Karanlık, yüzlerce yıldız ve hilalin parlaklığıyla lacivertin koyu tonlarına bürünmüşken; aşağıdaki caddelerde yanan lambalar ve arada geçen arabalar şehrin hâlâ uyumamış olduğunun belirticisiydi. Gece, sessizliğiyle bütünleşmiş, demirliklerinden sarktığım balkonun pervazına doğru elini uzatıyordu. Ah, ne çok isterdim elini tutmayı, karanlığının içinde sürüklenmeyi... Lakin bunları en çok isteyen ruhum bile bir engeldi hayalime. Yapmam gereken bir görevim, kabullenmem gereken gerçeklerim vardı.
Maalesef bu sefer ipler benim elimde değildi.
Derin bir nefes aldım. Fransız kapılarının ardında duran yatak odasında, camın arkasından bana göz kırpan kaderim, göğsümün sıkışmasına sebep oluyor, uzun zamandır ilk defa bu kadar heyecanlanmama vesile oluyordu. Balkon benim için ufak bir kaçış molasıydı; lakin arkamdan ittiren rüzgâr bile artık yüzleşmem gereken gerçeklerden kaçamayacağımı gözüme sokuyordu. Kapıları ittirerek odaya girdim. Diğer girdiğim odalardan pek farkı yoktu, zaten bu evi de pek gezmiş olduğum sayılmazdı.
Gözlerim, bütün odayı yavaşça tararken en son yatağın üzerindekilerde durdu. Siyah, ipek bir elbise bekliyordu beni. Uzunca inen yırtmaçlı kolları ve derin v yakası köprücük kemiklerimi belirginleştirecek, fazla sonrasında bitmeyen dar düz eteği ile de bacaklarımı sergileyecektim. Arkasını çevirdiğimde, bir anlığına zihnimdeki tilkilerin de durup benimle aynı şeye baktığı hissiyatına kapılmıştım: Tam da belimin sonunda biten, gösterişli ve derin bir yırtmaç bana doğru sırıtıyordu. Tebessüm etmek, yanlış ama bir o kadar da doğru gelmişti. Siyahın bana yakıştığını, en azından güzel durduğunu biliyordum, ama bu elbise tahminlerimin de ötesindeydi.
Yanında giymek için fazla yüksek olmayan bir mat siyah çift topuklu ayakkabı ile dirseklerimin hemen altında biten ipek eldivenler ince bir düşünceydi. Kıyafetleri özenle G'nin seçtiğini biliyordum, hepsi yine siyah mat bir kutunun içinde özenle yerleştirilmiş haldeydiler. Gün içinde yaptıklarının ardından, özür dileme şekli böyleydi; bir şekilde biliyordum işte. Kelimeler ağzından çıkmasa dahi sanki görünmez mürekkeple tenimin üzerine işlemiş gibiydi, her satırı hala ıslak ve hafızamda canlı görüntüler oluşturacak kadar gerçek...
Nefesim, ılık tenime çarpan kolyem ile dudaklarımın arasından hızla kaçmıştı. Chara'nın, kardeşimin kolyesi... Şu dünya üzerinde benimle aynı kanı tanışan birinin daha olduğunun kanıtı. Midem, onu bir daha göremeyeceğim ihtimaliyle burkulurken, ağzıma gelen ekşimsi tadı bastırmaya çalıştım. Onunla daha kaderlerimiz ayrılmamıştı, hissedebiliyordum. Zihnimde yeterince ileriye doğru uzanırsam elimi tutacağından şüphem yoktu.
Düşüncelerim, kutunun dibindeki ince kumaşın altından parlayan bir şeyle bölündü. Kaşlarımı çattım. G'nin alması gerekenler yeterliydi, telefonum olmadığından ve G'nin yanından ayrılmayacağımdan çantaya ihtiyaç duymuyordum. Neyin nesiydi?
Parmaklarım, kutunun sonuna uzanıp parlayan nesneyi aldığında, çok geçmeden nefesim tutulmuş, inanamaz gözlerle elimdekine bakmaya başlamıştım. Minik taşlarla süslenmiş, kolyem gibi altın renkli bir saç tokası tutuyordum avuçlarımın içinde. Üzerine işlenmiş olan çiçekler o kadar narin ve kırılgan görünüyordu ki, tutarken bile kıracağım korkusuyla taşıyordum elimde. Belki de parmaklarımın titremesine sebep olan onun kırılganlığı değildi, hediyenin değeriydi.
G'nin benim için bunu almış olması, özrün de ötesinde bir şeymiş gibi hissettirmesine sebep oluyordu. Gülümseyerek saç tokasını dudaklarıma götürdüm. Bu gece, onu gururla takacaktım.
Hazırlanmam fazla sürmedi, elbise tenimin üzerinden kayarak geçtiğinde, G'nin tam bedenlerime uygun aldığını anlamıştım. Ayakkabılar da göründükleri kadar rahattılar, daha fazlasını isteyemezdim. Saçlarıma gelecek olursak, birkaç aydır kestirmemiş olmamdan ötürü omzumun biraz üzerindeydiler. Dağınık dalgalarını ellerimle düzeltip, saçlarıma basit ama şık bir model vererek tokayı tutturdum. Makyaj masası olduğunu tahmin ettiğim yerde bulduğum bordo bir ruj ve rimel ile birlikte hazır sayılırdım. Birkaç adım geri çekilip kendime baktım, içimden sırıtmak gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
abandoned memories | undertale
AdventureGeçmişin anıları, geleceğin beşiğinde saklıyken, bu beşiği gözleri kapalı bulmaya çalışan bir kız. Kararlı, güçlü ve sevgi dolu. Yaşamın umursamadığı, ölümün arkasından kovaladığı bir canavar. Tehlikeli, acımasız ve umursamaz. Ruhlarının, binlerce y...