FİNALLLL

1.3K 58 3
                                    

“Dans ederken beni mi izliyordun sen?” söylediği o kadar sözden sadece bunu anlamıştı yani. Zeynep’i daha çok öfkelendirdi bu sözler.

“Kes artık ne izleyeceğim seni gözüme takıldın bir ara sadece.”

“Öyle mi? İçimden bir ses fazlası olduğunu söylüyor”

“Söyle içinde ki o sese çok konuşmasın hatta böyle boş hiç konuşmasın” diyerek adamdan uzaklaşmak istedi ama nafile. Sedat ona daha çok yaklaşıyordu. Neredeyse bir bütün olmuşlardı. Sevdiği koku içine dolarken, kalbi hızla atmaya devam ediyordu. Bu hızla kalp krizi riski de artıyordu. Sonra düşündü Zeynep’e göre boş konuşan iç sesi. “Ondan gelecek ölüm bile kabulüm” diyordu.  Ne boş konuşması yakıp geçiyordu içinde ki ses yüreğini. Sevdiği kadın gibi… Özlemi gibi…

“Seni özledim. Kokunu, sesini, yüzünü” diyerek devam etti. İpler artık kopmuştu genç adamda.

“Ben seni hiç özlemedim. Bu iğrenç kokunu, beni tiksindiren dudaklardan çıkan sesini, başka dudaklarda can bulan dudaklarına ev sahipliği yapan yüzünü hiç ama hiç özlemedim” Sedat güldü. Resmen yandım, kavruldum diyordu genç kız ona göre. Çıkmaz bir kıskançlığı esir oldum diyordu. Acısını da Vedat denen o adamla çıkarmak istiyordu. Aklına gelen adamla kaşları çatıldı, sinir tüm bedenine hakim olmaya başladı.

“Kıskanman güzel sevdiğim ama kıskandırman ölüm.” Diyerek özlediği dudaklara kapandı. Konuşmasına izin vermeden… Konuşurda engel olur diye korkuyordu kalbi. Özlemle, aşkla öptü özlediği dudakları. Nasılda yanıyordu bu kadınla, nasılda her şeyi siliyordu benliği. Kim olduğu yada ne olduğunun önemi yoktu şuanda. Sadece özlediği dudaklar ve sevdiği kadın vardı…

“Yap… yapma Sedat” dedi zorlukla Zeynep. Şuan içinden ona engel olmak gelmiyordu oysa. Oda özlemişti ama içinde ki öfke özlemini perdeliyordu. Dört yıl onsuz geçen dört yıl boyunca unutmaya çalışmış ama becerememişti. Kalbi hep ona git demişti. Üstelik o başka kadınlarla günü gün ederken. Sende hatalısın demişti. Belki diyordu iç sesi, yanına geldiğinde ona güvenip dinlemediği için hatalı olabilirsin. Ama sevdiği adam ve sevmediği kızın birleşen dudakları canından can almıştı. Her saniye gözlerinin önündeydi o görüntü. Kendini unutmuş ama o görüntüyü unutamamıştı. Bu düşünceler aklına geldiğinde tekrar öfkesi yüzünü gösterdi ve genç adamı üstünden itti. Bu defa başarılı olmuştu. Öfkesi deli bir kuvvet vermişti ona yada genç adam öpüşmenin etkisiyle kontrollü bırakmıştı.

“Pelin’le görüştüm” dedi bir anda. Evet Zeynep Pelin’le görüşmüştü yaklaşık üç hafta önce.

“Ne zaman?” diye sordu şaşkınlıkla genç adam. Ne zaman ve ne konuştuklarını merak ediyordu. Zeynep derin bir nefes alıp tüm görüşmeyi anlattı. Bazı yerlerinde gülüyordu da. Sedat bile o olaylardan sonra Pelin’le görüşmemişti.

“Evlenmiş hastanede karşılaştık onunla. Bir bebeği olmuş. Bende başka bir arkadaşımın doğurduğu için ziyarete gitmiştim. Hem de kiminle biliyor musun o gün benim öptüğüm adamla. Bana dedi ki, “Sen onunla öpüşüp gittikten sonra kim olduğunu falan sordu yanıma gelip. Birlikte içtik ve tüm yaptıklarımı ve sizi anlatım ona. Bana tiksinerek bakmasını bekledim ama onda anlayış vardı. O da geçmiş bu evrelerden. Sonra birbirimizin yaralarını, geçmiş hayatlarımız da yaptığımız hataları sardık. En azından içimizde… Sevdik birbirimizi ve evlendik. Sonra bebeğimiz olacağını öğrendik ve dün onu kucağımıza aldık. O kadar başka bir duygu ki yaşamayan bilemez canım. Onu kucağıma aldığımda aklama ilk sen geldin, sana yaptıklarım. Ve ismini Zeynep koydum… Senden özür dilemek için bir şans isteyerek hem de. Bak kızım bana o şansı getirdi ve sen karşımdasın. Beni affetmen imkansız biliyorum ama beddua da etme. Bir kızım oldu Zeynep benim yaptıklarımın acısını o çeksin istemiyorum. Sedat’a ve sana yaptıklarımın acısı kızımdan çıksın istemiyorum. Anne olmak böyle bir şeymiş. Önce bebeğin geliyormuş her şeyden çok onun için endişe duyuyormuşsun. Lütfen küçük kızım için, beni affetme hatta bende kendi affetmiyorum ama dedim ya kızım için bana beddua etme. Hakkını helal etme… Bunu senden asla istemem. İsteyemem… O öpücük senin bizi gördüğün içindi. Başım belada diyip kandırdım onu. Bir adam tuttum ve inanmasını sağladım. Öyle ki abisini bile kandırıp yanıma çektim. Abisi ve benim ısrarlarımıza dayanamadığı için dans etti benimle. Eski günlerin hatıra… O seni sevdi sadece halada seviyor. Onunla ilgili haberleri okuyunca bunu daha iyi anlıyorum. Senin ve benim yıktığım bir adam görüyorum. Ben kandırdım sen inanmadın. Oda dağıttı kendini. Sana olan sevgisi bitmedi bitemezde. Ben en çokta bunu anladım ama geç oldu. Bir şansı hak ediyor ve senin eğer ki hayatında biri yoksa, onu sevdiğin gibi kimseyi sevemiyorsan bu hak ettiği şansı ona vermelisin. Tek suçlu ben değilim ben senin sevgilini öptüm sende benim kocamı yani artık kocam olan adamı. Ona şans ver ona ve kendine hala bir parça umut varsa şans ver.” Dedi bana. Ne diyeceğimi bilemedim inan ki. Ama sen hala aynısın karı kızla iş pişirmekten hiç geri kalmıyorsun. Ben burada gözlerinin önünde dururken hem de… Bizi o şansı çoktan kaybettik öyle değil mi? Bizim şansımız çoktan yok oldu” diyip genç adamın yanında uzaklaştı arkasına bile bakmadan Vedat’ın yanına gitti. Acısını sonunda dile dökmüştü. Kör bir adamın ancak bu yolla gözlerini açabilirdi. Madem seviyordu artık hileye hurdaya yer vermemeliydi. Bu gece burada olacağını bilmiyordu aslında. Vedat kafası dağılsın diye getirmişti onu buraya yada onu kandırmıştı. Vedat’ın istediği her şeyi bir çırpıda öğrenen biri olduğunu biliyordu. Bu konuşmaya fırsat vermek için getirmiş olabilirdi onu. Çektiği acıyı anlayıp hem onu korumuştu zaten.

MAVİ VURGUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin