"Hey Taehyung, şu soruyu çözmeme yardım edebilir misin?" Jimin, kafasını okuduğu kitaptan kaldırıp kendisine seslenen kıza doğru hareketlenen arkadaşına baktı. Dersleri boş olduğu için sınıftakiler ya uyuyor, ya da kendilerine bir uğraş bulmuş onunla ilgileniyorlardı.
Taehyung sırasından kalkıp kızın sırasına ulaştı ve soruya göz attı. Bir süre düşündükten sonra odaklandığı zamanlar yaptığı gibi hafifçe kaşlarını çatarak tek eliyle sıradan destek alıp eğildi. Elinde tuttuğu kalemle bir yandan soruyu çözüp bir yandan da kıza nasıl çözmesi gerektiğini anlattı. Jimin çalan zilin sesiyle elindeki kitabı bırakıp gerindi.
Taehyung hala kızın yanında durup onun yapamadığı diğer sorulara bakarken sınıfa Hoseok, Namjoon ve Jungkook girdi. Üçlünün sınıfları birbirine yakın olduğu için son zamanlarda hep önce onlar buluşuyor, sonra da Taehyung ve Jimin'i almaya geliyorlardı.
Jungkook hemen Jimin'in yanına sokulduğunda sarı saçlı gülümseyerek ona baktı. Namjoon da gelip ikilinin yanına oturdu ve Jimin'in okuduğu kitabı incelemeye başladı.
Aradan geçen birkaç saniye, Park Jimin'in radarlarının çalışması için yeterliydi. Hemen gözlerini Jungkook'un üzerinden çekip hala sınıf kapısının önünde duran Hoseok'a baktı. Çocuk, olduğu yerde yüzündeki anlaşılmaz ifadeyle Taehyung'u ve yanındaki kızı izliyordu. Sahi, kızın ismi neydi? Jimin omuz silkti, bu önemsiz bir detaydı.
"Taehyung, biz kantine gidiyoruz. İşin itince gelirsin." Jimin sıradan kalkıp peşindeki Namjoon ve Jungkook'la birlikte Hoseok'a doğru ilerlerken konuştu. Taehyung yanındaki kızdan gözlerini ayırmadan kafa sallamakla yetindi ve elindeki kalemi kitabın üzerinde hareket ettirirken soruyu anlatmaya devam etti.
***
"Neden bir anda kalkmak istedin?" Jungkook bileğini kavramış kendisini arka bahçeye doğru sürükleyen sevgilisine sordu.
Jimin heyecanla olduğu yerde diğer çocuğa dönüp konuşmaya başladı. "Jungkook! Çok kutsal bir görev için seçildik." Sevgilisinin kendisine attığı sorgulayıcı bakışlara aldırmadan çocuğun elini tutup her zaman oturdukları banka yöneldi. Nihayet yerleşebildiklerinde de konuşmasına devam etti. "Jung Hoseok ve Kim Taehyung'u birleştireceğiz!"
Jungkook gözlerini kocaman açıp şaşkınlıkla, "Saçmalama." dedi.
"Neden saçmalıyormuşum?" Jimin küçük bir çocuk gibi dudaklarını büzüştürüp siyah saçlıya yaklaşarak sinirle ona baktı. Jungkook gözlerinin sevgilisinin dolgun dudaklarına kaymasına engel olamadı.
"Uzaklaş, Park Jimin. İkimize de ceza aldırtacak şeyler yapacağım, uzaklaş." Elini diğer çocuğun omuzuna koyup onu kendisinden uzaklaştırırken yeniden konuştu. "Ayrıca bu birleştirme işi de nereden çıktı? Hani arkadaşlarının hayatlarına müdahale etmeyecektin sen?"
Jimin oldukça sakin bir şekilde gülümsedi. Jungkook bu gülümseyişin altından iyi bir şey çıkmayacağını biliyordu. "Tavşanım, ben de zaten demiyorum ki tutalım kollarından nikah masasına oturtalım diye. Sadece onları birazcık iteklememiz lazım. Sonrası çorap söküğü gibi gelecek inan bana."
"Ya da Hoseok hyung o çorabın ipleriyle bizi asacak." Jungkook gözü uzaklara dalmış bir şekilde kısık sesle konuştuğunda Jimin çocuğun kafasına sertçe vurdu.
"Bana odaklan, Ajan J!" Jungkook gülerek Jimin'e baktı.
"Gerçekten mi? Ajan J mi oldum yani?" Siyah saçlının sorusuna heyecanla kafasını salladı Jimin.
"Evet. İsimlerimizin baş harfleriyle sesleneceğiz birbirimize. Tabii sadece görev üstünde olduğumuzda. Onun dışında eğer ilişkimiz aniden seviye atlar da yatağa falan giderse inlerken ismimi kullan-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baby Steps [jikook/vhope]
FanfictionJeon Jungkook kimselere yenilmiyordu. Park Jimin ise küçük bir istisnaydı. *** 24.4.18 16.9.18