Yorum, bebeklerim. YORUM. Lütfen :) :):):)))Sizi seviyorumm iyi okumalar🖤🖤🖤
Casey
Büyük L koltukta sızdığımı saatler sonra fark etmiştim. Gözümü bir saat falan önce kapatmış gibiydim, daha sabahı görmeden yine akşama kadar uyumuştum. Gözlerimi ovuşlayarak esnedim, daha sonra da bunun yaptığım en aptalca şey olduğunu anladım. Gözümdeki makyaj olduğu gibi duruyordu ve siyah lekeler hem elime, hem de görmesem bile gözümün her bir yerine bulaşmıştı.
Daha sonra birden bire uyanma sebebimi anladım. Kapı, sanki arkasında tefeci varmış gibi çalıyordu ve bu beni ister istemez ürküttü. Bir hışımla ayağa kalkıp masanın üzerindeki kokainden geriye kalan ufak naylon poşetleri yok ettim.
Üzerime çeki düzen verdikten sonra kapıyı araladım.Oliver endişeli gözlerle beni baştan aşağı süzdü. Alnında boncuk boncuk terler birikmişti, nefes nefese olmasından bir problem olduğunu anlamıştım. "Bayan Russell, patron- ah hayır, babanızın bana ihtiyacı var. Sadece bir günlüğüne burada olmayacağım."
Bencil tarafım burada olmayacağına sevinirken, vicdanım babamın ona ihtiyaç duyacak duruma nasıl düştüğüyle ilgileniyordu. "Bana daha fazlasını açıklamalısın." diye sitem ettim. Onun olmaması işime gelirdi fakat işin içinde babamın olması hoş değildi.
"O sizi arayacağını söyledi,efendim." Çekingen tavrıyla ensesini kaşırken gerginliğini üzerinden atması için dudaklarıma sahte gülücükler yerleştirdim. "Pekala Oliver, iyi yolculuklar." Başını onaylarcasına sallayıp arabasına doğru giderken adımları duraksadı.
"Lütfen senin için endişelenebileceğim bir şey yapma."Başımı tekrar aynı şekilde salladım. Elbette bunun sözünü veremezdim. Arabaya binmesini seyrederken kalçamı kapıya yasladım ve bir süre öylece durdum. Verandanın halini görünce derin bir nefes aldım, uzun süre burada kalacağımın teminatı olsaydı hemen işe koyulurdum fakat babamın işleri hiç belli olmuyordu.
Bütün gün evde duramayacak kadar canım sıkılmıştı, üstüne yaşlı Frank'in bana attığı kazık da vardı aklımda. Önce ona uzunca bir azar çekip işime koyulmam gerekiyordu. Evimin adresini Harry'e verebilecek tek insan oydu, buna çok emindim. Bunu yaparken aklında ne olduğunu da merak ediyordum doğrusu. Kapıyı kapatıp içeriye geçtiğimde telefonumun uzaktan gelen melodisiyle doldu kulaklarım.
Yastıklardan birisinin arasında olmalıydı. Koltuktaki örtüyü havaya kaldırıp silkelerken araya sıkışmış telefonumu buldum ve açtım. ''Efendim baba?''
Bir süre karşıdan ses gelmedi, daha sonra konuşmaya başladı. ''Hayatım, nasılsın?'' Sesi son derece sakindi. ''İyiyim, az önce Oliver'la konuştum. Bir sorun mu var ?'' Sesime yalandan endişeli bir ton yükledim. ''Hayır hayır,merak etme. Oliver'ı kardeşin için buraya çağırdım. Biliyorsun büyüyor ve yaşlı baban tek başına ona yetişemiyor.'' Kısa kahkahasıyla cümlesini tamamladığında ben de ona eşlik ettim. Kız kardeşim tam bir baş belasıydı. ''Benim biraz işlerim var, söyleyeceğin başka bir şey var mı? '' Karşımdan cık cık sesi geldi. ''Pekala, görüşü-'' Lafımı kesti. ''Aslına bakarsan var.'' Sessiz kalıp tekrar konuşmasını bekledim. ''Eğer uyuşturucu kullanacaksan ki kullanman taraftarı değilim, kaliteli şeyler bul.''
Söyledikleri elektrik çarpmış etkisi yarattığında ağzımın uzunca bir süre açık kaldığını fark ettim. Sustuğumu anlamaması için bir şeyler kekeleyecektim ki telefonu çoktan kapattığını gördüm. Bu babamın tekrar böyle bir şeye kalkışmamam için yaptığı ilk ikazdı, anlamıştım.Oliver işini iyi yapıyordu. Bu tarz şeylerde parmağımın olduğunu babamın bildiğini tahmin etmeliydim, yerde gökte kulağı vardı.