Hapishane içinde geçirdiğim iki hafta, hafızamdan geri kalan kısma göre hayatım boyunca yaşadığım en garip zamandı. 02 numaralı mahkûm oluşum herkesin dilinde sakız gibi uzamaya başlasa dahi, bana kazandırdıkları paha biçilemezdi. İlk olarak; insanlar, canavarlar ve melezlerin en afilisi bile benden çekinir, en azından saygı duyar olmuştu. Girdiğim her ortak alanda (yemekhane olsun, bahçe olsun, fark etmiyor) direk bütün gözler bana çevriliyor, fısıldamalar kulaktan kulağa yayılıyordu. Hakkımda çıkan dedikoduların bazıları, birisinin boynunu dişlerime parçalamışım gibi saçma şeyler de olsa, itibarımın yükselmesindeki yardımı başka hiçbir şeyden alamazdım.
Ayrıca hücre arkadaşlarım da en az benim kadar dokunulmaz olmuşlardı. Artık bizim yerimiz olarak işaretlenen yemekhanedeki masaya birisi oturduğunda, üçümüzden herhangi biri o masaya yaklaşır yaklaşmaz kalkıyorlardı.
Tabii, bunda Aaron'un elici bakışları ve Osiris'in elindeki çakmağı tehlikeli bir şekilde tutuyor olması da bir etkendi.
Geçen hafta kendisine bulaşmaya çalışan birisinin saçını tutuşturarak adını benden ayrı çıkarmıştı.
Kısacası, tehlikeli bir üçlüydük. Kimse bulaşmaya tenezzül bile edemiyordu.
Düşüncelerimden oluşmuş denizde, ruhumun kötü havası sebebiyle oluşmuş fırtınanın tam ortasındaydım karşımda biri parmak şıklattında. Boğuştuğum engin dalgalar arasından beni çekip alan el, sanki uzun zamandır suyun altındaymışım gibi derin bir nefes almamı sağlamıştı.
"Efendim Aaron."
Aaron'un yorgun bakışları, kalbimin derinliklerini incelermişçesine üzerimde gezerken, iki haftadır üşengeçlikten kesmediği kirli sakalını kaşıyordu. Ah, bir de Osiris ve ben de engel olmuştum kesmesine; açıkçası çok daha yakışıklı ve gizemli bir hava katıyordu ona sakal. Zaten son birkaç gündür flörtôz bakış atmadığı kişi kalmamıştı herhalde.
Elleriyle yüzünü sıvazladı, bu gece de uyumamış olduğu çok belliydi. Gözleri gözlerimi bulduğunda, sesi çok pürüzlü ama hoş çıkıyordu.
"Frisk, bir grup var. Dün serbest zamanda tuvalete giderken yolumu kesip seninle konuşmak istediklerini söylediler. Bana söylemeyeceklerini, çünkü sen kabul edene dek gizli tutulması gereken bir şey olduğunu söylüyorlar. Bugün ortak alana çıktığımızda yanına geleceklerdir. Ah Tanrım, kim bilir ne diyecekler! Bütün gece bunu düşünmekten uyuyamadım."
Aaron bıkkınlıkla yanıma çöktüğünde, elimi omzuna koyup bir anne edasıyla sıvazlamaya başlamıştım. Onun da aklında çok şey vardı, Osiris ve benden daha uzun süredir nu hapishanedeydi ayrıca; yaklaşık 4 sene.
Acaba ben de o kadar uzun kalacak mıydım, yoksa Undyne beni kurtarabilecek miydi?
Undyne. Aklıma gelen ismiyle onu hiç düşünmemenin bana getirdiği pişmanlık, bütün benliğimi kaplamıştı. Onu şuana dek hiç görmemiş olmamla birlikte, kendisinden bir haber de alamamıştım.
Aklımın ufak bir köşesinden beni elindeki sopayla dürtükleyen rahatsız edici bir düşünceyle kanım donmuştu.
"Şerefsizler senin işkenceye mi yatırılman gerektiğine yoksa direk idam mı edilmene karar veremediğinden buradayız."
Ben, iki haftadır normal bir mahkûm gibiydim; lakin casusluktan suçlanmam dolayısıyla benim işkenceye yatırılıp, "bildiğim" sırları ortaya dökmem lazımdı.
Ama yapmadım, ve bunu benim için Undyne yapıyor olmalıydı.
Siktir.
SİKTİR.
![](https://img.wattpad.com/cover/113577752-288-k823256.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
abandoned memories | undertale
AdventureGeçmişin anıları, geleceğin beşiğinde saklıyken, bu beşiği gözleri kapalı bulmaya çalışan bir kız. Kararlı, güçlü ve sevgi dolu. Yaşamın umursamadığı, ölümün arkasından kovaladığı bir canavar. Tehlikeli, acımasız ve umursamaz. Ruhlarının, binlerce y...