Bölüm 9.
İrem Alacahan.
"Anne gitmemiz lazım! Babam uyanmadan gitmemiz lazım."
Etrafımda dolanan minik beden telaşla çırpınırken bir uğultu vardı kulaklarımda.
Dünyayı ince, tiz bir sese bırakan bir uğultu.
İki çift minik el yüzümü kavrarken aniden dağıldı o uğultu.
Rüzgar'ın mavi gözleri bilincimi toparlamama yardım ederken hızla kalktım ayağa.
Ezgi ve Barlas kanlar içerisinde yerde yatarken ikişer ikişer çıktım merdivenleri. Koşarak girdim odama.
Ellerimi saçlarıma daldırıp durdum birkaç saniye.
Büyük siyah çantamı aldım.
Dolabın içerisindeki kasamı açıp tüm nakitleri çantaya doldurdum. Kasanın boşaldığından emin olmak için elimi gezdirdim hızla.
Ve bir kağıda çarptı parmaklarım.
Elime aldığım gri zarf nefesimi boğazıma takarken yavaşça oturdum dizlerim üzerine.
İçimde bir kasırga koptu. Kalp iplerim dolandı birbirine.
Hadi dedim. Hadi.
Yine yap yapacağını.
Çünkü ben bu zarfı iyi bilirdim. Bu rengi iyi bilirdim.
Hızla titreyen ellerimle açtım zarfı elimdeki mektubu hemen okumaya başladım.
'Benim, tüm iktidarımın ortağı olan güzel torunum.
Bilirsin. Geleceği tahmin etmekte pekala iyiyimdir. Bu sebepten sana bu mektubu yazıyorum.
Güzel torunum, gün gelir devran döner, Demir senden ayrılırsa.. Rüzgar'ın vekaleti sende kalacak.
Ben tüm işlemleri yaptım. Hatırlarsan Rüzgar'ın kimliğini ben çıkartmıştım. O kimlik sahteydi.
Asıl kimlik zarfın içerisindedir.
Rüzgar senin rızan dışında Alacahan soyisminden çıkmayacak. Ve Alacahan ismini gururla taşıyacak.
Ben bu dünyadan göçüp gitsemde kudretli torunum..
Herzaman nefesim üzerindedir.
Deden. Rahmi Alacahan.'
Dudaklarımda buruk bir gülüş peyda olunca yavaşça çıkardım kimliği zarftan.
Rüzgar ALACAHAN.
Gözyaşlarım huzurla akarken ayağa kalktım.
Başımı kaldırıp gözlerimi dışarıdaki göğe çevirdim. Dedem beni duyar belki diye seslendim ona.
"Teşekkür ederim dede.. Çok teşekkür ederim.."
Rahmi Alacahan'ın torunu olmak herkse nasip olmazdı. Gururla bir nefes aldım.