➰Eighteen ➰

246 16 15
                                    



Casey

'Alice Harikalar Diyarı' adlı kitabı çocukluğumda bir çok kez okumuş, daha sonra da çizgifimlerini tekrar tekrar izlemiştim. Bir insan neden küçülmek ister diye sorardım hep kendime. Bir gün ben de küçülecek miyim?

Sanırım o küçülmek istediğim günler gelmişti. Kimberly, içeri girdiği zaman Gemma'nın suratındaki sırıtış, Harry'nin çatık kaşları ve Anne'in gözlerini kaçırışı büyük tezatlık oluşturuyordu. Ev bir anda bana dar geldi.

Sandalyede otururken ellerimden destek alarak kendimi geriye ittim. Masadan kalkmaya yeltenmiştim ki, Harry bileğimden tuttu. Bana yalvararak bakan gözleri 'otur' diyordu.

Kaçmaya da pek niyetim yoktu zaten.

"Seni görmek ne hoş." dedi Kimberly arkamdan.
Gülümsedim, cidden gülümsedim. Kafamı kaldırdım.
"Kendimi özletmeyi pek sevmem de." diye cevap verdim alayla.
Masadaki boş sandalyeye, Gemma ve Anne'nin arasına benim de tam karşıma oturmuştu. Hem de davet edilmeden.

Anne'in yanağına sulu öpücükler kondurunca başımı eğdim. Bu manzaraya daha fazla katlanamayacaktım. Sadece masadan kalkıp gitmenin, Anne'e saygısızlık olacağını düşündüğüm için bir tarafım kalkmak istemiyordu, fakat bir tarafım da kalkmazsam karşımdaki kızın kafasını yemeğin içine sokacağımı söylüyordu.
Eğer cebimde bir sabır taşı olsaydı, kendi kendini parçalara ayırarak tuzla buz olurdu.

"Siz..." Anne parmaklarını Kimberly ve benim aramda gezdirdi. "Evet tanışıyoruz." dedim soracağı şeyi önceden tahmin ederek. Başını aşağı yukarı salladı.
Benim artık gitmem gerekiyordu.

Masadan bir çırpıda kalktım ve elimde tuttuğum peçeteyi masaya bıraktım.
"Harika bir akşamdı efendim, her şey için teşekkür ederim."

Güzelim kadın kızardı bozardı ve benimle eş zamanlı ayağa kalktı. "Biraz daha kalırsan beni çok mutlu edersin, henüz yemeğini bile bitirmedin."
Tabağımda yarısı yenmiş yemeklere kaydı gözüm.

"Lütfen kal." diye fısıldadı Harry, gözlerinden mahcubiyet akıyordu.Ablasının ve eski sevgilisinin aksine.Bütün geceyi mahvetmişti.
"Umarım bir gün de ben sizi ağırlarım." Kibarca tekrar kalmayı reddettim.

Annesine kocaman sarıldım, bu sarılış ne demek istediğimi fiziksel olarak ona gayet iyi aktarıyordu. Ondan elbette Kimberly'i ben olduğum için evden kovmasını bekleyemezdim, aramızda geçenleri bile bilmiyordu belki de. O yüzden bu masaya iki bomba fazlaydı.

"Ben hemen geliyorum." dedi Harry annesine. Kolumdan tuttu ve çekiştirmeye başladı.
"Ne yapıyorsun Harry, bırakır mısın?"

Bana tek kelime etmeden beni götürdüğü odanın kapısını arkasından kapattı. Burası onun odasıydı.
"Geleceğini bilmiyordum tamam mı?"

Burnumdan akciğerlerime zehirli havayı yolladım. "Bildiğini düşünmedim zaten. Daha fazla burada bulunmak istemiyorum."

"Annem çok üzüldü böyle olduğuna." Suratı annesinden bahsedince hemen düştü. Sıkıntıyla iç çekip ona yaklaştım. Eğilen başını kaldırıp yüzümle aynı hizaya getirdim.
"Bu annenin veya senin suçun değil Harry, sorun değil. Söz veriyorum telafi edeceğim." Telafi etmek sözünü ondan çaldığım için biraz güldü, sonra aynı surata geri döndü.
"İzin ver seni eve götüreyim."

Ceketimin kollarını geçirdim ve daha sonra göğüsümün altına kadar fermuarını çektim. "Buna gerek olmadığını biliyorsun. Yarın görüşürüz." Parmak uçlarıma kalkıp tam gamzesinin üzerine dudaklarımı bastırdım. Bulaştırdığım ruju o görmeden silmek için baş parmağımla yanağını temizledim.
"Sabah bana kahvaltı hazırla.Uyandığında orada olacağım."

Determined//h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin