9. BÖLÜM

891 47 0
                                    

“Bunun neden merak ediyorsun?” gözleri genç adamın gözlerine sabitlenmişti. Alacağı cevap ne olacak bilmese de merak ediyordu. “Hiç sadece merak ettim.” Dedi Galip. Bu sırada çıkan bir rüzgar genç kıza saçlarını Galip’e doğru savurdu. Sevdiği koku içini doldururken Yağmur’un yüzüne dağılan saçlarına baktı. Elleriyle güzel yüzünü görmesini engelleyen ipek gibi yumuşak bukleleri kulağının kenarına koydu. Genç kız bu temasla irkildi. Böyle bir yakınlık kalp atışlarının hızlanmasına neden oldu. Heyecan mı yoksa etkiye tepki mi anlayamadı. Hafifçe Galipten uzaklaştı. 

“Teşekkür ederim ben hallederdim” diye biraz çekingen bir tavırla söyledi. Nefes alışları değişmişti bu temasla. “Ben haletlim işte, zor bir şey değildi” bu cevabı verirken gözleri açık kahve gözlerle birleşmişti. Ruhu sanki yeni hayata bakar gibi bakıyordu genç kıza. Böylesine güzel olması suç sayılmalıydı. 

“Çok güzelsin” bu sözlerle şaşkınlıkla baktı Yağmur koyulaşan mavilere. Güzelsin mi demişti şimdi? Ah neler oluyordu anlamıyordu. Kalbi her saniye daha da hızlı atıyordu. Sakinleşmek isteyen mantığını saf dışı bırakmak istercesine… Galip’te genç kız kadar şaşkındı, içinde düşündüğü cümleyi sesli kurmuştu. Dudakları ona isyan mı ediyordu yani? İçinde yeşermeye başlayan bir filiz gibi duyguları artık dilemi gelmek istiyordu? “Teşekkür ederim çok incesin” diyerek gülümsemişti ve ekledi. 

“Senden beklemediğim kadar hem de” diyerek son noktayı koydu sözlerine. Evet ondan kesinlikle böyle bir söz beklemiyordu. “Benden neler bekliyorsunuz küçük hanım?” diye sırıtarak konuşmaya başlamıştı Galip. 

“Hım… Bilmem ki” diyerek düşünüyor gibi baktı genç adama. Gözleri haylazca parlamıştı. Bunun Galip’te farkındaydı. “En son çıkarcılıkla suçlamıştın. Ah tabi Özcan’la ilgili olan konuşmamızı da unutmayalım” 

“O konuyu unutalım bence. Hatta ilkini de. “ 

“O zaman ne konuşmak isterdiniz Galip bey? diye şımarıkça sordu. 

“ Bu akşam neden bu kadar süslendiğini konuşa biliriz mesela. Hayırdır bilmediğim bir durum mu var?” diye gördüğü ilk andan beri aklında beliren soruyu sordu. Kırmızı beyaz uyumu şahane ötesi olmuş, sade makyajının kırmızı rujla bütünleşmesi tüm dikkatleri dudaklarına çekmişti. Ah gözlere enfes bir manzara sunuyordu. Bu düşünce canını sıktı. Ona bakanların gözlerinden neler düşündüklerini az çok anlayabiliyordu. 

“ Parti için tabi ki. Biraz süsten kimseye zarar gelmez değil mi? Hem sen bile çok güzelsin dediğine göre fena da olmamışım” bu kız kesin aptal olmalıydı. Fena hem de çok fena bir görüntüsü vardı. 17 yaşında bir genç kız yerine oldukça göz alıcı genç bir kadın gibi duruyordu. Kırmızı dudakları adeta beni öp der gibi duruyordu. Gözlerini birkaç saniye kapayıp açtı. Olası bir öpücük faciası şuan için pekte uygun değildi. “Daha sonra” dedi içinden ve yine kendi düşüncelerine şaşırdı. Bu kız öpmek mi istiyordu yani? Ah aklı ve kalbi farklı boyutlarda yer alıyordu anlaşılan. Bu gece bir an önce bitmeliydi. Yoksa sonuçları pek hayırlı olmayacaktı. Derin bir nefes alıp verdi. Yağmur genç adamın hareketlerini izliyordu. sanki kafasında bir şeyler tartıyor gibi görünüyordu. Mavi gözler sonunda onu buldu ve gülümsedi. 

“İyi misin? Sanki bir an dünyadan koptun?” ah hem de nasıl kopmuştu ama bunu söyleyemezdi.

“İyiyim biraz fazla içtim herhalde aklım bulanıyor” evet bu gerçek olabilirdi. Sabah uyandığında genç kızı öpme isteği yok olup gidebilirdi. 

“Neden bu kadar çok içtin ki? Yapabileceğim bir şey var mı? Bu konularda tecrübem yok. Sarhoş nasıl ayıltılır bilemiyorum.” Diye masumca açıkladı. Galip onun bu hallerine mest oluyordu. Lanet kalbi uzun bir zaman sonra tekrar atmaya karar vermiş gibi son hız atıyor ve yerinden çıkmak için çırpınıyordu. Tıpkı kapana kısılmış bir kuş gibi. Ya da sudan çıkmış balıkta olabilirdi. Yine kendi içinde ki düşüncelere dalmaya başladığını fark edince kendini silkeledi ve topladı.

MAVİ VURGUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin