Casey"Çünkü, erkek arkadaşıma aşıksın!"
Kalbim, göğüsümden fırlayacakmış gibi atıyor, kulaklarımda yankılanıyordu. Nabzımın hızı başımı döndürmeye başlamıştı şimdiden. Kendimi küçük hissettim, çok küçük.Ben, aşık mıydım? Değilsem, söyledikleri neden göğüsüme bir yük gibi oturmuştu? Gözlerim işlevini kaybetmiş, sadece Kimberly'i görüyordu. Konuşamıyordum,öylece bekliyordum. Bu planlarım arasında yoktu.
"Cevap ver bana!" Söyledikleri soğuk rüzgar gibi tenime çarpıyordu.Kızın karşısında niğme niğme oluyordum. "Saçmalamayı kes!" diye kükredim. Ellerim, beyaz lakostunun yakasını bulurken, söylediği kelimelerle adeta canavara dönüşmüştüm. "Seni ahmak, benimle nasıl böyle konuşabilirsin!" Kendime hakim olamıyor, kızı ileri geri sarsıyordum. Omzumu ittirdiğinde sırtım soğuk dolapla buluştu. Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Lütfen yetişin!" diye bağırdı bir kız. İleri doğru hamle yapıp onu bileklerinden tuttum ve başının üzerinde birleştirdim. Dizimle karnına vurduğumda iki büklüm olmuş, yere çökmüştü. Kesik nefeslerinin arasından bana bir kaç küfür salladı. Pes ettiğini sanmıştım.
Ayak bileğimden tutup beni yere çektiğinde düşmek kaçınılmazdı. Yanağım zeminde sesli bir ses bıraktığında dakikalardır tuttuğum inlemem dudaklarımdan döküldü. Elim yanağımı bulduğunda canımın acısından kıvranmaya başlamıştım.Dişimin kırıldığını falan düşenerek dilimi bütün dişlerimde tek tek gezdirdim.
Ayak bileğimi kurtarmaya çalışıp tepindiğimde, ayakkabımın tabanı burnuna isabet etmişti. "Neler oluyor burda?"Kafamı kapıya doğru çevirdim. Sivri topuklu ayakkabılardan başlayıp, başına kadar ağır ağır süzdüm. Müdür hanım, o güzel koltuğundan kalkıp bizim için buralara kadar gelmişti."Bu ne rezalet? Siz nerde olduğunuzu sanıyorsunuz?!" Tiz sesi bütün odayı ele geçirmişti. "O başlattı." diye savunmaya geçti Kimberly. "Çocuk musun sen götkafalı!" diye kendimi tutamayıp bağırdım. Müdürün gözlerinden alevler fışkırıyordu. "Kalkın, kalkın ve hemen odama gelin!" Olduğu yerde kendi kendine söylenmeye başlamıştı.
Kollarımın altından tutan iki çift el, kalkmamda yardımcı oldu. Kızı tanımıyordum bile.
Doğrulurken ağzımda biriken kanı, Kimberly'nin önüne tükürdüm. Bana ölümcül bakışlar atıyor,ayağa kalkmaya zorluyordu kendini. Fakat nefes almakta güçlük çektiği her halinden belliydi. Tekmeyi tam boşluğuna vurmuş olmalıydım.Harry'nin içeri dalıp sevgilisini kurtaracağını, daha sonra ise okkalı bir azar işiteceğimi sanmıştım ki işler hiç beklediğim gibi olmadı. Müdürün odasında almamız gereken cezalar hakkında konuşmuş, okul çıkışı ceza olarak ek derslere çarptırılmıştık.En kötüsü ise yüzme antremanlarından alınmış olmamızdı. Sporcunun ahlahklı olması gerektiği ile ilgili bir nutuk geçtikten sonra yarışmalara katılmamızı engellemek için lisanslarımızı sistemden kaldırdı.Düşüncelerimden tek arındığım yerin havuz olduğunu hesaba katarsak, bu benim için çok kötüydü. Yetmemiş, üstüne bir de sanki lisedeymişiz gibi ailelerimize haber verilmişti.
Spor odasından eşyalarımı toplarken insanların garip bakışlarını üstümde hissetmiştim. Dolabımın içine anahtarlarımı bırakıp oradan çıktım.Dina ve Alec derste oldukları için hiçbir şeyden haberleri yoktu. Tenefüs arasında da müdürün yanındaydım, onları hiç görememiştim. Kalıbımı basarım, biri onlara olayı abartarak anlatacaktı ve hepsi evime üşüşecekti.
Çantamı omzuma takıp okuldan çıktım.Üniversitenin sayfasına, kavgamızla alakalı saçma sapan şeyler yazılmıştı. Hatta, yapmadığım şeyler de yazmışlardı. Okul ikiye bölünmüş , kimin daha iyi dayak attığını tartışıyorlardı. Kendimi düşürdüğüm en kötü durum bu olmalıydı.