''Alphys, bunu ona söylememiz gerekiyor, sen de biliyorsun.''
''Biliyorum U-Undyne... Sadece... ya her şey daha da kötü bir hal alırsa?''
Bilincim yarı açık bir haldeyken suyun altındaymışçasına gelen konuşma sesleri ile yavaş yavaş kendimi diplerden çekiliyor gibi hissediyordum, ama hala dışarıdan uyuyormuş gibi göründüğüme emindim. Nasıl hissedeceğimi bilmiyor, ne yapmam gerektiğine karar veremiyordum. Beynime uyuşturucu verilmiş gibiydi; sadece algılarım çalışıyordu.
''Almayacak, bir şey olursa diye biz varız zaten, unuttun mu? Bu görevi alma sebebimizi sen de biliyorsun Alphys, Kararlılık Deneyi'nde olduğumdan ben sizin gibi etkilenmedim. Güven bana, tamam mı?''
''Ta-tamam.''
Sırtımdaki ağrıdan ötürü olduğum yerde kıpırdandığımda, Undyne'nın ilgisini çekmiştim.
"Şh, uyanıyor."
Gözlerimi açmasam dahi nefes alış verişim hızlandığından, daha fazla saklanma isteği duymadan gözlerimi açtım yavaşça. Beni ilk karşılayan şey yüzüme doğrultulmuş ameliyat lambası olmuştu ki bunun da bir anda panik olup olduğum yerden kalkmama sebep olduğu söylenebilir.
"Frisk, sakin ol!" Undyne ve Alphys beni tutmak adına yanıma geldiğinde, hala şaşkınlıkla nerede olduğumu anlamaya çalışıyordum. Bembeyaz mermer duvarları olan bir odadaydım; köşesindeki masada yer alan bilgisayar ve sayılamayacak kadar çok olan notların yanı sıra anime figürü ve noodle da vardı. Yerler, dışarının pisliğini içeriye taşımış olan botlar sebebiyle kirliydi; duvardaki beyaz mermerin aynısının yerde olmasına rağmen grimsi kahverengi bir hal almıştı zemin. Odanın içine vızır vızır işleyen birkaç makine vardı, üzerindeki değerleri okuyamıyor olsam da görüntülerinden az çok pek yasal durmayan deneyler için olduğu söylenebilirdi.
"N-neredeyim ben? En son Undyne sen Dr. Alphys ise sarılmıştın... Neler oluyor?"
Undyne, elini tutmuş olduğu elimden çekerek ensesinin kazınmış kısmını kaşıdı. Yüz ifadesi anlaşılamıyor olsa dahi içindeki düşünceler bir ayna misali okunabiliyordu; nasıl açıklayacağını bilmiyor, bir yol bulmaya çalışıyordu. Sonunda konuşmak için ağzını açtığında sesi öncekinden daha kararlı çıkıyordu.
"Sabah vardığımız evdesin Frisk, sadece evin bodrum katı—yani laboratuvarındayız. Burası Alphys'in özel deneyleri için kullanılıyor, eğer daha kapsamlı bir şeye ihtiyacı olursa zaten Kraliyet Laboratuvarını kullanıyor ama orası ayrı konu.
Sen bayılınca panikle seni içeri taşıdık, Alphys bayıldıktan hemen sonra burnunun kanadığını görünce seni teste tabi tutmak istedi. O yüzden buradasın işte."
Undyne'nın anlattıkları üzerine koluma takılmış olan serumu hissettiğimde, tüylerim ürpermeden edememiştim. Merakım endişemi bastırdığından düşünmeden sordum: "Nasıl deneyler bunlar? Benim iznim olmadan yapmanız... Bilemiyorum."
Vücuduma o sırada herhangi bir hastalık ya da çip enjekte edilmiş olabilir idi, ama gerçekten de onları bununla suçlayacak mıydım?
Saçmalama, buraya gelmenin bir amacı olmasaydı şuan Alphys'ten haberin bile olmazdı.
Kafamın içindeki sese kendi kendime hak verdiğimde, Alphys çoktan konuşmaya başlamıştı bile. Televizyondakinin aksine sesi daha titrek ve endişeli geliyordu.
"F-Frisk, emin ol amacımız kötü değil! Senin farklı o-olduğunu yüzünden anladım, ve ruhunla alakalı bazı deneyler yapmak istedim ki b-bu senin vücut sağlığını y-ya da gizlilik haklarını tehlikeye s-sokmuyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
abandoned memories | undertale
AdventureGeçmişin anıları, geleceğin beşiğinde saklıyken, bu beşiği gözleri kapalı bulmaya çalışan bir kız. Kararlı, güçlü ve sevgi dolu. Yaşamın umursamadığı, ölümün arkasından kovaladığı bir canavar. Tehlikeli, acımasız ve umursamaz. Ruhlarının, binlerce y...