"Ne?" Dedi karşıdaki Matt. Sesindeki şaşkınlığı alabiliyordum.
"Ne demek orada? Sen neredesin!?" Gözlerim tamami ile Shawn'a takılmış iken onun dediklerini idrak etmem zorlaşmıştı.
"Blake?" Telefonu hızlıca kaldırım üzerinde duran çantamın üzerine fırlattığımda kapanıp kapanmadığını dahi bilmiyordum Yutkunarak Shawn'a baktığımda sendeleyerek düşmekten son anda kurtuldu.
Şimdi, yine dakikalarca sızlamayazdım. Belki...Belki bir işe yaramalıydım?
Hızlıca ona doğru koştuğumda dişlerimi ağlamamak için o kadar sıkıyordum ki ya şişeceklerdi ya da kanayacak. Adımlarım beni ona yaklaştırırken etraftaki hava çekiliyor gibi hissediyordum. O gerçekten çok kötü gözüküyordu. Yüzündeki kuru kanı net bir şekilde seçtiğimde Shawn hala beni fark etmemişti. Titreyen ellerimle ona uzanıp koluna avucumu yerleştirdim.
"Shawn." Sessizce, hatta fısıldayarak söylediğim kelime ile yalpalayan bedeni durdu ve acılı nefesleri durdu. Yavaşça başını bana çevirip yok olmuş gözlerini kırpıp bana baktı. O muhtemelen olanları algılamaya çalışırken, bedenimde yayılan gerginlik ile gözlerimi kaçırdım.
"Gel hadi." Dedim kolunu çok hafif sıkarken. Kaşları tamamen çatılırken karnını tuttuğu elini benim elimin üzerine koydu. Ve itmeye çalıştı.
"Bırak beni." Ağlamamak için derince iç çekerken kolunu daha çok sıktım. Ve itmeye çalıştığı elimin üzerindeki elini tuttup çektim.
"Yapamam. İyi değilsin." Yine alaylı bir şekilde gülmesini bekledim ama yapmadı. Daha doğrusu yapamadı çünkü çektiği acı ile buruşturduğu yüzü hala düzelmemişti.
"İyiyim. Ben çok iyiyim." Gözlerim dolarken onun hizasına geçip kolundaki elim ile belini kavrayıp diğer kolunu omuzumun üzerine koyup yürümesine yardımcı oldum.
Kendinde olsaydı, asla buna izin vermezdi. Ama şuan beni ittirecek veya kendisinin halledebileceği bir durumda olmadığını biliyor, hissediyordu.
Ne yapacağımı bilmeyerek etrafıma bakarken ona zorla bir kaç adım attırıp kaldırımın kenarına çekmeyi başardığımda suratıma yapışmış saçıma sinirle soludum. Bakışlarım küçük bir evi bulurken Shawn'ın omuzumun üzerinde ki kolunu bırakıp parmağım ile orayı işaret ettim.
"Şuraya kadar yürümeyi dene olur mu?" Başını eğerken salladığı başını onay olarak alıp adımlarımi tekrar harekete geçirdim.
Gözlerim ile hızlıca saydığım 4 basamağı çıkmak üzere iken Shawn az olan direnci ile bizi durdurdu.
"Oraya girmek istemiyorum." Ortasında öksürerek söylediği cümle ile ona baktım.
"Evine gitmek istiyorsun değil mi?" Cevap vermek istesede gelen acı ile inleyip dudaklarını ısırdığında onu taşıyamıyınca ağırca yere düştü. Son anda elini omuzumdan kurtarıp hala belinde olan elim ile oturmasını sağladım. Hızlıca eğilip ona baktığımda sıkıca kavradığı demirlikten canının fazlası ile acıdığını anladım.
"Beni bekle." Gözleri düşüp kapanınca yutkundum.
"Shawn. Lütfen." Gözlerini kaçırınca halsiz bedenini arkasına vererek nefes aldı. Ayağa hızla kalkarken onun bu haline daha fazla bakamıyordum.
Koşarak çantamın olduğu yere giderken onu hızlıca sırtıma geçirdim. Telefonu cebime sıkıştırırken başarısız olduğumda titrediğimi anladım.
Bir alt sokağa hızlıca indiğimde nefes nefese kalmam dolayısıyla eğilip dizlerimden destek alarak soluklandım. Arabamı buraya park etmeme küfür ederek hemen içine bindim. Evden çıktığım günden beridir buraya binmiyor oluşum küçük toz taneciklerine yuva yapmışken pencereyi açıp onları yok etmeye çalışıp onu çalıştırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blake / Shawn Mendes
FanficBu hikayede kötü şöhret ona aitti. Kötü şöhret Shawn'ındı.