7. BÖLÜM

935 48 0
                                    

“Anlamadım… Sen şimdi benim ne kadar yakışıklı olduğuma baktığını mı söylüyorsun?”

“Anlamışsın işte.” Dedi umursamaz bir tavırla, Galip’in yüzündeki şaşkınlığı görebiliyordu. 

“Beni yakışıklı mı buluyorsun yani?” anlaşılan beyefendi bunu özelikle duymak istiyordu. Bir kez daha baştan ayağı süzdü ve konuşmasına devam etti.

“Ben değil okulda ki kızlar falan. Sanki senden bahsederlerken ulaşılamaz bir adamdan, yakışıklılık sınırlarının dışına çıkmış bir varlıktan bahsediyorlardı. Bende onların ne kadar doğru düşündüklerini merak ettiğim için sana alıcı gözüyle baktım. “ alıcı gözümü buda neydi şimdi? Kendine almayı düşünen biri gibi konuşuyordu. Bu kez sesli sordu. “Beni kendine almayı mı düşünüyorsun?” ah nasıl da tuhaf hissediyordu şuan. Bu küçük kız onun duygularını nasıl karıştıracağını çok iyi biliyordu.

“Hayır tabi ki de… Sadece baktım, Özcan’dan pek farklı sayılmazsın aslında.” Özcan’a ne zaman nasıl geldiklerini anlamadı genç adam. Bedeninde bir sinir dalgalanması oluyordu bu ismi Yağmur’un dudaklarında duyduğunda. “Özcan’ın konumuzla ne alakası var anlamadım ben?” bu konuşmaya başladıklarından beri hiçbir şeyi anlamıyordu zaten. Özelikle de içinde alev alan öfkesini.

“İkinizi kıyaslıyorlar o yüzden baktım. Ben pek bir fark göremiyor. Sen sadece yaş olarak biraz daha büyük ve bedensel anlamada daha yapılı duruyorsun. Ama ikinizin de ortak özeliğiniz gerçekten yakışıklı olmanız. Onların çelişkilerini anlaya biliyorum şuan sana bakınca.” Bu nasıl bir itiraftı böyle. Acaba Yağmur’da ikisi arasında ki çelişkiyle tercih mi yapıyordu. Genç kızın devam eden konuşması aklında ki soruları susturdu. “Bence Özcan senden bir adım önde olur. Senin gibi tanımadığı insanları yargılamıyor ve etrafına güven veriyor. Onunla olduğum zamanlarda ben böyle hissediyorum en azından.” Haklıydı da. Galip onun içinde fırtına estirecek gibi hissediyordu. Onun çekimine kapılmayı düşünmüyordu bu yüzden. Bir tercih yapmak zorunda kalsa Özcan’ı çekerdi. Güvenli bir liman gibi… Onun ihtiyacı olan tek şey güvendi. Sevme ve aşk bu sıralamaların en sonunda geliyordu. Aşkı istemiyordu. Ama aşkın isteğe göre gelmediğini bilmiyordu. Belki de kalbi kanatlanıp uçtuktan çok sonra fark edecekti aşkı…

“Bence bu defa yanılan sensin. Onu benimle kıyaslanman bile yanlış. O gelirken ben dönüyordum güzelim…” bu itiraflar içinde bir yeleri yıkıp geçmişti ve bir şekilde oda yıkım yaratmak istemişti. Sözleri düşünmeden döküldü dudaklarından. “Ben seni istersem eminim sen Özcan’ı adının bile anmazsın. Ben istersem benim olmak için delirirsin. Ben istersem bunu yapmak inan bana çok zor olmaz.” Bu nasıl bir cümleydi ve neye bağlaması gerektiğini Yağmur anlamamıştı. O istedi diye onun olmak fazlasıyla saçmaydı. Yüzünde alaycı bir gülümsemenin yayılmasına izin verdi. Genç adam gelecek olan sözler için kendini hazırlıyordu. Bedeni dikleşti ve yıkılmaz bir dağ gibi genç kızın önünde durdu. O gözlerde onu çeken ve içine işleyen bir şeyler olduğunu biliyordu. 

“Saçma” tek kelime, basit bir cevap. İşte yıkılmaz bir dağa darbe indirmenin en basit yolu. Galip dişlerinin arasından tısladı. “Saçma olan ne?” diye.

“Şuan burada bana söylediklerin. Ben senin istediklerini gözü kapalı yapacak bir oyuncak değilim. Benim aklım var, her şeyden önce. Bir gururum, bir onurum ve hayatıma duyduğum saygım. Basit bir istek için harcayamayacağım kadar çok şeyim var.” Galip bunu ona bakan açık kahve gözlerde görüyordu zaten. Hayatta değer veren genç bir kızı. “Kendi değer yargılarını bile yıkacak bir şey bu küçük kız. Tutku ve aşk sana gelince beni anca anlarsın. Büyüyüp sevdiğin zaman… Kaybetmekten korktuğun zaman… Sevip uzak kaldığında, o hayatını bir değeri olmadığını anlarsın” bu sözleri bir öğüt gibi içinde hissetti genç kız. Aşk ona gelince gerçekten böyle mi olacaktı. Bilmek istediğinden emin değildi. Umursamazca omzunu silkti ve Galip’e baktı. Ona aşık olacağını düşündüren neydi bilmiyordu.

MAVİ VURGUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin