➰Six ➰

318 16 4
                                        


Casey

Ağzımda bok gibi bir tatla uyandım.Yastığın altına sıkışmış saçlarım, kafamı haraket ettirince kendilerini belli ettiler.İnleyerek şakaklarıma masaj yaptım.Dün, yine fazla içmiştim.Yine.

Evde göz gezdirdim. Alec, uyuduğu yerde yoktu. Evden ben duymadan çıkması imkansızdı, en ufak sese bile uyanan mızmız tiplerdendim.Ayağıma, koltuğun altına sıkışmış pofuduk terlikleri geçirdim. Peş peşe esnemeye başladığımda gözlerimin kenarlarından yaşlar süzüldü. "Alec!"

Kafamı üst kattan gelen ayak seslerine doğru çevirdim. Gözlerim o kadar kısıktı ki , etrafı net göremiyordum. Dudaklarım kurumuş , aldığım nefesin boğazımda takılıp kalmasına yol açıyordu. "Banyodaydım, dünden kalmayım da." dedi Alec merdivenlerden inerken.Beraber uyuduğum yünlü kazağım beni gece terletmiş, tenimi pembeye çevirmişti.

Üzgün düşüncelerimle masaya baktım. Annem evde olsaydı böyle bir şeye asla izin vermezdi. Alec'in burda kalmasına da tabi. Beni evde tek bıraktıklarından beri dağılmıştım. "Aklından neler geçiyor?"

Düşüncelerimden sıyrılıp açık kahverengi gözlerine baktım. Karnımı dürterek elindeki sigarayı almam için uyarıda bulundu. Dudaklarımın arasına yerleştirip, sigaramı onun yakmasına izin verdim. İçime çekip, kalan dumanı üflerken konuştum. "Annemleri düşünüyorum." Masanın üzerindeki küllüğü alıp, mutfaktaki masanın üzerine koydu. Parmağıyla izmarite hafifçe vururken, külün düşmesine izin verdi. "Neden onları düşünüyorsun ki? Onların seni düşündüğünü hiç sanmıyorum. Seni burda bıraktılar." Haklıydı.

"Şu halimize baksana." dedim evin halini işaret ederken. Kafasını sallayarak güldü."Ah, yapma.Bunlar halledilebilir şeyler.Toplarız olur biter." Sigaramı yarıda söndürdüm. "Önemli olan toplamak değil. Fazla dağıttım." Beni omuzlarımdan tutup kolunun altına alırken kendimi tutamayıp güldüm. "Yoksa bitlenmekten mi korkuyorsun Casey?"

Gözlerimin irileştiğine emindim. Yumruğumu omzuna vurdum. "Lanet olası, öyle bir şey söylemedim!"

Kahvaltıyı hazırlarken bile gülmeye devam ediyorduk. Sabah saat 10 du. Dün içtiklerimize rağmen nasıl bu kadar erken uyanabildiğimize şaşırmadan edemedim.

Evi eski haline getirdiğimizden emin olduğumuzda, çanta ağır gözüksün diye bir kaç kitabı içine tıkıştırdım. Alec önce kendi evine gidip üzerini değiştirecekti. Derslerimizin aynı saatte olmaması, benim açımdan iyiydi. Her ne kadar arkadaşlarımı sevsem de , bütün günü beraber geçirmek beni sıkıyordu.

Turnikeye kartımı basıp geçtim. Bugün bahçe olduğundan daha fazla kalabalıktı. Dina'nın bana doğru koşar adımlarını gördüm. "Hemen burdan çıkmalıyız Casey." Tuttuğu kolumu çekerek kurtardım. "Neler oluyor?"

"Casey!" diye bağırdı kalabalığı yıkıp geçen Kimberly. Arkasından koşan Harry'i gördüm. Bir yandan sevgilisini tutmaya, bir yandan da kalabalığı dağıtmaya çalışıyordu. "Kimberly?" dedim tek kaşımı kaldırırken. Sinirli gözükmemeye, bunun yerine alaylı gözükmeye çalışıyordum. Kimberly sağlam hatundu. Ama vuracak cesareti yoktu.Kazağımın eteğini tutan Dina , beni hala aksi yöne çekmeye çalışıyordu. "Dün bana yaptığın şeyi açıklayacaksın!" Bu kız kesinlikle sinirlerimi zıplatıyordu. "Dediklerini anlamıyorum, ses tonunu-"

"Beni oyuna getirdin!" Lafımın bölünmesinden hiç ama hiç hoşlanmıyordum. "Kimberly buna bir son ver!" diye bağırdı Harry,kalabalığı umursamadan. Büyük elleri hala kızın kolundaydı. Arkamı dönüp, okulun girişine doğru yürümeye başladım. Herkes kulaktan kulağa konuşuyor, olayı anlamayanlar ise konuşulanlara hevesle kulak veriyorlardı. "Sana bunları ödeteceğim Casey!"

Determined//h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin