Casey"Chole."
Bu isimi Dina, sanki diline zehir koymuşlar da, onu tükürüyormuş gibi söylemişti.
Titreyen ellerimi bilgisayar ekranının üzerinde durduğu masaya geçirdim. Eklemlerim beyazlamaya, parmak uçlarım ise kızarmaya başlamıştı.Kalbim öylesine hızlı atıyordu ki, sinirden kalp krizi geçirip yere yığılacağımı düşündüm bir anlığına. Sırtımdan vurulmuştum.
Dişlerimi gıcırdattım."Âdi sürtük."
"Casey, sakin ol." Masayı tutan ellerimi avuçlarına alırken, şaşkınlıktan kaşları kalkan Alec, soluğu küçük burun deliklerinden alıyorduk. Hepimiz şaşkındık, öfkeliydik. Kandırılmıştım.
"O kızı evime aldım, onunla birşeyler paylaştım, lanet olası evime kusmasına bile izin verdim!"
Hiç kimse konuşmuyordu, bunu benim daha fazla sinirlenmemem için yaptıklarını biliyordum. Ellerimi bu sefer, Alec'in ellerinden kurtarıp saçlarıma geçirdim. Aptal yerine konmayı sindiremiyordum.Kontrol altına aldığım öfkem, çığırından çıkmak üzereydi.
"Titriyorsun." dedi Dina bana temkinli bir şekilde yaklaşırken.
"Elbette titriyorum!"
Aklımda, cevaplayamadığım soruların üzerine öyle zor sorular daha binmişti ki, stresten saçlarım tek tek dökülebilirdi. Daha cevaplar alamadan, daha fazla cevaba ihtiyacım olan olaylar birikmişti. Tıpkı zamanında yapılmayan bir yığın ödevi son gün yapmak gibi.
Alec, belime elini koyarak beni çıkış kapısına doğru yönlendirdi.
Görevli içeriye girmeden oradan çıkmayı başarmıştık. Geriye tek kalan şey, Chole hakkında ne yapacağımızdı.Bunu okulun kafeteryasında tartışmaya başladık. "Bence onu kuduz köpeklerin içine atalım."
"Saçmalama,Dina..." diye cıkladım, "...onun kafasını klozete sokup, o suyu yudumlamasını izleyelim."
Benim tavsiyem kulağa daha hoş geliyordu. Dina'nın gözleri pörtledi. "Acımasızsın."
"Bunu hakediyor." diye lafa girdi Alec. Eğilip, geniş alnına kocaman bir öpücük kondurmak istedim ama bulunduğumuz durumda bu garip kaçardı.
"Ona gaz vermeyi kes. Daha fazla sinirleniyor."
"Hayır sinirlenmiyorum." Titreyen ellerim bunun tam aksini söylüyordu, yine de kendimi savunmaktan vazgeçmedim.
Ayağa kalktım."Derse gecikiyorum."
"Chole'e ne yapacağız?"
Alec, aklında bir plan varmış gibi konuştuğunda zihnimden bir sürü pislik geçti.
"Bunu bana şimdi sorma, yoksa onu öldüreceğimi söylerim."
Gözleri ardına kadar açıldı. "Aman Tanrım..."
"Ben şimdi gidiyorum.Ben gelene kadar hiçbir şey yapmayın."
Çantamı sandalyenin üzerinden alıp omzuma geçirdim. Koridorda yürürken bir kaç bakışı düzene sokamadığım sesli nefeslerim sebebiyle üzerime çektim. Dolabıma ne bıraktığını öylesine merak ediyordum ki, çoktan kendimi dolabıma adımlarken bulmuştum. Şifremi girip kapağını açtım ve önüme düşen ufak kalın kağıdı elime aldım.
İki gün sonra, hazır ol.
İki gün sonra ne vardı ki?
Kağıdı buruşturup yanımdaki çöp kovasına fırlattım. Chole'ün aklındaki neydi bilmiyorum ama, bu ona pahalıya patlayacaktı.Ona güvenmiştim.