"Sanki iki hafta değil de bir ömür sürdü." Jimin kollarını açıp gerinirken söylendi. Yaklaşık on dakika önce son sınavlarından çıkmışlardı ve öğle arasında da hepsi kantindeki masalarının etrafına dizilmişlerdi.
Taehyung kafasını masaya gömüp birkaç mırıltı çıkardı. Namjoon yüzünden şu son iki haftada o kadar az uyuyabilmişti ki gözlerini açık tutmak bile çocuğa zor geliyordu artık.
"Siz artık rahatsınız, önümüzdeki ay bizi çok daha stresli günler bekliyor." Hoseok konuştuğunda Namjoon onu onaylarcasına kafasını salladı.
"Umarım sınavdan yüksek notlar alır ve mülakatlarda batırmadan güzel birer okula yerleşiriz. Yoongi hyung gibi herkesi gururlandırmamız gerek."
"Yoongi hyung deyince;" Taehyung kafasını kaldırıp yarısı açık gözlerini arkadaşlarına dikti. "Dün onunla konuştum, büyük sınavınızdan iki gün önce burada olacakmış."
Jimin bunu zaten biliyordu, Yoongi ona eğitimin bitiş tarihini önceden söylemişti. Yine de kocaman gülümsedi çünkü Taehyung ve onun ne olursa olsun kardeşlik bağlarının sağlamlığını takdir ediyordu. İki çocuğun sürekli olarak iletişimde olması onu mutlu ediyordu.
"Bu güzel, onunla konuşmak beni her zaman rahatlatıyor." Namjoon gülümseyerek arkasına yaslandığında, Jimin Taehyung'un çaktırmadan Hoseok'a baktığını gördü. Büyük olan düşünceli bir şekilde masanın üzerindeki su dolu bardağına bakıyordu.
"Min Yoongi'yle konuşmak herkesi, her zaman rahatlatır bebeğim, biliyorsun." Taehyung ilgisini Hoseok'tan çekip Namjoon'a yönlendirdi ve konuşurken abisinin yanağından bir makas aldı.
Namjoon Taehyung'u pataklamaya başlayınca Jimin yanında oturan ve yanağını masaya dayamış bir şekilde uyuklayan siyah saçlı çocuğa doğru eğilip kimse görmeden saçlarına bir öpücük bıraktı. Jungkook, gülümsedi ve yavaşça gözlerini açıp kendisi gibi kafasını masaya yaslamış olan sarı saçlı sevgilisine baktı. "Bence bugün okuldan erken çıkıp akşama kadar uyumalıyız. Söz, tişörtümü de çıkartacağım."
Jimin ufak bir kahkaha attı. "Beni nasıl kandıracağını çok iyi biliyorsun, Jeon. Ama olmaz. Okul birincimizi yanlış davranışlara teşvik edemem, okuldan kaçmak imajına zarar verebilir."
Jungkook iç çekip doğrulduğu sırada kısık perdeden konuştu. "Aman ne imaj. Jeon Jungkook, okulun asosyal ineği. Tam bir zavallı."
Jimin hala kafası masaya dayalıyken uzanıp sevgilisinin omzuna vurdu. "Hey, erkek arkadaşım hakkında doğru konuş, o hayatımda gördüğüm en havalı insan. Yani, aynaya bakmadığım zamanlarda demek istiyorum elbette."
"Bu sözlerin aynısını Seokjin hyungdan da sürekli duyuyorum, biliyor musun? Bence onun gerçek kuzeni sensin, birbirinize gerçekten benziyorsunuz."
Bu sefer iç çekme sırası Jimin'deydi. "Asla onun kadar iyi görünemeyeceğim. Adam resmen heykel gibi, gerçekliğine inanmakta çok zorlanıyorum." Jungkook uzanıp sarı saçlı çocuğun belini çimdiklediğinde Jimin acı dolu bir ses çıkararak doğruldu. "Ne yapıyorsun, aptal Tavşan?"
"Bana değil de kuzenime aşıkmış gibi konuşmanı bölmeye çalışıyorum sevgilim, sen ne yapıyorsun?" Jungkook arsızca kendisine gülümsediğinde Jimin onun kulağına yaklaşıp fısıldadı.
"Min Yoongi'm, koruyucu meleğim, yalnızca bir ay sonra geliyor. Onunla tanışmanı sabırszılıkla bekliyorum." Jungkook aldığı tehdidi umursamadan omuz silkti.
"Beni seveceğini düşünüyorum, sonuçta iyi bir çocuğum."
Jimin tam ona bulaşmak üzere dudaklarını aralamıştı ki masada oturan diğer ekibin birden yükselen sesleri dikkatini çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baby Steps [jikook/vhope]
Fiksi PenggemarJeon Jungkook kimselere yenilmiyordu. Park Jimin ise küçük bir istisnaydı. *** 24.4.18 16.9.18