➰Eight ➰

270 19 0
                                    



Casey

"Sümüklü peçetelerini toplamaktan sıkıldım." diye sızlanan arkadaşım, çöp poşetlerini kapının önüne çıkarmakla meşguldü. "Yalan söyleme, ağlamadım bile." Yalandan kim ölmüş?

"Gözaltların aksini söylüyor ama." dedi Dina. Yatağımda doğrulup komidinden sigaramı çıkarttım ve dudaklarıma yerleştirdim. "Sigara içmeyi bırak.Faydası olmuyor." Gözlerimi ona çevirsem de yaptığımdan vazgeçmedim. "Faydası olsun diye içmiyorum, ben zaten sürekli sigara içiyorum."Üstüne bastıra bastıra konuştum.
"Tanrım, şu evin haline bak. O kadar havasız ki." Sızlanmaya başlayarak camlara koştu. "Aldığım her nefeste boğuluyorum sanki."

Üzerime terden yapışmış tişörtü çıkartıp kenara fırlattım.Dün gece, ne zaman uykuya dalsam rüyamda onu görmüştüm. İsmini bile aklımdan geçirmemeye çalışıyordum ama nafileydi.Onu hayatıma dahil etmiştim ve kolay kolay da çıkaramıyordum. Çıkarmak ta istemiyordum zaten. Böylesi canımı yaksa da kendi kuyumu kendim kazmıştım. Baştan böyle olacağını biliyordum.

"Ben de boğuluyorum." diye söyleniverdim elimde olmadan. Dina, bana hayalet görmüş gibi baktı. Kollarını açarak yanıma doğru adımladı. "Aman Tanrım, sen cidden iyi değilsin. Anlat bana."  Gözlerim tekrar dolmaya başlamıştı. Dünün acısını çıkarır gibi gözyaşlarım takılıp kalmıştı.Boğazıma oturan yumrudan kurtulmaya çalıştım.

"Dün, buraya geldi." dedim kapıyı işaret ederken. Nefes almaya çalıştım. "Kapıyı açmadım.Evde yokmuş gibi davrandım." Bacaklarımın üzerine oturdum ve sigaramın külünü komidinin üzerindeki tablaya döktüm. "Çılgına dönmüştü. Bağırıp çağırıyordu.Saatlerce onun ne dediğini dinledim. O kadar ağırdı-" Kafamı geriye atıp derin bir nefes çektim. Göğüsümün üzerindeki ağırlık boğazıma taşıyordu. "O kadar ağırdı ki söyledikleri, ben o kapıyı açamadım Dina."

Kollarımı boynunda birleştirip siyah saçlarına gömülürken, şaşkınlığından  ne yapacağını bilmiyordu.Ağlamamak için gözlerimi yumdum.Kenardan taşmaya çalışan yaşları Dina'nın tişörtüne sildim.
"Casey üzülme, düzeltebileceğinizden eminim."

Beni yatıştırmak için uzun tırnaklarını saç diplerimde gezdiriyordu. Ayrıldığımızda sigaranın son dumanını da içime çekip küllükte söndürdüm.

Teselli cümlesi arıyor fakat bulamıyordu. Bunu gözlerini kaçırmasından anlıyordum. Beni teselli edecek hiçbir şey yoktu ve o bunu gayet iyi biliyordu. "Hadi kalk." dedi kolumdan çekiştirirken. "Hadi ne bekliyorsun kalksana." Sözünü dinleyip ayağa kalktım.

Halsizdim. İki adım atacak halim yoktu. "Ne oldu?" Beni banyoya doğru çekiştirdiğinde göz deviriyordum. "Duş al da okula gidelim." Banyodan çıktım. "Hayır sen git." Oflayıp puflayarak tekrar koluma yapıştı. "Sensiz gitmeyeceğim. Meydanı o sürtüğe bırakmayı mı düşünüyorsun?"

"Hayır." dedim. "Ortalığın durulmasına ihtiyacım var, insanlar hakkımda konuşuyorlar." Bunun olacağını da biliyordum. Kendimi, herşeyimi riske atmıştım. "Diğer planına ne oldu? İptal mi ettin?" diye sordu. Saçımdaki tokayı sökerken gülümsedim. "Asla.Yakın zamanda lazım olacak." Elini yumruk yaparak sırtıma geçirdi. "Sürtükler kraliçesi." Odamda gezinmeye başlarken gözleri etrafta dönüp dolaşıyordu. "Nereye koydun onları?" Parmağımla aynanın önünü işaret ettim. "Şuradaki belleğin içindeler.Lazım olduğunda çıkarttıracağım."

Eline alıp bir kaç tur döndürdükten sonra yerine bıraktı. "Hadi duşa gir." dedi annemi anımsatarak. "Ciddiyim. Şimdi okula gelmem iyi bir fikir değil." Ellerini sırtıma koyup ittirirken dediklerimi dinlemedi bile. "Hazırlanmak için 20 dakikan var.Alec alıcak bizi."

Determined//h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin