Korktuğumu hissettim, kaçmak istedim.
Ben, yanlış bir şey yapmamıştım, veya bir şeyden kaçmıyordum. Ben sadece sevmem gereken kişiyi geç fark etmiştim ve bunun diğer onca insan tarafından nasıl durduğunun farkındaydım.
Ama kaçmak istiyordum. Okulun bir çoğu arkamda fısıldaşıyorken, bir çoğu da önümde bana ezikleyici bakışlar yolluyor iken sadece buradan uzaklaşmak istiyordum.
O ise, bütün bu olanların en büyük suçlusu gözlerini bana boş ifadeler ile dikmiş, dar kotunun cebine koyduğu elleri ile sırtını germiş dimdik duruyordu.
Hızlıca etrafa göz gezdirmem sonucu Shawn'ın burada olmadığını fark etmiştim. Bu bir yandan içimi rahatlatırken, bir yandan da olduğumdan daha yanlız hissetmemi sağladı. Oysaki bana güven veren bir bakışı dahi en azından şu dik tutmayı beceremediğim boynumu emin bir ifade ile kaldırırdı.
Fakat dedim ya, fazla savunmasız hissediyordum.
Nefes alamadığımı, dayanamadığımı fark ettiğim sırada yere saçılmış kitaplarımı eğilerek toplamak o an bana gelen en iyi seçenekti. Yavaşça yere çömelip kitaplarımın bir tanesini kucağıma yerleştirip hepsini üst üste koymaya başlarken ellerimin titrediğini, aceleci davrandığımı fark ediyordum.
Oysaki son kitabı da koyduktan sonra ne yapacağımı dahi bilmiyordum.
Dördüncü olan kitabıma doğru uzandığımda elimi kitabı yere sabitleyen ayak ile hızlıca çektim.
Parıltılı ve yüksek topuğu kitabımı ezerken bakışlarımı hafifçe kaldırdım ve bana yukarıdan kibirli, alaycıl bir bakış yollayan Lee ile göz göze geldim. Yutkunup ayağa kalkarken tırnaklarım öndeki kitabın sert kapağını tekrardan bulmuştu.
Hafifçe sırıtıp kitabımı ayağı ile iterken sinirle yerde sürüklenen kitabıma gözlerimi diktim.
"Kitabını almayacak mısın, kaltak?" Gözlerimi yumarken sakin kalmaya çalıştım ve oradan uzaklaşmak gerektiğini hatırlattım kendime.
Hatta buradan kurtulduktan sonra Shawn'ın beni öptüğü o sokak arasında tavuklu salata bile yiyeceğimizi düşündüm. Bu kalbimdeki ağırlığı hafifletti. Evet, sadece buradan kurtulmam gerekecekti ve sonrasında öylece oraya gidecek ve sohbet edecektik.
Arkama dönerken kalabalık arasından sıyrılıp gitmeyi düşünüyordum ki güçlüce geri itilmem ve yalpalanıp geriye savrulmam bir oldu.
Kalçamın ağrısı canımı yakarken dolu gözlerimi suratımı biraz da örten saçlarım kapatıyordu. Avucumu yere yerleştirirken kalkmak için çabaladım fakat hafif bir sızlanma ile pek de başarılı olmadığımı anlamıştım.
"Ayağa kalksana seni sürtük!"
"Zavallı."
"Neden tek bir şey dahi söylemiyor?"
"Tanrım, ona gerçekten acıyorum."
"Annesi tarafından terk edildiğinden beridir delirmiş olmalı."
"Yazık, ve ezikçe."
Bütün o fısıltılar, beynimin içinde öyle şiddetli dönüyor ve beni boğuyordu ki, ellerim ile boynumu sıkan bir el var mı diye yoklamak zorundaymışım gibi hissettim kendimi.
Yavaşça ayağa kalktım. Onca kalabalık içinden tek bir el uzanmadı, tek kişi dahi yanıma gelmedi. Beklemedim zaten de. Eskiden yakın olan arkadaşlarım şuan tamamen benle nasıl eğleneceklerinin derdindeydiler, ve muhtemelen geri kalan herkes Carter'ın bunca zaman yanında olmamdan dolayı bunu hak ettiğimi düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blake / Shawn Mendes
FanfictionBu hikayede kötü şöhret ona aitti. Kötü şöhret Shawn'ındı.