》16《 Drunk

1.3K 129 141
                                    

"Lütfen yeşil olan elmadan alabilir miyim?" Kafeteryadaki Bayan Jensen bana boş bakışlar atıp kırmızı elmayı demir tepsime koyup sırıtarak bana döndü. "Afiyet olsun küçük hanım."

Sinirle arkama dönüp boş bir masa aramak için durdum ve geniş kafeteryayı süzdüm. İstemsizce gözlerim popüler grubun oturduğu masaya döndü. Her zamanki gibi Carter ve diğerleri ukalaca oraya yerleşmişti, tek bir şey eksikti... O da Carter'ın yanındaki boş, benim olan sandalye.

Carter'ın bakışları yavaşça bana döndüğünde kaşlarını kaldırıp gözlerini bana dikti.

Önümdeki boş masaya sinirli bir şekilde tepsimi bırakıp oturduğumda artık sadece Carter'ın değil, okuldaki bir çoğu kişinin gözleri masada yalnız oturan popüler kıza,bana dikilmişti.

Başımı eğip salatanın plastik kabı ile cebelleşirken biri masam gürültü ile oturdu. Bedenim sıçrarken kafamı kaldırıp önümdeki Carter'a baktım. Açıkçası böyle bir hareket beklesemde bu kadar çabuk beklemiyordum.

"Sen-" diye sinirli bir şekilde olaya daldığında sakince ve sessizce konuştum. "Masama izin alıp otur."

Şaşkınca yüzümü incelediğinde dudakları ne diyeceğini bilemez gibi açık kaldı. En son gözlerini sımsıkı yumup geri açtı.

"S-sen saçlarını mı kestin?" Göz devirip geri salatama baktığım sırada yüzümde dünkü Shawn ile olan sarılmamız gelince sinsi bir gülümseme oluşmuştu

"Beni dinle." Dedi tıpkı benim gibi sessizce. "Buradan kalkıp derhal masaya geliyorsun. Ve sonra bu yaptığın saçmalık hakkında konuşuyoruz."

Alayla gülüp salatama çatalı batırdım. "Beni dinle." Dedim onu taklit ederek. "Şimdi masamdan siktir olup gidiyorsun. Ve sonra yaptığın saçmalıklar hakkında seni becermemi bekliyorsun." Gözleri şokla aralanırken dediğim şey ile duraksadım. Bir erkeğe becermek ile ilgili ne kadar tehdit yapılabilirdi bilmiyorum ama erkekler yapınca kızgın duruyorlardı. Ve ben kızgındım.

"Sen, ne!?" Dedi tekrardan şaşkınca. "Yaptığım saçmalıklar mı!" Kafamı sallarken salatamdaki çatal ile oynadım.

"Blake sen piçin teki için benimle bu şekilde mi konuşuyorsun?" Sesindeki kırgınlığa kahkaha atmak istedim. Muhtemelen bir kaç dakika sonra hırsa dönüşecek ve bana bile acımayacaktı.

"Gözümün önünde, bir insanın saçlarını kestin. Ve evet seni sikeceğim oruspu çocuğu." Duraksadım. "Pardon anneye laf söylenmez." Gözleri sinirle dolduğunda dudaklarımı dişledim. Tanrım aşırı eğlenceliydi ve sonrasını düşünmüyordum bile.

"Eğer bunu yapmaya devam edersen, Shawn denen o göt herifi gebertirim. Anladın mı beni?" Gülümseyip ona yaklaştım. Ellerinden birini tutup avucumun içine sakladım ve ona baktım.

"Beni ona zarar vermek ile tehdit etmeyi kendine yedirebiliyor musun popüler çocuk?" Tırnaklarım avucuna battığında acıyla hafifçe inledi.

"Dün sadece bir çocuğun saçını kesmekle kalmadın. " dedim. Ardından gözlerim arka tarafa takıldı. Masada bizi izleyen Lee ve Paul kaşlarını çatmıştı. Ve kalan okuldaki gizli bakışlar da bizdeydi.

Siktir. Ben ne yapıyordum böyle?

Ondan uzaklaşamazdım. Ona bunları dememeliydim. Kendimi kaybetmiştim sadece.

Elini yavaşça bıraktığım sırada gözlerimi doldurdum. "Ben, ben özür dilerim." Dedim gözlerimi kaçırırken. "Gerçekten kendimi kaybetmişim, sadece dünden dolayı etkilendim."

Aklıma Shawn'ın dünkü berbat hali gelince yaptığım rolü geri kaybediyor gibiydim.

Sonra bana, onun evinde verdiği küçük öpücüğü hatırladım. Onun için devam etmem gerekiyordu.

Blake / Shawn MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin