Soğuk duygularım, her ne kadar ruhumu üşütüyor olsa da, bedenimin alev alev yanıyordu, hiçsizliğin ortasında oturmuş, kafamı ellerimin arasına almış bekliyordum kaderimi. Birkaç saatim kalmıştı, keskin çimen kokusunu, kahvenin acımtırak tadını, gün ışığını tenimde hissetmeyi özlemiştim.
Ben özgürlüğü özlemiştim.
Her şey yeniden başlıyordu. Zaman kavramımın en az anılarım kadar karışmış olması sebebiyle bana her ne kadar iki aydır burada olduğum söylense de, iki yıldır bu cehennem çukurundaymışım gibi hissediyordum. İnsanlar ve canavarlar soğuktu, her an her saniye çevremdekilerden biri öldürülebilirdi ve öldürülüyordu da, benim ise yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Hapishanede 02 olmuş olmam sadece birisine boyun eğmeyi hayat felsefesi haline getirmiş olanlar için kalıcı bir etki yaratmıştı, geri kalan çoğu mahkûmlar ben ve arkadaşlarıma bulaşmak için hep zaman kolluyorlardı.
İşte, bu sırada devreye girenler de Bortaline, Aaron ve hatta Osiris oluyor, ama hiçbir şekilde ben olmuyordum.
İlk olarak fiziksel şiddetle başlayan bu durum, onların yararına olmayınca sözlü ve psikolojik olmaya başlamıştı. Yemeğime dışkı katmalar, tuvalette yukarıdan sigara izmariti atmalar, ıslıklayıp ruhsuz fantezilerini sesli dile getirmeler...
Fazlaydı. Dayanabileceğimi düşünmüyordum artık, içimde sakin tutmaya çalıştığım bir tarafımın zinciri, ellerimden kaymak üzereydi.
''Frisk, sen iyi- neyse boş ver, aptalca bir soruydu zaten.'' Osiris'in sesi, beni kendime getirmiş, beni garipsemelerine yetecek kadar uzun süre bakmış olduğum duvardan dönmemi sağlamıştı. Kafamı salladım. Aaron derin bir nefes alıp, Osiris'in elini tuttuğunda bakışlarım ellerine sabitlenmişti.
''Oz, biliyorsun ki bu hiçbirimiz için kolay değil, özellikle de Frisk için tatlım. Bortaline bize planın nasıl işleyeceğini her ayrıntısıyla anlatacak, bizim elimizden gelen tek şey de plana en iyi uymak olur.''
''Haklısın, ama yine de endişelenmeden edemiyorum ki, en ufak yanlış hareketimiz hepimizin berbat yollara düşmesine sebep olacak. Sana- yani hiçbirimize bir şey olsun istemiyorum.''
Gözlerimi kapatıp, sırtımı duvara yasladığımda, birkaç dakikalığına sakinlik içinde kestirmeyi planlıyordum ki, tepemizdeki hoparlörden sinir bozucu zil çalmaya başlamıştı.
Son serbest zaman, akşam yemeği vakti.
Ellerimin gri siyah olmasına sebep olan pis zeminden destek alarak kalkıp, üzerimdeki tozları silkeledim. Osiris ve Aaron da benim hareketimle oturdukları yataktan kalkmışlardı ki, hala el ele tutuşuyor olmaları çarpmıştı gözüme.
Bana söylemedikleri bir şey mi vardı acaba?
Bakışlarım ellerinin üzerinde biraz fazla kalmış olmalıydı ki, birbirlerine ufak bir bakış atıp geri çekmişlerdi ellerini. Göz devirip, kapıya doğru ilerledim. Koridordan geçen kalabalık ama sessiz topluluğa karışmak için adım atacaktım ki, durdum.
''Benden bir şey saklamanıza gerek yok, biliyorsunuz değil mi?''
Ses tonuma yansıyan sinir, tahmin ettiğimden daha fazla çıkınca, cümlemi bitirir bitirmez pişman olmuştum. Fakat, kendimce haklıydım da. Birbirlerine karşı duyguları olduğu çok açıktı, ya da sadece ben durumu fazla abartıyordum.
Ah, bilmiyorum.
Ses tonum sebebiyle özür dilemeyi düşünüyordum ki, Aaron'un omzuma konan eliyle olduğum yerde sıçradım. Yüzünde mahcup bir gülümsemeyle bana doğru bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
abandoned memories | undertale
AventuraGeçmişin anıları, geleceğin beşiğinde saklıyken, bu beşiği gözleri kapalı bulmaya çalışan bir kız. Kararlı, güçlü ve sevgi dolu. Yaşamın umursamadığı, ölümün arkasından kovaladığı bir canavar. Tehlikeli, acımasız ve umursamaz. Ruhlarının, binlerce y...