Hay gays önceki bölüme baya sayıp sövmüşsünüz amacım da buydu hoşuma gitti alsldldldldldşd
Casey
İçimde dev bir alevin büyüdüğünü, yumuşak rüzgarın eserken külleri bir bir etrafa dağıttığını hissediyordum.İçimde koskoca bir meşale yanıyordu,beni yakıyordu ama kimse bunu göremiyordu.
Canım yanıyordu.
Parti bitmişti evet, partiyle beraber bütün oyunlar, lanet uğraşlar hepsi bitmişti. Bitiremediğim tek bir şey vardı ve ben bunu aklıma getirmeye, kendime söylemeye bile korkuyordum. İsmi artık bana bir canavarı andırıyordu. Lanetlenmiş olmalıydım, gözümün ucundaki gerçekleri bu denli göremeyecek kadar gözlerime perde inmesini lanetlenmeme bağlıyordum. Tanrı aşkına, kendime yediremiyordum.
Kapıdan dışarıya çıktığımda temiz hava ciğerlerimi yeni doğmuş bir bebeğin ilk nefesiymiş gibi yaktı. Elimi kalbime götürdüm.
"Şükürler olsun iyisin!"
Üzerime atılan Dina'dan başkası değildi. Konuşmadım,konuşamadım. Bana öylece kollarını dolamışken ona karşılık vermedim. Benim yanımda gelmemişti, belki de Dina bile bu oyunun bir parçasıydı.
Ellerimle onu kendimden uzaklaştırdım.
"Her şeyi Niall'dan öğrendim, içeri girmemem için kapıyı içeriden kilitlediler! Tanrım, özür dilerim! Özür dilerim Casey!"
Ağlamaya başlayıp kollarını tekrar etrafıma doladığında soğukkanlılıkla onu tekrar ittirdim.
"Sen de onlardansın."
Şok olmuş halde gözlerini gözlerime çevirdi. İnsanlar bana artık inandırıcı gelmiyordu, mimiklerine aldanmadım.
"Niall'la beraberdin,en başından beri. Partiye onunla geldin."
Niall, bana bir şeyleri önceden söylemek istemişti, işte tam o zaman onun ağzından laf aldığımızı sanmıştık. Tanrım, bu çok utanç vericiydi. Tam bir aptaldım, çocuk bana her şeyi anlatmaya çalışırken bir o kadar da çoğu şeyi saklamıştı.
"Böyle bir şeyi nasıl düşünürsün? Sen kendinde değilsin, eve gidip konuşmamız gerekiyor Casey."
Titreyen ellerini koluma geçirdi ve yolun kenarına doğru beni sürükledi. Tuttuğu kolumu kurtardım.
"Herkes biliyormuş,herkes!"
Öylesine çığlık atmak istiyordum ki, belki de bu sinirle opera sanatçıları gibi etrafımdaki camları sesimle patlatabilirdim. Bir kaç tanesi de Kimberly'nin tepesine düşse fena olmazdı hani.
"Uzak dur benden, en azından bir süre." Dedim Dina'yı son kez uyararak.Sinir ânında ağzımdan çıkanlara hakim olamıyordum ve bu karşımdaki insanda kalıcı hasarlar bırakıyordu. Bu yüzden bir süre görüşmesek daha iyiydi.
Ona cevap hakkı tanımadan yolun kenarındaki taksiye el kol yaptım.
"Casey biliyorsun,benim buna dahil olmadığımı biliyorsun!"
Elbette biliyordum, ama bu onun yüzünü görmek istediğim anlamına gelmiyordu.Herkes bana ayrı ayrı kazık atmıştı.
Taksinin içine yerleştiğimde telefonum titredi."Hanımefendi, nereye gidiyoruz?"
Evimin tam adresini asla ezberleyemediğim için yaşlı sürücüye yolu yarım yamalak tarif ettim. "Daha sonra ben sizi yönledireceğim."
Telefonumu elime aldım.
Gelen ; Babam
Bebeğim umarım gecen güzel geçiyordur,seni çok sevdiğimi bilmeni istiyorum.Ailen hep yanında. Eğlenmene bak.