21-Damat Ama Müstakbel Değil

14.6K 1.4K 1K
                                    

Taehyung, oturduğu yerde bacaklarını karnına çekmiş ve kollarını dizlerine sarmış bir şekilde, odanın boydan boya aynayla kaplı duvarının önünde dans eden çocuğu izliyordu. Son iki saattir yaptığı gibi.

Çocuk oraya ilk vardığında Hoseok onu göndermeye çalışsa da, Taehyung uzun uğraşlar sonucunda kalmak için izin alabilmişti. Ama büyük olan onu, eğer nefes sesini dahi duyarsa kapının önüne koyacağıyla ilgili tehdit etmekten geri durmamıştı.

Şimdi ise Taehyung gözlerini aynaya dikmişti ve sırtı kendisine dönük çocuğun yansımasını yaptığı her harekette takip ediyordu.

Hoseok az önce terden dolayı sırılsıklam olan üçüncü tişörtünü de üzerinden çıkarıp odanın bir köşesine atmış ve yerine yenisini giymişti. Buna rağmen şu anki tişörtü de hemen ıslanmaya başlamıştı çünkü çocuk bir saniye olsun yerinde durmaya niyetli değilmiş gibi davranıyordu.

Çenesinden ve saçlarından terler damlıyordu, gözleri artık odaklarını kaybetmiş gibiydi, nefesi kesiliyordu, sürekli olarak ısırdığı dudağı büyük ihtimalle çoktan yara olmuştu ama çocuk bunların hiçbirini umursamadan dans etmeye devam ediyordu. Taehyung bacaklarını karnından ayırıp ileriye uzatırken kısık bir sesle konuştu.

"Artık yavaşlamalısın, bayılacaksın hyung." Hoseok, aldığı uyarıyı umursamadan ve gözlerini aynadaki yansımasından ayırmadan cevap verdi.

"Konuşursan seni atacağımı söylememiş miydim?" Taehyung, sıkıntılı bir nefes verip ayağa kalktı fakat ilerisinde duran çocuğun yanına gitmek için yeterli gücü kendinde bulamayınca sırtını duvarla buluşturup öylece dikilmekle yetindi.

"Söylemiştin, özür dilerim." Dudaklarını birbirine bastırıp kafasını önüne eğdi. Ne yapmalıydı, ona ne söylemeliydi, olanlar için sevinmeli miydi yoksa sevdiği insan için üzülmeli miydi, suçlaması gereken kişi kendisi miydi, bilmiyordu. Tek bildiği, Hoseok kendisine ihtiyaç duymasa bile, onun Hoseok'u en azından görmeye ihtiyacı olduğuydu. O yüzden de işte buradaydı. Söyleyecek bir sözü ve verecek bir tesellisi olmadan soğuk bir duvara yaslanmış öylece ayakta dikiliyordu. Kimseye bir faydası yoktu.

Hoseok, sonunda dans etmeyi kesip gözlerini kendi yansımasından diğer çocuğa kaydırdı. Ne yapacaktı? Bu çocukla ne yapacaktı?

"Gelmene gerek yoktu, Tae. Benim için endişelenme, iyi olacağım."

Taehyung kafasını kaldırdığında Hoseok'un aynadaki yansımasıyla göz göze geldi. "İyi olacağını biliyorum, sadece..." Çocuk hızlı bir nefes verdi. "...Sadece seni görmek istedim."

Hoseok bedenini küçük olana çevirdi. "Neden?"

"B-belki birine sarılmaya ihtiyaç duyarsan ya da ne bileyim, ağlamak istersen falan diye." Taehyung söylediklerinin saçmalığı ve çocuksuluğu yüzünden utanmıştı, kafasını hafifçe iki yana salladı. İşlevsizdi. Burada yaptığı tek şey ortamı daha çok germekti, gitmesi daha iyi olacaktı. Yaslandığı duvardan ayrıldı. "Ben en iyi şimdilik gideyim, bir şeye ihtiyacın olursa, aramaktan çekinme hyung."

"Haklısın." Hoseok diğer çocuk çıkış kapısına doğru hareketlendiğinde konuştu. Taehyung anlamayarak kendisine baktığında, devam etti. "Haklısın, ağlamaya ve biraz da teselli kucaklamasına ihtiyacım var. Çok terli olduğum gerçeğini ve birazdan akacak sümüklerimi umursamazsan, bana sarılabilir misin Tae?"

***

Jimin, dakikalar önce uyanmış olmasına rağmen inatla ne gözünü açıyor ne de kolunu dolamış olduğu karından çekiyordu. Tek istediği, kafasının yaslı olduğu bedenin sahibinin ince parmaklarının saçları ve sırtı arasında çizdiği yolda sonsuza dek hareket edişini hissetmekti.

Baby Steps [jikook/vhope]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin