Sessizce oda diğerleriyle yata bindi. Beyazların ağırlıklı olduğu, yer yer siyahlarla renklendirilmiş bir yattı. Gerçekten güzel ve lükstü. Eh zengin olmanın ayrıcalıklarından biriydi… Bir köşe takımı ve masa vardı. Ön taraf güneşlenmek için muhteşemdi. Oda bir köşeye geçip oturdu. Yabancı müzik ve çıkarılan içkilerle eğlence başlamıştı. “Dans etmiyorsun bu gün anlaşılan? “ Sedat’ın sesiyle ona döndü.
“Canım istemiyor, ayrıca beni savunmana da ihtiyacım yok. Bu gün yaptığını tekrarlamazsan sevinirim. Onlar bana alışmak zorunda değiller.” Sedat bu sözlerle öfkelenmeye başlamıştı ama belli etmedi.
“Ben seni savunmadım. Bu grubu Galip’le ben kurduk. İstemediğimiz yol alır ve Nil hatta diğer kızlar bunu unutmuş gibi. Uyarı alma zamanları gelmişti.” Diye açıkladı. Zeynep kahverengi gözlerini onu odakladı. Kendi kurallarına uymayanları silmesi bu kadar kolaydı anlaşılan. Zaten böyle olmasaydı okulun en çapkın erkeği olamazdı.
“İyi ama ben tartışırken araya girme. Zaten beni sevmiyorlar, birde senin davranışların yüzünden başımı ağrıtmasınlar.”
“Seni dışlamak onların haddine değil. Bak kendini savuna biliyor olman güzel ama, bu kızlar öyle kuru gürültüye pabuç bırakmazlar. Sen yeni kızsın onlara göre. Bu yüzden onların dikkate alacakları biri konuşmalı. Yanlış anlama ve bana öyle bakma… Sen zeki bir kızsın, bu yüzden düşünerek konuş benimle. Haklı olduğumu sende anlayacaksın.” Bunu zaten biliyordu genç kız. Ama inadına yada gururuna yediremiyordu. Öyle davranmasa kendi olamazdı zaten.
“Neyse ya, bu konuyu kapatalım” dedi yüzünde ki gülümsemesiyle. Bu kız böyle gülünce için de bir mutluluk hissediyordu. Bir haftadır gözleri okulun her karesinde bu kızı arıyordu. Yanında gördüğü adamları ikaz bile ediyordu. Neden yaptığını bilmese de kimse ona yaklaşsın istemiyordu. Ah o kahveler içine işliyordu resmen. Bu işin sonu kötü olacak gibi görünüyordu.
“Tamam hadi dans edelim “ diyerek yerinden kalktı ve genç kıza elini uzattı. Zeynep biraz tedirgin de olsa genç adamın elini tuttu ve ayağa kalktığında dans etmeye başladılar. Kalbi sanki olması gerekenden hızlı atıyordu. Beline dolanan kol onu kendine daha çok çekiyordu. Bu hiç iyi değildi.
“Söyleyin bakalım Zeynep hanım okulumuzdan memnun musunuz?” bu soruyu sorarken siyaha dönük gözleri parlıyordu. Kollarında genç kızın olması onu mutlu ediyordu. Zeynep tebessümle karşılık verdi genç adama. “Şimdilik her şey yolunda... Sonrasını bilemem ama” içten bir cevap bazen her şeyi anlatmaya yeterdi. Sorunsuz olmasa da okulu sevmişti.
“İzmir’i özlüyor musun peki?”
“Evet özlüyorum” buğulanan gözlerden zaten bunu göre biliyordu Sedat. Ama o gözlerin bir anda neden buğulandığını anlamamıştı. Aklına gelen düşüncelerden hoşlanmamıştı. İçinden geçenleri dillendirdi.
“Sevgilin falan var mıydı orada? O yüzden mi o güzel gözlerin buğulanıyor?” diye sordu. İçinde bir yerler olmasın diye dua ediyordu.
“Hayır sevgilim yok. Daha önemlisi babam var” demişti. Bu üzgün bakışların ve özlemin basına olması genç adamı rahatlatmıştı. Aklı bu kızla doluyken onun sevgilisi olması haksızlık olurdu.
“Babanı çok seviyorsun anlaşılan”
“Evet öyle çok ki” demişti aydınlanan bir yüz ifadesiyle. Annesiyle boşansalar bile babası her şeydi genç kız için. Ondan uzak olmak canını yakıyordu. Telefon konuşmaları yetmiyordu…
“Aile her şeydir insan için. Ama üzülme yinede eminim babanda üzülmeni istemezdi. Böyle sevilen bir baba, eminim çokta seviyordur kızını.” Genç kız gülümseyerek Sedat’a baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ VURGUN
Novela JuvenilMAVİ DÜNYAM HİKAYESİNİN DEVAMIDIR MAVİ GÖZLÜ, YÜREKLİ BİR ADAM AİLE ÖZLEMİ ÇEKEN GENÇ BİR KIZ GALİP'İN YAĞMUR AŞKI