16. BÖLÜM

699 46 0
                                    

“Annem… O ablama zarar verecek şeyler yaptı” bu sözler Yağmur’un olduğu yerde kalmasına yetmişti. Galip içinde bulunduğu duruma inanamıyordu. Bu küçük kız resmen o konuşsun diye numara yapmış ve istediğini almıştı. Genç kız yavaşça ona döndü ve yanına kadar sessizce yürüdü. Tam dibinde durup, “Nasıl şeyler? Bana anlatacak mısın peki?” gözleri şuan denizden bile daha mavi görünüyordu Galip’in. Gerçekten anlatmalımıydı? Başladıysa bitirmeliydi bunu biliyordu ama yine de o güzel gözlerde acıma görmek istemiyordu.

“Anlatırsam bana acır mısın? Ah hayır gözlerinde acımaya dair bir duygu görmek istemiyorum. Sen Yağmur beni sessizce dinleyip anlayabilir misin?” genç kız başıyla onayladı. İyi şeyler olmadığını tahmin ediyordu zaten. 

“Annem Rüya ablamın kaçırılmasına neden oldu? Üstelik hamileyken… Sinem ablam zamanında o da Rüya ablama zarar verdi. Bunları anlatmak kolay değil ama madem bilmek istiyorsun sana anlatacağım…” Galip anlat içinde yaşayıp da dışarı vuramadığı tüm duygularını genç kıza döktü. Aslında öfkesi hala duruyordu ama zamanla yumuşamıştı birazda olsa. Konuşurken gözlerini bir saniye bile kaçırmadı açık kahvelerden. İçini onun gözlerine bakarak döktü. Belki de o gözler olmasaydı anlatamazdı. Yağmur dinledi sadece, duydukları şaşırtsa da gözlerini oda çekmedi. Acımak yerine ona karşı bambaşka şeyler hissediyordu. Bu yüzden bakmaktan hiç korkmadı.

“İşte böyle Yağmur hanım benim hayatımı bilinmeyenleri. Annem ne yaparsa yapsın benim annem yine. Öylede kalacak…” 

“Şimdi ne demeliyim bilemedim. Bu kadar karışık şeyler beklemiyordum. Sinem ablandan özellikle… Üvey kardeşler arasında hep böyle yanlış anlamalar olur mu?” genç adam kaşlarını çatıp baktı. Bu kız anlattıklarından sonra buna mı takmıştı yani?

“Bunu merak ediyorsun sen şimdi? O kadar şey anlatım sana. Neden? Niçin diye sorman gerekmez mi?”

“Herkesin kendine göre doğruları vardır. Ayrıca evet bunu merak ediyorum. Üvey kardeş olunca neden herkes bir birine üstünlük taslamak ister ki? Ailelerin yaptığı hatalar çocuklara bu şekilde nasıl yansıtılır? Of anlamıyorum gerçekten. Neyse ki ben üvey kardeşlerim görüşmüyorum. Acaba onlarda beni böyle mi görüyor? Hep senin yüzünden aklıma takıldı şimdi yaaa” diye bir anda çıkıştı genç adama. Ama Galip bundan çok onun kardeşi olma gerçeğine takılmıştı. 

“Senin kardeşin mi var yani? Sende bana anlat bakalım neden teyzenle yaşıyorsun?” diye sordu. Bu sorunun cevabını çok merak ediyordu.

“Evet var hem de iki tane. Ama onlarla hiç görüşmedim… Neye benzediklerini daha doğrusu kime benzediklerini bile bilmiyorum.” Gözleri dolmuştu. Acı çektiği bu konuda üzüldüğü belliydi.

“Neden bilmiyorsun ki? Ah sende Rüya ablam gibi baban evlenince evi terk ettin değil mi? Görüşmeyi bile kabul etmemiş olmalısın bilmediğine göre. Ama bu çok yanlış benim ablam her zaman yanımda oldu. Sende onların yanında olmalısın.”

“Varlığımdan haberleri var mı acaba? Sen şanslısın Galip hem de bir çok kişiden daha fazla. İşte bu yüzden hep dediğim gibi sana acımıyorum ama senden hoşlanıyorum.” Dediğinde Galip’in yüzü algıladı her sözle şekil değiştirdi. Varlığımdan haberleri var mı ne demekti ki? Yada bu kız ondan hoşlandığını söylemişti gerçekten de?

“Sen şimdi onları tanımıyor musun? Benden gerçekten hoşlanıyor musun? Eğer öyleyse bu ne biçim itiraf ya? Daha iyisini düşünemedin mi? Hiç romantik değilsin…” genç kız sadece acıyla gülümsedi. Şuan söylemek istediği çok şey vardı ama cesareti yoktu. Kendisini bu kadar kolay açamazdı…

“Ya demek itirafımı beğenmedin? Senin gibi eski sevgilimin resminin olduğu bir odada yapmalıydım belki, o zaman beğenirdin değil mi?” diyerek arkasını dönüp giderken genç adam tarafında omuzlarında tutulup, nazikçe çekildi. Şimdi sırtı Galip’in göğsüne yaslı duruyordu. Nefes alış verişleri hızlandı. Sırtında hissettiği kalp atışları genç adamında kendinden farksız olduğunu anlamasına yetti. Galip ona sarılıp kulağını fısıldadı. 

“Kabul ediyorum sevgilin olmayı” bu sözler sinirlenen Yağmur uzaklaşmak istedi ama boşuna. Galip onu daha sıkı sardı. “Kıpırdayıp durma… Haklısın benim ki fiyaskoydu ama senin ki kabul edilebilir. Bu yüzden ben kabul ediyorum aşkım. Ayrıca çok ama çok güzel kokuyorsun.” Genç duyduğu sözlerle gülümsedi ve konuştu.

“Hatanın farkında olmanda iyi bir şey neyse artık… Madem sevgilim olacaksın o zaman kuralarımı söylesem iyi olacak. Sonuçta ciddi bir konu ve benim isteklerim var.” Dediğinde daha çok gülüyordu. Galip’se bu isteklerin ne olacağını merak ediyordu. Kollarını gevşettiği için genç kız ona döndü ve………

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

“Sedat” 

“Hı” 

“Hı ne ya? Ayrıca elimi bıraksan diyorum herkes bize bakıyor görmüyor musun?” Sedat sevdiği kıza bakıp, “Hayır şuan sadece seni görüyorum, sende öyle yapsan iyi olur… Ben kıskanç bir erkeğim ona göre…” dediğin de Zeynep elini kurtarmaya çalışılıyordu. “Of ya ellerim terledi bıraksana ya. Merak etme bende kıskanç bir kızım ama yapışık ikiz gibi gezmemiz gerekmez değil mi? Farkındaysan eğer burası okul.” Diyerek boş eliyle etrafı gösteriyordu. 

“Farkında olduğum tek şey ellerini tutuğum güzellik. Kıskançsan daha çok elimi tutmalısın hem.”

“Nedenmiş o?”

“Bak şuraya bizim grup orda, diğer tarafa bak bana hayran olan kızlar var orda da. Şimdi elimi bırakırsan benim boş olduğumu düşüne bilirler. Bunu istemezsin değil mi?”

“Çok ama çok kötüsün” diyordu ama artık elini çekmeye çalışmıyordu. Genç adam gülümsedi. 

“Galip’le ne konuştun?”

“Bize karışmaması gerektiğini” 

“Ona ne söyledi?”

“Kızdı biraz ama zamanla alışır canım. Hadi gidip çocuklara bir selam verelim ne dersin?” diye göz kırptı. Zeynep gülümseyerek başını salladı. Berna sinirli görünse de belli etmedi. “Tebrik ederiz bu ne hoş sürpriz” diye yapmacıkça konuştu ve aynı karşılığı aldı. 

“Teşekkür ederim Berna, inan bize de sürpriz oldu” Zeynep içinde saçlarını yolmak istese de belli etmedi. Sonuçta şuan ellerini tutuğu adam onundu. 

“Evet tam bir sürpriz, ne zaman oldu bu? Ah siz ikiniz bizi ayakta uyuttunuz resmen ya.” Fatih’in sözlerine genç çift gülümsedi ve Sedat cevap verdi.

“İlk günden beri vardı ama kısmet bu güneymiş diyelim.”

“Galip biliyor mu? O ne dedi üvey kardeşiyle çıkmana?”

“Biliyor Nil sen mera etme. Hem bu Galip’i değil bizi ilgilendirir sonuçta. Sevgilimle benim aramada değil mi güzelim?”

“Öyle canım Galip sonuçta benim abi falan değil.” Dedi Zeynep’te. Annesi yüzünden hala ona kızgındı. 

“Neyse benim ders gitmem lazım görüşürüz” diye onlarla veda etti ama Sedat hala elini bırakmıyordu. Gözleriyle elini işaret etti ama boşuna.

“Evet bende sevgilimi sınıfına bırakmaya gidiyorum görüşürüz” dediğinde çoktan yolla koyulmuştu. 

“Şimdi sen derse de girmek istersin?” 

“Yok canım ne dersi benim zaten girmek gereken derslerim var ama okul çıkışı bir şeyler yapalım. Yalnız olarak…” derken genç kızın sınıfın kapısında duruyordu.

“Tamam birlikte ne yapmak istersiniz acaba Sedat bey?” 

“Çok şey yapmak istiyorum ama zamanla artık. Biraz elle ele dolaşıp yemek yemekle başlayalım önce değil mi? Çokta hızlı gitmeyelim” imayla kurulan bu cümle genç kızın sinirlenmesine neden oldu ve bir tekmeyle karşılık verdi. Sedat dizine gelen tekmeyle acıyla iki büklüm oldu. Bir kız nasıl böyle güçlü vurabilirdi ki?

“Yah insan sevgilisine şiddet uygular mı? Hem ne yaptım da tekme atıyorsun?” diye sinirle soludu. 

“Ben eve gideceğim okul çıkışı, sen kendin gez.” Diyerek hızla sınıfına girdi. Sedat ökeyle bir küfür savurdu ama genç kız sırasına geçtiği için duymadı bile… 

MAVİ VURGUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin