Bölüm 8.
İrem Alacahan.
"Ne dedin sen?"
Titreyen ellerim Deniz'in yüzünü kavrarken bağırdım ona. "Ne dedin sen!"
Gözyaşları dur durak bilmeden akarken deliler gibi silkelemeye başladım onu.
"Konuş!!"
Boğazını parçalarcasına attığı çığlığı attığım tokatlarla savurmak istesemde olmadı.
Susmadı. Bana cevap vermesi gerekirken altımdan kaçmak adına bağırdı.
Elime aldığım yastığı yüzüne bastırırken çırpınışları büyüdü.
Ardından çektim yastığı birkaç yudum nefes alabilmesi için izin verdim ona.
Ve tekrar bastırdım.
Çektim.
Bastırdım.
Çektim.
Batırdım.
Çektim.
Bir yudum soluğa muhtaç bırkarken onu attım yastığı yere.
Sol elim yüzüne çarparken sağ elim onu takip etti. Ard arda attığım tokatlar çığlıklarıyla süslenirken tüm hırsımla vurdum ona.
Ardından bir koku yayıldı odaya.
Kan kokusu.
Ellerimin altında çıprınan Deniz'in gücü kesilmeye başlarken saçlarından sıkıca kavrayıp yüzünü yüzüme yaklaştırdım.
"Sen babamın adını ağzına nasıl alırsın!"
Elim sıkıca bir yumruk olurken var gücümle vurdum yüzüne.
Deniz kendinden geçmiş bir vaziyette uzanırken altımdaki bedeni kıpırdamayı kesmişti. Nefes nefese kalan bedenim dururken kan kokusu arttı.
Gözlerim kasıklarını bulduğu vakit kaşlarım çatıldı.
Kanaması başlamış beyaz elbisesine kırmızı gölgeler düşmüştü.
Karnındaki bebek.. Murat Alacahan'ın demişti. Öyle demişti.
Hala üzerinde otururken kulaklarımı kapattım.
"Hayır! Hayır yalan söylüyor!"
Baygın Deniz'i sarsmaya başladım. Uyanıp bana doğruları anlatması için öldüresiye sartım onu. "Uyan! Uyan dedim sana!"
Uyanmadı. Öfkeyle biraz daha vurdum ona. Yüzü kanlar içinde kalana dek vurdum ona. Ellerim kanıyla boyanana dek vurdum ona.
Öfkem dinmedi. İçim soğumadı.
Ardından zihnim keskin bir çığlık attı.
Bebeği ölecek! Yapma! Dur artık!
Durdum ben yavaşça. Altımda serili bedenine bakıp durdum öylece.