Kantinde her zaman oturdukları masayı arkadaşlarının kahkahaları doldururken, onlara katılabilmeyi dilerdi. Tabii eğer bu kadar gülmelerine sebep olan şey kendisi olmasaydı.
"Abartma Tae, git konuş işte, zararsız bir tip." Sesini inceltip onu taklit eden Taehyung'un kafasına az önce bitirdiği kahve bardağını atıp gözlerini devirdi.
"Susun artık, dünden beri bitmedi eğlenceniz."
"Sana söyledim, o çocuk ciddi anlamda sorunlu bir asosyal. İşin sinir bozucu tarafı, iyi görümlü bir moron olması. Eh, yazık oldu, kulüp başkanına partner değişikliği istediğimi söyleyeceğim."
Jimin hışımla kalktığı sandalyesini devirince etraftaki birçok göz onlara döndü. Yumruğunu masaya vurup arkadaşlarına eğildi.
"Bu kadar kolay vazgeçemezsin. Bekle ve gör, o çocukla konuşacağım ve derdi neymiş öğreneceğim. Ona beni öylece bırakıp gitmesinin bedelini ödeteceğim. O herif yanlış sarışına bulaştı-"
Kafasına yediği şaplakla, Jimin susmak zorunda kaldı.
"Ne yapıyorsun geri zekalı? İnsanları korkutuyorsun."
"Ama hyung siz beni hiç ciddiye almıyorsunuz ki." Dudaklarını büzüp sandalyesini düzeltirken gözleri umutla diğer abisine çevrilmişti.
"Namjoon hyung, sen bari bir şey söyle."
"Bilemiyorum Jimin, senin gibi tatlı birine bile bu kadar sert davranıyorsa, o çocuğa yaklaşmak pek de mümkün olmayabilir."
"Benim biricik civcivim, ne ara bu kadar büyüdün? Mahallemize ilk taşındığın zamanlar dün gibi. Şimdilerde okulun tatlı çocuğu oldun ve reddedilmeye bile başladın." Bir anne edasıyla Jimin'in saçlarını karıştıran Tae'de bu sefer Hoseok'un şaplaklarından nasibini almıştı.
"Üstüne gitme civcivimizin, kızıp uzaklara kaçacak senin yüzünden."
O üçlü kendi aralarında yaptıkları şakalara gülmeye devam ederken Jimin sessizce sandalyesine tünemiş, uzaklara bakıyordu. Ellerini birleştirip yüzüne bir gülümseme yerleştirdi.
"Tae, sakın partner değiştirmek için bir şey yapayım deme. O iyi görünümlü moron en fazla bir hafta içinde seninle iletişime geçecek. Bunu yapabilirim."
Jimin ilk defa birisi tarafından böyle kaba bir harekete maruz kalmıştı. Sonuçta o Park Jimin'di, değil mi? İnsanların ona kötü davranması için bir sebep yoktu çünkü o da kimseye kötü davranmazdı. O yüzden nedenini anlayamadığı bu hareket onu hem kırmış hem de öfkelendirmişti. Ve belki de uzun zaman sonra kendini ilk defa bir konuda bu kadar kararlı hissediyordu.
O çocuğa iyi bir insan olmanın ne demek olduğunu öğretecekti. Tabii işe önce insan olmayı öğretmekle başlaması gerektiğini de düşünmüyor değildi ama sorun değildi, buna karar vermek için daha zaman vardı.
"Sana benden iki hafta, nasıl istiyorsan öyle değerlendir. Ama hala bir şey çıkmazsa o salağın kıçına tekmeyi basmak zorunda kalırım haberin olsun."
Bu hareketi yaptığı son seferde başına gelenleri anımsayarak öfkesini taze tutan Jimin, arkadaşıyla el sıkıştı.
"Anlaştık. Hepiniz hazır olun. Tatlı bir civciv olmam istediğimi pis yollarla elde edemeyeceğim anlamına gelmez. O çocuğu avucuma alacağım."
***
Aradan geçen iki günün ardından Jimin bariz bir şekilde hiç yol katedememişti. Birçok kişiye o çocukla ilgili sorular sormuştu ve genel olarak aldığı birkaç çeşit cevap vardı:
"O çocuğun arkadaşı yoktur."
"Herkese bir rakip gözüyle bakan o, neden arkadaşım olsun ki?"
"O yalnızca kırklı yaşlarındaki insanlar tarafından sevilir."
"Boşuna arama, Jeon Jungkook birileriyle arkadaş olamak için fazla burnu havada bir tip."
Bunlardan yola çıkarak söyleyebilirdi ki o çocuk kimse tarafından sevgi görmüyordu. Eh, kimseye sevgi beslediğine dair bir bulguya da rastlamamıştı açıkçası. Her şey adil gözüküyordu.
Ama çocuğun bu kadar gizemli oluşu Jimin'in işini zorlaştırmaktan başka bir şeye yaramıyordu. Etrafta onunla ilgili bilgi alabileceği kimse yoktu.
Jimin'i daldığı düşüncelerden çıkaran Taehyung'un karnına geçirdiği dirseği olmuştu. Darbenin etkisiyle dudaklarından kaçan acı dolu bir inlemeye engel olamadığında hızlıca sınıfa göz attı.
"Söyler misin, Park Jimin, dikkatini çekebilmek için daha kaç kere sana seslenmeliyim acaba?" Tahtanın önünde durmuş, gözlüklerinin üzerinden kendisine bakan öğretmeni görünce başını önüne eğip sessizce bir özür mırıldandı.
Sonrasında da ne o kadının kendisine zorla okuttuğu metin, ne Taehyung'un o okurken dikkatini dağıtma çabaları ne de başka bir şey umrunda olmamıştı.
Çünkü aklına bir fikir gelmişti.
Bazen birilerinin dikkatini üzerinize çekmeniz için biraz sinir bozucu olmanız gerekebilirdi, değil mi? Park Jimin kendi kendine gülümserken istediğinde ne kadar dikkat çekici olabileceğini düşünmekle meşguldü.
***
26.4.18Bu fici tamamen minnoşlukla doldurup taşırmak istiyorum ve yazarken çok eğleniyorum.
Umarım siz de okurken eğleniyorsunuzdur, hepinizi öpüyorum :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baby Steps [jikook/vhope]
FanfictionJeon Jungkook kimselere yenilmiyordu. Park Jimin ise küçük bir istisnaydı. *** 24.4.18 16.9.18