➰Two➰

554 22 2
                                    


Casey

Profesörün dediklerini deftere geçirirken Dina'nın bakışlarının üzerimde olduğunu biliyordum.Sıkıntıyla nefes vererek ona doğru döndüm."Neden bana öyle bakıyorsun?" Gözlerini devirerek saçlarını geriye doğru itti. "Yazdıklarının sınavda çıkacağını hiç zannetmiyorum da,ondan." Defterimi önüne çekip kimsenin bizi duyamayacağı şekilde okumaya başladı.

"İnsan vücudunda kaslar, zarlar ve kemikler tarafından çevrilmiş geniş yapılı dört adet boşluk vardır.İnsan vücudunun ana bölgeleri (Regio) şunlardır. Kalp şekli Harry'nin baş harfi falan filan..Bu da ne?"

Defterime bakarak sırıttım."Cidden öyle mi yapmışım?" Defterin kapağını örterek sınıfa göz gezdirdi.Kimsenin bakmadığına emin olduktan sonra "Hasta falan olabilir misin? Çocuğun bir kız arkadaşı var ve senin yaptığın bu sapıklık/sapkınlık herneyse- Hey,gülme ciddiyim." dediğinde ise kahkahayı koyuverdim. Bir kaç kişi amfide arkasını dönüp baksa da kimse buralı olmadı. " Biliyorum, biliyorum bunu beş yüz kere söyledin."

Kızlar tuvaletine girip rujumu tazelemeye koyulmuştum ki onu görmek bana hiç sürpriz olmadı.Kimberly.

Bir insan neden böyle bir kızdan hoşlanırdı ki? Kıyafet konusunda zevksiz olduğu aşikârdı.Beyaz tulumun üzerine giydiği kot yeleği , kısa topuklu ayakkabılarıya patates çuvalını andırıyordu. Onu çok süzdüğümü farketmiş olacak ki aynadaki yansımama bakıp bana gülümsedi. Hah, yapmacık.

Kollarından ve basenlerinden balık etli olduğu anlaşılıyordu. Kolunun arkasında ise ne olduğunu çözemediğim saçma sapan bir dövme vardı. Kahverengi saçlarını ıslak elleriyle geriye doğru tarafı,sonra dışarıya çıktı. Bu kızın o çocukla olması bir kere daha içimi yakmıştı.
Kahpe kader.

Gireceğim derse henüz yarım saat olması, bir kahve molasına zaman tanıyordu.Derste salyalarımı akıtarak uyumamam için vücuduma biraz kafein girmesi gerekliydi.
Kafeteryaya doğru ilerlerken görevli kadına içten bir şekilde gülümsedim.

Burası sadece kahve koktuğu zamanlar güzeldi, yanık yemek kokuları yayılmışken değil. Fakat beni hiç şaşırtmayan kötü kokular burnuma dolunca elimin tersini burnuma bastırdım.

Kahve makinesinde sıra bekliyordum. Sade filtre kahve yazan butona dokunduğum zaman makineden bir ses dahi çıkmamıştı. Tekrar bastım,tekrar tekrar. "Bu siktiğimin şeyi sürekli bana gelince çalışmıyor." Düğmeye bastırdığım parmağımda bir sıcaklık hissettiğimde arkamı döndüm. Çarptığım göğüsle beraber kısa bir süreliğine gözüm kararmıştı.Kafamı biraz yukarıp çarptığım çocuğa bakınca,tanıdık yeşillerle göz göze geldim.
Nefes alamıyordum.

"Eğer bardağı şuradaki dairenin içine oturtursan," dedi elimdeki bardağı kavrayıp "makine çalışabilir." beraberinde düğmeye bastığında bardağa kahve dökülmeye başladı. "İşte böyle." dedi gülümseyerek.Bir kaç kez gözlerimi açıp kapattım.

"Ah,teşekkür ederim,dalgınım." diye açıkladım tuhaf gözükmemek için.Yan taraftaki makineye geçerken gamzelerine bakakaldım.Ve beyaz dişlerine.bu kadar güzel olabilmeyi her seferinde nasıl başarıyordu? Oysa bir erkeği güzel diye tabir etmek bile benim için çok yabancıydı.

"Seni geri zekâlı,makine ikinci kahveyi dökmeden çek şu bardağı." Arkamdaki ses tam olarak Dina'ya aitti. Rezil olmuştum. Harry'nin kahvesini alıp gitmeden önce bıyık altından sırıtması uzun zamandır bastırdığım utangaçlığımı gün yüzüne çıkarttı. Bana neler yapıyorsun böyle?

" Dina insanların içinde hakâret etmek çok kötü bir davranış." dedim işaret parmağımı gözüne sokarak. Masada telefonuyla ilgilenen Alec bunu dediğimde bana gülmüştü. "Sen sapık gibi Harry'nin vücud-" lafının yarısında elimle ağzını kapattım. Karşı masamızda yemeğini yiyordu."Seni öldüreceğim,ahmak!Sesini duyacak." Omuz silkip elindeki elmayı kemirirken oralı bile olmadı. Alec, telefonun kilit tuşuna bakarak dikkatini bize verdi ."Sapıksın, Casey." diye fısıldadı. Cık cık sesini de ihmal etmedi. "Sapık falan değilim, ama şu yanındaki kızdan hoşlanması da beni üzmüyor değil hani." dedim onların masasına bakarken. Kız bir yandan yemek yerken, onun kahvesine şeker atıyordu. Alec "Bence kız gayet tatlı, sadece biraz inek.Kimya dersini beraber alıyoruz." dedi. Ne kadar da gerekli bir bilgi.

Masada konuşulacak konu bittiğinde ağır adımlarla dersimin olduğu sınıfa doğru yürümeye başladım.Sınıfta profesörü göremediğimde şaşırdım. Derse 10 dakika gecikmiştim, dolayısıyla burada olması gerekiyordu. Havada süzülen kağıttan uçak tam önüme düşünce Arthuro kahkahayı bastı. Bu sınıfın yaş ortalaması üçe düşmüştü.

"Karısı hastalandığı için bugün izin almış." diye açıkladı birisi. Sesin geldiği yöne bile bakmadan kapıyı çekip dışarı çıktım. Öyleyse biraz yüzebilirdim. Antreman günleri hariç çalışmak, yapabildiğim tek nizâmi şeydi. Aslında beni yüzmeye bağlayan asıl gerçek rekabetti. Maçlarda bulunmayı ve yarışmayı seviyordum. Zaferleri de öyle.

Soyunma odasına adımlarken bir yandan zihnimde dolabımın şifresini tekrar ediyordum. Şifreyi girip açtığımda, mayomun olduğu çantayı yanıma almayı unuttuğumu hatırladım. "Sikeyim böyle işi!" diye bağırdım dolaba tekmeyi koyup tekrar kapanmasını sağladığımda. Fazla agresiftim ama bu benim her zamanki halimdi. Sabırsızlığım, gereksiz sinirim ve bazen , ah hayır her zaman olan tezcanlılığım bir çok konuda bana aksilik çıkartabiliyordu. Şuan olduğu gibi.
Dolabımın kilidi kırılıp, dalga geçer gibi ayağımın ucuna yuvarlandı. Bir tekme de ona atıp duvara yapışmasını zevkle izledim. Bugün, hiç günümde değildim.

Spor salonuna girip tanıdık yüz aramaya başladım.Çıkışta bir şeyler yapmak istiyordum. Sahayı yüzüstü yoklarken gözlerim ona takıldı. Göğsü hızla kalkıp inmeyi sürdüyordu,bozulan saçlarını geriye attı. Dilini dudaklarında gezdirdikten sonra karşı taraftan gelen topu manşet ile karşıladı. Voleybol tanrısı olmalıydı.

Tribünlerdeki kırmızı sandalyeye yerleşirken gözlerim her hareketini takip ediyordu. Nasıl pas kullandığını, parmaklarının uzun ama pas atarken ne kadar esnek olduğunu gözlerimi kırpmadan izledim.Koç düdüğü çalıp su molası verdiğinde gözlerim onu kaybetti. Ayağa kalkarak telaşla etrafa bakınmaya başladım. Sıçtığımın iki saniyesinde gözümün önünden kaybolmayı nasıl becermişti?

Arkamdan gelen adım seslerine önem vermeden salona göz attım. Enseme değen sıcak nefes tüylerimi diken diken yaptı ve bütün omuz kaslarım gerildi. Uzun tırnaklarımı çantamın kulpuna geçirdim.

"Sen beni mi izliyorsun?"


Yakalandık akskslslddkdk Ben karakteri multideki kız olarak hayal ettim. Bence gayet güzeeeeeel

Determined//h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin