ona çevirmekten alıkoyamamıştım kendimi.
Kızarmış burnu ve yanakları muhtemelen içki içmekten şişmiş ve hafif aralanmış dudakları ile çok...masum duruyordu.
Uyurken, nefesleri yavaşça ve düzenli bir şekilde havaya karışırken o, kendime itiraf etmekte zorlanacağım kadar masum ve güzel duruyordu.
Kirpikleri yavaşça titreştiğinde durgun kalbim hızla atmaya başladı ve hızlıca yatakta doğrulup dizimi oradan indirdim. Bir iki adım gerilirken gözlerim zorlukla yüzüne bakıyordu. Tanrım hayır. Uyanmamıştı.
Bacaklarını yavaşça kendisine doğru çektiğinde ellerini yavaşça yanda birleştirdi. Gözüm bacaklarına kaydığında şort ve tişört ile ne kadar rahatsız olduğunu düşünsemde bunu umursamadım ve yavaşça üzerini örttüm.
Ne yani? Üzerini falan değiştiremezdim zaten.
Şuan odadan çıkıp onu umursamam gerekiyordu. Veya sevgilisini arayıp onu buradan almasını söylemeliydim.
Tamam. Bu kadarı da fazla olurdu.
Ama ne odadan çıktım ne de birini aradım. Odamdaki sandalyeye oturdum ve ona bakmaya başladım. Bana söylediği şeyler kafamın içinde dönüp dursa da kimden veya neyden bahsettiğini bilmiyordum. Aklıma bir erkek arkadaşının onu terk ettiği fikri geliyordu. Bu düşünceyi kafamı iki yana sallayarak attım. Veya düşünmek istemedim. Carter için benden uzaklaşan kızın, hala sevdiği başka bir adam için yanımda ağlamasını düşünmek istemedim.
Ardından ona dediklerimi düşündüm, istesem de gidemem demiştim ona. Doğru değil miydi? Buradan gitmeyi istiyorken, kendimi bu küçük ve pis evde yalnız başıma yaşarken, ailemden uzakta bulmamış mıydım?
Hem de sadece o gece yaşananlar ile?
Fb.
Shawn, boğazına oturan sertlik ile yutkundu ve bakışlarını annesine çevirdi. Annesi şişmiş ve kızarmış gözlerini Shawn'dan saklamak istercesine yumdu.
"Bunu benden neden sakladınız?" Diye çaresizce sordu Shawn kardeşinin morarmış bileklerini hala yavaşça kendi avuçlarında tutarken. Aaliyah bileklerini yavaşça abisinin avuçlarından çekti.
"Üzülmeni istemedik sadece. Zaten o kadar şey yaşıyorken-" Shawn sinirle saçlarını çekti ve annesine döndü. "Ne saçmalıyorsun sen!" Gözleri dolmuştu ve canı acıyordu.
"Onun abisiyim! Bu lanet evdeki tek erkeğim ve sen bana yaşadığım şeyler için kardeşimin şiddet gördüğünü anlatmadığını söylüyorsun!" Annesi ağzını kapatarak ağlamaya devam etti. Oğlunun durmadan kavgaya karıştığını biliyordu. Bunun nasıl veya neden olduğunu bilmiyordu. Shawn'ın kimseye zarar vermeyeceğini biliyordu ama onu buna iten neydi veya kimdi bunu bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blake / Shawn Mendes
FanfictionBu hikayede kötü şöhret ona aitti. Kötü şöhret Shawn'ındı.