➰Twenty-three➰

234 22 11
                                    



Casey

"Hey? İyi misin?" Tanıdık sesle beraber içimde bir şeyler çalkalandı. "Casey, ruh görmüş gibisin neler oluyor?"
Başımı iki yana salladım.

Harry değildi.

"Dina?" Aman Tanrım, artık onu hayallerimde görüyordum. Bu kaçıncı seviye şizofrenlikti bilmiyorum ama, karşımdaki kızın bu durumdan korktuğu belliydi.

"İyi olduğuna emin misin?" diye sordu tekrar. Başımı sallamakla yetindim.Gözlerinde çok iyi bildiğim huşu ifadesi parıldayınca yutkundum. Onu buraya kesinlikle Alec göndermişti. İçeride Miles kanlar içinde yatarken Dina'yı bu eve sokmak aptallık olurdu.

"Dina, başka sefer lütfen."

İzlediği saçma sapan filmlerden bir taklit yapıp ayağını kapının pervazına sıkıştırınca bıkkınlıkla güldüm. "Bu sefer kaçamazsın."

"Dina cidden beni zorlama, hiç müsait de-"

"Üzerinde kan var!" diye bir bağırtı koparınca elimi ağzının üzerine koydum. "Hadi canım." Eliyle elimi engellemeye çalışsa da ağzından çekmedim. "Dina, sessiz dur yoksa boynunu kırmak zorunda kalacağım."

Başını onay verircesine sallayınca elimi ağzından çektim. Kapıyı arkasından örttüm.
"Şuna bak, bir misafirimiz daha var." Acı içinde çıkan sesiyle, Miles konuştu.

"Kendini yorma." diye uyardım onu. Eczaneden aldığım poşetle yanına yaklaştım. Bacağından damlayan kanlar koltuğu âdeta kan gölüne çevirmişti. "Yaraya bastırmaya devam et." dedim pantolonunun olduğu çizgiye makası geçirirken. Kanın demirsi kokusu burnumun direğini sızlattı.Yarayı açtığımda neler olacağını bilmiyordum.

Bakışlarımı Dina'ya çevirdim. Sarılık geçiren küçük bebekler gibiydi, ten rengi inanması güç bir beyaza dönmüştü. "Burada neler oluyor?" Alt dudağı konuşurken titremişti, dişlerinin arasına geçirdi. "Bu Miles," diye başlangıcı yaptım, bu sırada da pantolonunu kestim ",bana olanlardan haberdar, o bir polis."

"Sivil polis." diye düzeltti kendini. Gözlerimi devirdim.

Olayı kabaca anlattım."Uzun süredir irtibat halindeydik. Bugün kapımın önünde bir adamla onu boğuşurken yakaladım ve sonuç bu."

"Boğuşurken değil, adam beni çekip vurduktan sonra geldi."

"O lanet çeneni kapatacak mısın?" Bu haliyle bile kendini ifade edebiliyordu. Dina bize hayaletmişiz gibi bakmasını sürdürürken Miles'ın bacağını açabilmiştim. Bacağının kenarından sıyıran kurşun deride büyük bir hasar açmış, ortasındaki yarık ikiye ayrılmıştı.Sürekli kanamaktan tam anlamıyla gözükmüyormüyordu. Midemden boğazıma safra yükseldi.

"Miles hastaneye gitmeliyiz."

Yattığı yerden doğruldu. "Asla olmaz.Eğer hastaneye gidersem bu operasyondan uzun süreliğine alınabilirim."

Kafasını kaldırıp yarasına baktı. "Siktir, cidden kötüymüş."

"Acımıyor mu?" diye sordu Dina.

"Çok değil." Elimdeki havluyu kaptığı gibi bacağına bastırdı. Daha sonra kanları yarayı daha iyi görebilmek için sildi. "Kapıda bir adam var mıydı?"

Dina önce ona sorup sormadığını anlayamadı,duraksadı."H-hayır yoktu,sanırım."

"Öyleyse bizimkiler halletmiş olmalı."

Sehpada duran bir bardak suyu alıp elimdeki gazlı beze döktüm. "Önce temizlemeliyiz, hiçbir şey gözükmüyor." dedim Miles'ın elini çekerek. Yaraya daha çok yaklaştım ve kan kokusu burnuma daha sert gelmeye başladı. Yaranın etrafını temizlerken bulanan midemle boğuşuyordum ama bunu ona yansıtmak terbiyesizlik olurdu. Kötü bir durumdaydı ve şu an benim yardımıma muhtaçtı.

Determined//h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin