➰Fifteen ➰

262 14 2
                                    


Casey

Sık sık hastanelere gitmek gibi bir âdetim yoktu. Kimberly'den ne kadar nefret ediyorsam, hastanelerden de o kadar nefret ediyordum.
Bana göre pisliği örtmeye çalışan ağır dezenfektan kokuyorlardı.

İçerisinde polis, çılgına dönmüş bir anne ve beni tıktıkları odanın etrafında dolaşan, somurtkan siyah saçlı Dina vardı.

"Senin burada ne işin var?" dedim anneme bakarak. Gözleri dolu doluydu.

"Okul beni aradı ve-"

"Ben kaç gündür burdayım?" diye sordum Dina'ya. Annemin oradan buraya gelmesi bu kadar kısa süremezdi.

"Yaklaşık yirmi altı saattir falan."

Başım sırtım çok şiddetli ağrıyordu ama bileğimdeki ağrı en kötüsüydü.Tonlarca dürtme ve yarım düzine röntgen filminden sonra hiçbir yerimde kırık olmadığı anlaşıldı.

Düz bir fayansın üzerinde bunlar nasıl olabilir diye düşündüm.Bir sürü derin bereye ve çiziklere ek olarak incinmiş bir bileğim vardı.

Sözde ağrıkesici vereceklerini vaat etmişlerdi ama daha ortada bir şey yoktu.

"Seninle gelmeliydim."
Dina hastane yatağıma çöktü. 
"Seni yalnız bıraktığım için bütün bunlar oldu."

Bu kızın duygusal hâli hiç ama hiç çekilmiyordu.Özellikle bu durumdayken.

"Dina, senin bir suçun yok."

Sonra aklıma dank etti. "Harry?"

Annem kulakları sanki hep bizdeymiş gibi başını hızlıca bana çevirdi.

"Harry de kim?" Dina'nın kolundan sonra bir tane de kendi alnıma şaplak attım.

"Bu seni hiç ilgilendirmiyor, bak ben iyiyim.Artık dönebilirsin."

"Bunu evde konuşacağız, Casey."

Evde konuşulacak ne vardı ki?

Polisler kapıda belirince, Dina bana bütün olanları anlatacağını söyledi.
Polis memurları biraz kaba sabaydılar ama bana iyi davrandılar.Akla gelebilecek her soruyu sordular.Onlara hatırlayabildiğim her şeyi anlatmanın önemli olduğunu biliyordum ama yaşadığım şokun etkisi geçmeye başlıyordu ve adrenalin çoktan silinip gitmişti. Öfkem kalmıştı.
Tek istediğim evime dönmekti.

Bunun, sadece saçma sapan bir kavga olduğunu, hatta Kimberly'le arkadaş bile olduğumuzu söyledim.Ayağım kayıp yere düşünce bu kadar zarar gördüğümü ve onun da korktuğu için kaçıp gittiğini söyledim.

Bana, okula veya Kimberly denen âdi orospuya dava açabileceğimi söyleseler de reddettim. Annem bu konuda çok ısrarcıydı fakat bunun ciddi bir şey olmadığını hepsine inandırmayı başardım sonunda.

"Galiba bu akşamlık işimiz bitti.Başka bir şey hatırlatsanız, lütfen bizi hemen arayın."

Başımla onayladım ve pişman oldum. Kafama bir ağrı saplanınca yüzümü bıruşturdum.

"Tatlım, iyi misin?" diye sordu annem, endişeyle.

"Bana tatlım deme.Sadece git burdan." Sert tepki verdiğimi biliyordum. Eğer böyle yapmazsam hatalarını anlayamayacaklarını düşündüm.

Annem ayağa kalktı. Gidip doktoru bulayım da sana şu ağrı kesicileri alabilelim."

Ben de bunu istiyordum,hem de deli gibi.

***

"Harry nerde?"

Dina, tezgahtan kendine bir bardak su alırken, annem de verandada dinleniyordu.

Determined//h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin