Bölüm 27.
İrem Alacahan Poyraz.
"Anne babamı görmek istiyorum."
Rüzgar'ın saçlarını özenle okşadım. "Sen odana geç uyu birtanem.. Baban sonra gelir yanına."
Başını sallayıp odasına girdiğinde bende odamıza girdim.
Demir elindeki içkisini dudaklarından çekerek sigarasını söndürdü.
Kapıyı kapatıp yaklaştım ona.
Bilmesem..
Normal bir vaziyette içiyor sanırdım.
Ama öyle değildi.
Yüzünden bir tek hüzün dalgası geçmezken oturdum yanına. Acısını öyle iyi saklıyordu ki, ne diyeceğimi bile şaşırıyordum.
Ama bu normal değildi.
Babasının başı kesilmişti.
Bu vahşetti. Bunu yapan ağzı bir yudum kana susamış yılandı.
Canımızı yakmak isteyen pek kuvvetli bir yılan.
Yeni bir dal çıkardı paketinden. Yavaşça aldım elinden.
"İçme artık.."
Gözleri bir an bana döndü.
Siyaha çalan gözleri ifadesizliğini korurken tekrar yaslandı arkasına.
Sağ elimi yanağına yasladım. "Ben yanındayım, üzülmene izin vermem."
Dudakları kıvrılırken elimi tuttu. "Emin ol sevgilim, hafif bir sızı haricinde iyiyim."
Hafif bir sızı.
Baban katledildi sen sadece ufak bir sızı hissediyorsun.
Demir sen ne kadar güçlü bir adamsın..
Başımı hafifçe salladım.
"Sen öyle diyorsan."
O öyle diyorsa öyleydi çünkü.
Bilirdi Demir. Hep derdi bana..
Başkalarının senin hayatındaki etkisi senin kontrolsüz zavallılığını gösterir.
Haklıydı sahiden.
Herzamanki gibi.
Gözlerim onun suretinde dolanırken kesinlikle anlam veremedim.. Bu denli güçlü olmasına hayranlıkla baktım sadece.
Gözleri gözlerim üzerinde kalırken derin bir nefes aldı.
"Sarsana beni.."
Anında sızlayan burnumla sıktım çenemi. Bedenim ona yaklaşıp sızdı göğsüne.
Kollarım dolandı boynuna.