Galip gördüğü yüzle donup kaldı. Kapıda onu görmek isteyen kişi Pelin’den başkası değildi. O kadar zaman sonra tekrar buradaydı, onun yanında, gözlerinin baktığı yerdeydi… Ne hissetmesi gerektiğini şuanda bilemiyordu. “Galip ben geldim” diyordu genç kızsa. Uzun kahverengi saçları, yeşil ormanları bile kıskandıracak gözleriyle “Ben geldim” diyordu. Duymayalı çok olduğu tanıdık o sesle. Genç kızın peşinden bahçeye çıktı. Pelin içeri girmek istemiyordu, kapı ağzında konuşmakta…
“Pelin” diye bildi sonunda. Şuan aklında Yağmur’dan eser yoktu… “Özlemişim seni Galip” diyerek genç adama sarıldı ve Galip’te genç kıza. Bu manzarayı izleyen yağmurdan habersizdi. Şuan ne yaptığının bile farkında değildi… “Galip ben çok mutsuzum, çok bunaldım ve sizde yoktunuz” diye sitem ediyordu sarılırken. Galip genç kızı kendinde biraz uzaklaştırdı ve yüzüne baktı. Tanığı, sürekli resimleriyle konuştu kıza. Siz yoktunuz diyordu ama giden kendisiydi…
“Pelin” dedi tekrar. Gözleri yine oyun oynuyor olmazdı değil mi?
“Benim Galip… Döndüm” dedi genç kız bu seferde.
“Pelin kötü bir şey mi oldu?” diye sordu yüzü solgun görünen kıza. Gerçekten Pelin şuan yanındaydı. İnanması güç olsa da gerçekti…
“Duyduklarım doğru mu Galip? Seviyor mu gerçekten?” diye acıyla resmen inledi. Başkasını değil sadece onu sevmeliydi ama öyle olmamıştı.
“Bu konuda bana gelmemelisin Pelin. Sende biliyorsun bunu değil mi?” dedi. Buraya gelme sebebinin bu olduğunu tahmin etmeliydi en başından. Görmek istemediği içinde karşıydı ya.
“Biliyorum ama başkam kimsem yok ki Galip bir sen… bir sen varsın” dedi. Genç adam hüzünle gülümsedi, elinden başka hiç bir şey gelmiyordu. Sonra Pelin’in titrediğini hissetti.
“Üşümüşsün hadi içeri girelim” diyerek genç kızın soğuktan donmuş ellerini tuttu.
“Galip, ama baban…”
“Merak etme sana kötü davranmaz. Ablamlar da yok. Güvendesin yani” diye açıkladı. Korktuğunun farkındaydı ama korkusu yersizdi. Ablaları olsa laf sokardı ama babası böyle özel konulara karışmıyordu.
“Hadi ama bende üşüdüm hasta olmamı istemezsin değil mi? Ablamlar beni hasta ettiğini duyarsa seni fena yapar biliyorsun sende.” Diyerek elini tutuğu kıza cevap verme hakkı tanımadan peşinden sürükledi. Tam kapıdan içeri girecekken duyduğu sesleyse oldu yerde donup kaldı. Bedeni gerçek anlamada buz tutmuştu şuan. Yumuşakça tutuğu ele baskısı da artmıştı ama Pelin önemsemedi.
“İyi akşamlar “demişti Yağmur. Onları uzaktan izlemiş ve arkalarından eve girmeye karar vermişti. El ele görünce kendini belli etmesi gerektiğini hissetti. Onu suçlarken daha ikinci gün başkasıyla el eleydi genç adam. O elleri birleşmiş görmek canını yaksa da, o güçlü bir kızdı. Neler görüp yaşamıştı bu güne kadar. Başı dikti, buğulu gözleriyse durulmuştu. Ağlayarak küçük düşmek istemiyordu. Genç adam arkasını döndü ve göz göze geldiler. Ama tutuğu eli hala bırakmıyordu. Yağmur gördüğü manzarayı görmezden gelemeye çalışsa da yüreği kanıyordu şuan. Kesseler bu kadar canı yanar mıydı acaba?
“İyi akşamlar” dedi genç adam sonunda konuşmayı akıl edip. O gözlerde hayal kırıklığı ve hafif bir alay seziyordu ama açıklanmayacak bir durum yoktu ortada. Yinede eniştesinin dediği gibi yapıp uzak duracaktı. Kalbi iki arada olmayı çoktan kabul etmişti belki de…
“Merhaba Pelin hoş geldin. Umarım adınla hitap etmem zorun olmaz senin için” dedi bu defa Galip’le el ele kendisine dönen kıza. “Hoş bulduk hayır sorun değil ama sen de kimsin?” diye sormuştu. Önce Galip’e baktı Yağmur. Düne kadar onun sevgilisiydim demek istese de diyemedi…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ VURGUN
Teen FictionMAVİ DÜNYAM HİKAYESİNİN DEVAMIDIR MAVİ GÖZLÜ, YÜREKLİ BİR ADAM AİLE ÖZLEMİ ÇEKEN GENÇ BİR KIZ GALİP'İN YAĞMUR AŞKI