》1《 Don't Miss it Blake!

4.9K 221 109
                                    

"Sikeyim!" Carter'ın tekrar küfür etmesi ile gözlerimi tekrar devirdim.

"Ben gidiyorum." Ayağa kalktığımda Carter bakışları lanet televizyondaki araba oyunun üzerindeyken konuştu.

"Nereye?" Ceketimi giymeye çalışırken saçımın takılması sinirimi bozdu.

"Dışarı Carter. Dönüşte yemek için pizzaları ben alırım." Bana cevap vermeyince gözlerimi tekrar devirdim.

"Geç kalma Blake. Biliyorsun bugün birlikte okulun dedikodu sayfasını okuyacaktık." Lee'nin sesi ile bakışlarım ona döndü. Hala aynı yerde yayılmış tırnaklarını düzeltiyordu.

"Erken gelmeye çalışırım Lee. Eve uğrayabilirim...Belki."

"O adamın yanına gitmeyi aklından bile geçirme Blake. Ayrıca şu ceketi giyinmekten vazgeç seni güzel yapmıyor." Tepki vermeden evden çıktığımda derin bir nefes aldım.

O kadar boş hissediyordum ki. Sıkılmış ve bunalmış. Doğru yerde değil gibiydim. Veya olmam gereken başka bir yermiş gibi geliyordu. Ama bazen daha kötüsü olup hiç bir yere ait olmadığımı hissediyordum.

"Selam Walter!" Pizzacıya girdiğimde kasadaki çocuğa doğru konuştum.

"Selam Blake! Bugün iyi görünüyorsun!" Ah evet. İnsanlar için hep iyi görünürdüm. Hep mutluydum. O aptal ponponları sallayıp, okulun popüler grubu ile aynı masaya oturup kasabanın yakışıklı olan çocuğu ile sevgili olunca öyle olduğumu sana kişi sayısı sadece tüm kasabaydı.

"Teşekkür ederim! Bir kaç pizzayı benim için hazırlar mısın? Dönüşte alacağım ve geç kalmak istemiyorum." Bu şekilde oraya dönmeden önce olabildiğince yalnız zaman geçirebilirdim.

"Carter yine aynılarını mı istedi?" Normal bir şekilde sorduğu soru ile kasıldım.

"Hayır. Aksine biberi bol olsun ve mantarı çıkar. 3 tane olsun. " Carter bibersiz yerdi ve mantara bayılırdı. Kaşlarını çatarak bana kafasını salladığında tebessüm etmeye çalışırken oradan çıktım.

Aldığım nefes titrekleştiğinde ellerimi Lee'nin nefret ettiği ceketime koydum. Çok karamsar olduğunu söylerdi. Fazla siyah olduğunu. İsmim gibi. Kendim gibi.

Adımlarımı yavaşlatıp kararmak üzere olan açık hava sinemasına doğru yürüdüm. Keyfim biraz yerine geldiğinde olabildiğince arkalarda, kullanılmayan traktörlerin birine sırtımı vererek yere oturdum. Filmi önceden izlediğime emindim aslında. Ama ismi aklıma gelmiyordu. Çocuk ölüyor kız intihar ediyordu.

Bakışlarım etrafa kaydığında öpüşen bir kaç çifte gülerek baktım. Kesinlikle sıradan ve tatlıydılar. Yinede herkes benim sevgilimin sarhoş olduğunda beni öpüp yanımda sızmasını daha çekici bulurdu. Bazen insanlara hayatım o kadar mükemmel değil! Diyerek bağırasım gelirdi. Bu sabah yediğim tokat bunun için güzel bir kanıt değil miydi? Babam üvey anneme olan 'saygısızlığım' için tokat atmaktan kaçınmamıştı. Evden çıkıp Carter'ın evine gittiğimde sadece tartıştığımızı söylemiştim. Oda diğer çocukları çağırıp içmiş ve oyun oynamıştı.

Telefonumu çıkartıp arama motoruna tıkladığımda Lee'nin az önce bahsettiği okulun dedikodu sayfası önüme direk çıktığında kaşlarımı çattı m.

Hotdog-45: Bu hafta şanslı kişi tekrardan Shawn! Hadi millet patlatalım burayı! Üzgünüm Shawn!

Kim olduğunu bilmediğim - çünkü bu sayfada insanlar takma kullanıcı adı kullanırdı- biri günün konusunu belirleyince gerilerek telefonu daha sıkı tuttum. Telefonumu kapatmam gerekiyordu ama elim yenile butonuna gittiğinde istemsizce oluyor gibiydi.

Blake / Shawn MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin