4-Soğuk Eller, Buluşma ve Kırık Bir Kalp

17K 1.5K 499
                                    

"Evet anne, kendim halledeceğim. Gerçekten ihtiyacım yok merak etme beni. Tabii ki yemek yiyorum. Ülkenin en iyi aşçılarından biriyle yaşıyorum farkındaysan." Jungkook telefonda konuştuğu annesinin kahkahasına eşlik ederken uzaktan kendisine doğru gelmekte olan sarı bir kafa çekti dikkatini.

"Şimdi kapatıyorum tamam mı? Ben de seni seviyorum, görüşürüz." O telefonu kulağından uzaklaştırırken diğer çocuk geçen gün yaptığı gibi bankta yanındaki boşluğa kurulmuştu.

"Vay be Jeon, ölmeden önce seni kahkaha atarken görebilecek miydim?"

"Beni neden görmek isteyesin ki Park?"

Jimin gözlerini kocaman açarak bir elini kalbine, diğerini de karşısındaki çocuğun omzuna koydu. "Aman tanrım, adımı biliyorsun demek. Sanırım ağlayacağım."

Jungkook yüzüne yerleştirdiği yapmacık gülüşle diğerinin bileğini yakalayıp omzundaki temasını kesti. "Ha ha ha."

Jimin bileğine dolanan parmaklar yüzünden irkildi. Bu havada çocuğun ellerinin neden bu kadar soğuk olduğunu anlayamamıştı. Bakışları diğerinin üzerinde gezindi bir süre.

Yalnız olmak için neden bu kadar uğraşıyordu ki bu çocuk? İnsanlar neden onun yanında olmak istemiyordu? Neden kimse onu çekildiği sessiz köşelerden çıkarmıyordu?

"Daha ne kadar bana öyle bakmaya devam edeceksin Park Jimin?"

Güzel bir ismim varmış, diye düşündü sarışın olan. Gerçekten söylenişi hoş bir ismim varmış.

"Seninle arkadaş olabilme şerefine nasıl erişebileceğimi buluncaya kadar sanırım." Gülümseyerek cevapladı diğerini.

"Kimi kandırıyorsun tanrı aşkına? Bence artık benden her ne istiyorsan söylemelisin. Daha önce hiç senin kadar bekleyenini görmedim."

"Ne için bekleyenini görmedin?"

"Ne istediğini söylemek için bekleyenini. Benden bir beklentin var, değil mi? Söyle gitsin işte. Hem sen artık daha fazla etrafımda dolanmak zorunda kalmazsın hem de ben seni reddettikten sonra kafamı dinleyebilirim."

"Şey, dürüst olmak gerekirse konuşmanın son kısmına kadar kendimi haklı olduğun için kötü hissediyordum ama hayır, beni reddetsen bile peşini bırakmazdım sanırım."

"Neden? İstediğini almak için her şeyi yapan o umursamaz tiplerden misin yoksa?"

"Hayır o yüzden değil-" Jimin lafını çalan telefonu yüzünden tamamlayamadı. Arayan Hoseok hyunguydu. Kendisine bugün öğle arasında dans provası yapacaklarına dair verdiği sözü unuttuğunu hatırlayınca hemen ayaklandı.

"Bak ne diyeceğim, bence bizim aramızdaki buzları eritmeye ihtiyacımız var ve ben bunu nasıl yapabileceğimizi biliyorum. Bu kadar yabani olma Jeon, seni temin ederim ısırmam. O yüzden bana söz ver, yarın okuldan sonra birlikte bir şeyler yapacağız, tamam mı?"

"Tamam değil." Jungkook umursamazca omuz silkip kafasını çocuktan başka tarafa çevirdiğinde Jimin hışımla ellerini onun yanaklarına koyup kafasını kendine çevirdi.

"Bence istediğimde ne kadar ısrarcı olabileceğimi görmek istemezsin. Kabul et gitsin işte, sadece arkadaş olmak istiyorum."

Jungkook tek kaşını soru sorarcasına kaldırınca Jimin omuzlarını düşürdü. "Tamam belki bir de ufak bir iyilik isteyecek olabilirim ama önceliğim arkadaş olmak."

"Yarın için tamam dersem beni rahat bırakacak mısın?" Hala yanaklarında duran eller yüzünden dudakları büzüşmüştü Jungkook'un konuşurken. Jimin gözlerinin oraya kaymasına engel olamadı.

Baby Steps [jikook/vhope]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin