Şu an 25. bölümü yazdığıma ve kitabımın bu kadar okunduğunu görmek beni o kadar mutlu ediyor kiii. Hepimize çok teşekkür ederim. Yorumlarda çıldıranlarınız beni aşırı mutlu ediyorsunuz skdkdldldldl
Buralara gelmek bile aklımda yoktu. Hepinize tekrardan teşekkür ediyorum, yorumlarınızı ve düşüncelerinizi
esirgemeyinn. İyi okumalar pıtırcıklarım🖤😋Casey
"Casey?"
İsmimin telaffuz edilmesinin bu derece beni sarsacağını daha önce asla bilemezdim. Kalbim bin parçaya bölünürken ne cevap vereceğimi bilemedim. Acaba kalbimin kırılma sesleri karşı tarafa da gidiyor muydu?
"Orda mısın?"
Değilim.
"Miles.. Miles şu an burada yok. Ona aradığını söyleyeceğim."
"Hey,hayır! Beni dinlemeni istiyorum!"
Telefonda çıldırmış gibi bağırdığında ona söylemek istediğim bütün her şey aklımdan silindi. "Seni dinlemek istemiyorum."
"Bak lütfen sadece dinle.Bana cevap bile vermeni istemiyorum,sadece söyleyeceklerimi dinle. Daha sonra telefonu kapatmakta özgürsün."
"Telefonu kapatmakta zaten özgürüm." dedim terseleyerek.
"Sadece bana bir kaç saniyeni ayıramaz mısın?" Sesinin tonundaki lanet olası ikna edicilik bedenimin sarsılmasına sebep oldu. Yanımda şaşkın gözlerle bana bakan çocuğa kafa çevirdim.
"Dinliyorum."
"Bütün olanlar için özür dilemeye bile hakkım olmadığını biliyorum ama özür dilerim Casey. Benim sana bunları yapmaya hiç hakkım yoktu, bunların tek suçlusunu Kimberly olarak gösteremem elbette. Buna dahil olmak zorunda değildim. Senin kalbini kırmak zorunda değildim."
Derin nefes çektim.
"O kadar utanıyorum ki, bu utançla nasıl yaşayacağımı bilmiyorum. Mahkemede olanları anlatırken yerin dibine girmek istedim Casey, sana çok kez ulaşmaya çalıştım. Mahkemeye gelmemiştin, eğer gelseydin sana her şeyi açıklayabilirim."
Boğazını temizlemek için öksürdü. O kadar seri konuşuyordu ki bir an için söylediklerini kağıttan okuduğunu düşündüm.
"Ben cezamı çekmeye hazırım, hem burada hem de senin bana gösterdiğin tavır karşısında. Casey beni affetmeni beklemek bencilce biliyorum ama lütfen," Yutkundu. ", lütfen bir kez olsun benimle konuş ve bütün bunları çözüme kavuşturmaya çalışalım."
Eğer biraz daha konuşursa ağlamaya başlayacaktım. Lanet olası tekneden kör eden karanlık suya kendimi atmama ramak kalmıştı. Eğer telefonun sahibi Miles değil de ben olsaydım ayaklarım altında ezebilirdim.
"Bir şey söylemeyecek misin?"
Telefonu kulağımdan çektim ve ekrana baktım.
"Bir kaç saniyen doldu. Görüşürüz Harry.
Telefonun kırmızı ışık yanan butonuna parmağımı hafifçe değdirdim ve konuşmayı sonra erdirdim.
Telefonu masaya sakince bıraktım ve merakla bana bakan çocuğa tekrar baktım. "Ne?"
"Az önce tek taraflı bir telefon konuşmasına şahit oldum, bu oldukça garipti." Declan konuşurken bir yandan da telefonu işaret etmişti.
Hafifçe güldüm. "Bu işlere karışmasan iyi edersin."Tek kaşını kaldırdı. "Bana anlatabilirsin."
"Neden sana anlatayım ki?"
Güldü. "Çünkü sarhoş ve kızgınsın."
"Kızgın falan değilim!" diye karşı çıktım ona. Dudakları garip bir gülümseyle iki yana yayıldı. "Belki biraz."