14. BÖLÜM

801 44 0
                                    

“Kim gelmiş kızım” diyerek hizmetçisini sordu. 

“Kaan bey efendim Yağmur hanımın kuzeniymiş.” Diyerek açıkladı. 

“Tamam içeri al misafiri kapıda bekletme” diyerek Yağmur’a bakarak cevap verdi. Yağmur umursamaz görünüyordu. Aslında geleceğini tahmin ediyordu ama sabahın köründe beklemiyordu. Oturduğu yerden kalkıp kapıya yöneldi. Zaten bu masadan kaçmak için fırsat kolluyordu. Kuzenini görünce gülümsedi ve “Hoş geldin Kaan çok özlemişim ya” diyerek boynuna sarıldı. Babasının ailesinden sevdiği tek kişiydi genç adam. hatta onu seven tek kişi.

“Bende seni özledim bir göreyim dedim.”

“İnanmam ama inanmış gibi yapabilirim” diyerek konuştu. Babası büyük ihtimalle onu sorguya çeksin Özcan hakkında bilgi alsın diye göndermişti.

“Çok zekisin sen ya kime çektin?”

“Bilmiyorum ama sana olmadığım kesin.” 

“Bak sen bizim cadıya dil hala kolum kadar.” Diyerek kolunu gösterdi. Ah bu kızla uğraşmayı çok seviyordu. 

“Hadi kapıda kalma. Ayrıca mükemmel bir zamanda geldin. Seni zaten zamanlaman yüzünden seviyorum”

“Hadi ya başka sebepleri yok mu yani?” içeri geçerken kuzenini beline sarılmış gülümsüyordu. Bu yakınlığı gören Galip istemsiz olarak gerildi. Kuzeni bile olsa bu yakınlık fazlaydı genç adama göre.

“Sonra konuşuruz canım.”

“Hoş geldin canım nasılsın? “

“İyi Gülnur abla siz nasılsınız? “

“Bizde iyiyiz şükür e seni hangi rüzgar attı.” Genç adam gülümseyerek cevap verdi. 

“Rüzgar değil ama oldukça şiddetli Yağmur attı abla. Ah rüzgar dediniz de aklıma geldi senin ufaklı nasıl kız? Hala gönlün onda mı?” diye imayla sordu. Yanında ki adamın kim olduğunu oda merak ediyordu. Amcası “Git ve sor” dediğinde zaten buraya gelmek zorunda kalmıştı.

“Evet almayı düşünmüyorum da. Eminim o herkesten çok daha iyi bakar gönlüme” diye umursamazca konuşmuştu. Etrafında ki erkekler tek kelimeyle bencildi.

“O kadar diyorsun. Neyse hazırlan da biraz dışarı çıkalım hem Zeynep nerede?” diye sordu.

“Uyuyor hala” 

“Bu saatte mi? İstanbul size yaramamış anlaşılan söyle o küçük hanıma o da gelsin. uyu uyu nereye kadar.” Zeynep’in normalde çoktan kalkmış olması lazımdı. Buda genç adam için ayrı bir merak konusu olmuştu. Yağmur bu teklifle gülümsedi. Hem Zeynep için biraz açık hava ve evden uzaklaşmak iyi olabilirdi.

“Tamam sen bekle ben gidip geliyor.” Diyerek salondan çıktı. Yarım saat sonra iki kızdı hazırdı. Zeynep sessizce Yağmur’un arkasından salona gelmişti. Üzerinde kot pantolon ve beyaz bir gömlek vardı. deri ceketti ve at kuyruğu yaptığı saçlarıyla oldukça hoş olmuştu. Yağmur kırmızı bol bir tişört ve siyah tayt gitmiş, kuzeni gibi saçlarını at kuyruğu yapmıştı. İki kızda sıfır makyajla doğal güzelliklerini ön planda tutmuştu. “O kızlar harikasınız,” diyerek gülümsedi Kaan. 

“Teşekkür ederim sende fena durmuyorsun. Özelikle gök mavisi gömlek sana çok yakışmış. Genç adam bu sözlerle iyice sırttı. Yeşile çalan gözleri tam anlamıyla muzip bakıyordu. Galip ona bakınca çapkın bir erkek olduğunu anlaması zor olmuyordu. uzun boyu kaslı bedeni Yağmur gibi kumral saçları ve yeşile dönük gözleri. Ama Yağmur’un gözleri daha güzel diye düşündü içinden. Açık kahve, bal rengi ve elaya bazen de elaya çaldığını görmüştü o gözlerin. O an göz göze geldiler. Yine bal rengi bakıyordu gözleri. Bak gibiyim der gibi.

MAVİ VURGUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin