Çook uzun bir bölümle geldim yazana kadar da bir miktar can verdim hatta.
O yüzden bol bol yorum yapın ki yorgunluğum geçsin :)
Hepinizi öpüyorum iyi okumalar***
Jimin, Jungkook'u arayıp çocuğun her zaman oturdukları bankta olduğunu öğrenince öğle teneffüsünü onunla geçirmek için arka bahçeye doğru yürümeye başlamıştı. Uzaktan da olsa siyah saçlının sırtını görünce gülümsedi. Kafası önüne eğikti, muhtemelen kitap okuyordu.
Jimin artık neredeyse onun yanına ulaşmışken Jungkook'un önünden geçen iki kızın gözlerinin siyah saçlıda gereğinden fazla kaldığını fark etmişti. Kızlar, önce Jungkook'a bakmış ardından da gülümseyerek birbirlerine bir şeyler söylemişlerdi. Jimin biraz sağa kaydı, böylece kızlar yanından geçtikleri sırada ne konuştuklarını duymak için bir şansı olacaktı.
"Bu kadar içine kapanık olmasa iyi çocuk aslında." demişti içlerinden biri.
"Keşke sürekli şarkı söylese, o kadar havalıydı ki! Sakın onu gördüğümüz mekanı kimseye söyleme, başkaları keşfetmesin ki rakibimiz azalsın." diğerinin lafıyla birlikte gülerek artık Jimin'in onları duyamayacağı bir mesafeye ulaşmışlardı.
Jimin, adını koyamadığı bir hissin karnında tomurcuklandığını hissetti. Derin bir nefes alıp suratına yeniden bir gülümseme yerleştirdi ve hala dünyadan bir haber kitap okumaya devam eden çocuğun yanına oturdu.
Jungkook elindeki kitaba doğru eğilmişti fakat gözleri kapalıydı ve dudakları da aralıktı. "Uyuyor musun, kitap mı okuyorsun Jungkook-ah?" Jimin çocuğun bu haline gülerek sorduğunda Jungkook irkilerek kendine geldi. Elindeki kitabı Jimin'le arasında kalan boşluğa koyup gerindi.
"İkisini de aynı anda yapabilmem mümkün mü diye deniyordum."
Jimin çocuğun cevabına küçük bir kahkahayla karşılık verdi. "Yorgun görünüyorsun. Yine. Ne zaman kafede sahneye çıkmayı bırakacaksın?"
Jungkook omuzlarını kaldırdı. "Bilmiyorum, biraz daha durmamı rica ettiler, müşteri çektiğimi düşünüyorlar. Eh, cebime girecek fazladan paraya itiraz edemeyeceğim, o yüzden de uykumu feda ediyorum." Jimin uzanıp çocuğun dağılmış perçemlerini düzeltti.
"Müşteri çektiğin konusunda haklı olmalılar. Az önce iki kızı senin hakkında konuşurken duydum, sanırım seni şarkı söylerken görmüşler. Ne kadar havalı olduğundan falan bahsediyorlardı." Jimin, gözlerini devirdi ve sesini inceltip onları taklit etti. "İçine kapanık olmasa iyi çocuk aslında."
Jungkook karşısındaki çocuğun konuşma şekline güldü. "Pekala." dedi sadece.
"Pekala mı? Sana etrafını aç gözlü ergen kızlar sarmaya başlayacak diyorum ve sen de bana pekala mı diyorsun?" Jungkook omuz silkti.
"Neden böyle büyüttün ki? Sonuçta senin de dediğin gibi hepsi aç gözlü ergen kızlar."
Jimin konuşmadan önce derin bir nefes aldı. "Biz de ergeniz! Bizim de hormonlarımız tavan yapmış durumda. Ya onlara kanarsan ve birkaç güne kalmaz birini senin kucağında görürsem? Jeon Jungkook boş bulundum gözümde canlandırdım şuan o sahneyi. Hele bir böyle bir şey-"
Jungkook hararetle kendisine laf anlatmaya çalışan çocuğa baktı, yanakları kızarmaya başlamıştı, sevimliydi. Aralarına koyduğu kitabı eline aldı ve diğer eliyle de Jimin'in bacağına uzanıp onu bankın köşesine kadar itti. Sırt üstü uzanıp kafasını çocuğun bacaklarına koydu ve gözlerini kapattı.
"Kimseyi kucağıma almayacağım, Jimin, en azından o kızlardan herhangi birini. Biraz kestireceğim, tamam mı? Zil çalınca kaldırırsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baby Steps [jikook/vhope]
FanfictionJeon Jungkook kimselere yenilmiyordu. Park Jimin ise küçük bir istisnaydı. *** 24.4.18 16.9.18